Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şubesi Başkanı Ali Paşa Şanlı şu ifadeleri kullandı;
"Biz Tüm Emekliler Sendikası'nı sadece kendi emeklilerinin insanca yaşama hakları için mücadele etmiyoruz. Bizim bütün çabamız, ülkemizde adil bir gelir dağılımının sağlanması mücadelesidir. Sokakta verdiğimiz mücadelede bunu sürekli haykırıyoruz. Bugün en üstte, Cumhurbaşkanı'ndan milletvekillerine, aşağıda bürokratlara kadar bir maaş kıyaslaması yaptığımızda, bir adaletsiz gelir dağılımı olduğunu hepimiz görüyoruz.
Bugün en düşük emekli maaşı 16.881 TL ama bir milletvekili bir emeklinin 10 katından fazla maaş alıyor. Bürokratlar 4-5 yerden maaş aldıkları için onlar zaten 10 katından fazla alıyorlar. Cumhurbaşkanı'nın maaşı emeklinin 14 katı. Emekli milletvekilinin maaşı bile bir emeklinin 9 katı. Bu kadar bir adaletsiz gelir dağılımı var.
Biz onun için bu mücadeleyi verirken sadece emekliler için değil, ülkemizde adaletli bir gelir dağılımı sağlanması mücadelesini veriyoruz. Bu anlam itibarıyla muhalefetteki bütün partilerin, emeklilere yönelik haklarını savunmaları konusunda birlikte hareket etmeleri ve emeklilere sahip çıkmaları bizim için olumlu bir şeydir. Ama yeterli midir? Yeterli değildir. Meclise gittiğimizde ve ziyaret ettiğimizde, Cumhuriyet Halk Partisi de dahil diğer partilerin bir kısmıyla da görüştüğümüzde şunu söyledik. Gerçekten emeklilerin haklarını savunuyorsunuz ama bu sadece kürsüde savunmanız yeterli değil. Bu anlamda emeklilere sahip çıkmanızı doğru buluyoruz ve bizi desteklemenizi, sahiplenmenizi doğru buluyoruz ama yeterli bir tepki görmüyoruz.
Çünkü emekli maaşları belirlenirken, asgari ücret belirlenirken, bütün muhalefet partilerinin birlikte mecliste en az bir haftalık bir oturma eylemi yapmalarını öneriyoruz. Bunu alanlarda da söylüyoruz. Gerçekten emeklilerden yana olduğunuzu, asgari ücretten yana olduğunuzu bu milletvekillerinin göstermesi lazım. Kendi maaşlarına geldiği zaman tıkır tıkır hep beraber oy veriyorlar ama sonuçta emekli ve asgari ücrete gelince sadece kürsüde söylüyorlar. Bu bizim için yeterli değil.
Ülkeyi yöneten iktidar da biliyor, ortakları da biliyor, muhalefetteki partiler de biliyor: Önümüzdeki seçimde sandık geldiğinde seçimi emekliler belirleyecek. Çünkü emekli sayısı 16 milyonu geçti. En son EYT'lileri katarsak 18 milyonu geçti. Bu, eşleriyle birlikte 40 milyon seçmeni temsil ediyor. Bu 40 milyon seçmenin mutlaka en az yarısı şu anda zaten açlık sefaletinin altında yaşıyor. Sonuçta bir adaletsiz gelir dağılımı var. Burada çözümlenmesi gereken budur.
TÜİK ne kadar ülkeyi yöneten iktidardan yana açıklamalar yapsa da, biz emekliler ve bütün vatandaşlar, sokakta yaşadığımız günlük zamlarla birlikte, bu enflasyonun %100'ün üzerinde olduğunu yaşıyoruz ve görüyoruz. %33'lerde olmadığını görüyoruz. Onun için bu koşullarda bu yüzdelik artışlarla adaletli bir gelir dağılımı sağlanamaz.
Biz Tüm Emekliler Sendikası olarak kriterlerimizi söylüyoruz. En düşük emekli maaşı, en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bakın bunu sürekli söylüyoruz. En düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yılbaşından itibaren bu, 60 bin liraya yakın bir rakama geliyor. Şu anda 50-55 bin lira civarında, 50 bin lira civarında. Yılbaşındaki o eşitleme yapılırsa, ki yoksulluk sınırı 92 bin lirayı geçmiş, hepimiz basından izliyoruz. Açlık sınırı 37 bin lirayı geçmi durumda.
Şu anda bir emekli maaşı açlık sınırının yarısı bile değil. Yani böyle bir adaletsiz gelir dağılımı var. Bunu Cumhurbaşkanı görmüyor mu? Görüyor. İktidarı yönetenler görmüyor mu? Görüyor. Muhalefettekiler de görüyor. O zaman burada dediğimiz gibi, en üstte ve en alttakilerin aldığı maaşları, aylık gelirleri karşılaştırsınlar. Bizim istediğimiz, biz onlardan sadaka istemiyoruz. İstediğimiz nedir? En düşük emekli maaşını en düşük memur maaşına eşitleyin.
İktidar eğer yoksulluğu ortadan kaldıracağım diyorsa, o zaman 92 bin lirayı geçmiş, buyurun oraya kadar çıkarın. Elinizi kolunuzu bağlayan mı var? Şu anda ülkemizi yöneten cumhurbaşkanlığı sisteminde her şey Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki dudağı arasında. Eğer gerçekten ülkemizde yoksulluk kalmasını istemiyorsa, atsın imzayı, işi bitirsin.
Çay simit hesabını sürekli biz söylüyoruz. Onu daha çok Cumhurbaşkanı hatırlasın diye söylüyoruz. O zaman Başbakanken, partinin genel başkanıyken, işte bu çay simit hesabıyla anne baba iki çocuğuyla beraber hesapladığında, "Bununla geçinilmez, bununla insanca yaşanmaz" diyordu.
Eskişehir'deki çay simit hesabına bir bakalım. Emekli maaşı o hesaba yetmiyor. Eğer iki çocuğu varsa, anne baba beraber üçünün çay simit içsinler birer tane. Başka da bir şey yemelerine ve içmelerine gerek yok. Doğalgaz parasına gerek yok. Su parası vermeyecekler. Kirada oturmayacaklar, evleri olacak. O zaman ancak işte bir çay bir simit birer tane yedikleri zaman emekli maaşı bitiyor.
Yukarıdakiler görmüyor mu? Görüyor. Sonuçta burada yerelde de bütün partilere kapımız açık. Muhalefet olan partilerin bizden yana olduklarını biliyoruz. Ama dediğimiz gibi bu yeterli değil. Mecliste daha kararlı, daha etkin, emeklileri ve asgari ücretlileri desteklemesini sağlayabilecekleri artık eylem biçimleri yapmaları lazım. Biz onun için diyoruz, hiç olmazsa artışlar olurken, meclisteki bütün milletvekillerine söylüyoruz, sadece muhalefettekiler değil. İktidar partileri de savunuyor, "emekliler aç" diyor, "perişan" diyor. Otursunlar bakalım bir hafta bir eylem yapsınlar. Artı maaşları artırırken, "İstemiyoruz ya, bu sefer emeklilere verin" desinler. Biz bunu bekliyoruz onlardan, bizi inandırmaları için.
Seçim zamanı değil, geçim zamanı hatırlanmak istiyoruz. Muhalefet partilerinin bizden yana olduklarına inanıyoruz. O mücadelelerine destek oluyoruz onlara. Sonuçta her ortamda, her durumda onlardan yana olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Ama bizim de durumumuzu gördüklerine göre onlar da buna göre program yapmaları gerekir."