Albert Einstein’a atfedilen ama aslında ona ait olmayan bir söz vardır: “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın dört yıl ömrü kalır.” Bilimsel olarak bu ifade kesin doğruluk taşımasa da, arıların ekosistem ve tarım üzerindeki rolü o kadar büyüktür ki, son arının öldüğü bir senaryo insanlık için felaket anlamına gelir.
İnsanoğlu, son arı öldüğünde teknik olarak kısa vadede tamamen yok olmayabilir. Ama uzun vadede yaşamak, bugünkü haliyle mümkün olmayacaktır. Şöyle detaylandıralım:
🐝 Arılar Ne Yapıyor?
Arılar, özellikle bal arıları, bitkilerin tozlaşmasını sağlar. Bu sayede meyveler, sebzeler, tahıllar, yem bitkileri ve daha birçok tarım ürünü oluşur. Dünyadaki gıda üretiminin yaklaşık üçte biri, doğrudan ya da dolaylı olarak arıların tozlaşmasına bağlıdır.
🌍 Arılar Ölürse Ne Olur?
1. Gıda Krizi Başlar
Tozlaşmayı arılar yaptığı için, onların yokluğunda:
-
Elma, armut, kiraz, kavun, karpuz, badem, avokado gibi ürünlerin çoğu üretilemez.
-
Tarım verimi düşer, fiyatlar fırlar.
-
Hayvancılık da etkilenir çünkü yem bitkilerinin üretimi azalır.
2. Biyoçeşitlilik Çöküşü
Arılar sadece tarım değil, doğadaki bitkilerin de döllenmesini sağlar. Onlar olmadan birçok bitki türü yok olur. Bu da kelebekten kuşa, böcekten ayıya kadar tüm canlı zincirini etkiler.
3. Ekonomik ve Sosyal Çöküş
Tarım çökerse, istihdam, ihracat, yerel üretim zinciri hepsi zarar görür. Açlık, göç, sosyal huzursuzluklar artar. Ülkeler arası gıda savaşları bile olasılık dışı değildir.
4. Yapay Tozlaşma: Alternatif mi?
Bazı yerlerde insanlar elleriyle fırçayla tozlaşma yapıyor (örneğin Çin'in bazı bölgelerinde). Ancak bu hem çok pahalı hem sürdürülemez. Teknoloji bu açığı kapatacak seviyede değil.
🔍 Bilim Ne Diyor?
-
Bilim insanları, arıların yok olmasının insanlığı doğrudan tehdit eden bir senaryo olduğunu kabul ediyor.
-
-
yüzyılın ekolojik riskleri arasında “tozlayıcı kriz” ilk sıralarda.
-
-
Ne yazık ki pestisitler, monokültür tarımı, iklim krizi ve habitat kaybı gibi faktörler arı popülasyonlarını tehdit ediyor.
⛔ Özetle:
Son arı öldüğünde insanoğlu, kısa vadede hayatta kalabilir ama uzun vadede bugünkü biçimiyle yaşayamaz.
Bu bir doğrudan ölüm değil; gıda krizi, ekolojik çöküş ve sosyal felaket silsilesidir. Bu nedenle arıların korunması bir çevrecilik meselesi değil, bir hayatta kalma meselesidir.