Eskişehir'de konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu şu ifadeleri kullandı;
İstanbul'dan Ankara'ya; insanca yaşayacak ücret, gelirde ve vergide adalet için başlattığımız yürüyüşümüzün 2. gününde bugün Eskişehir'deyiz. Pazar günü İstanbul'da Kartal Meydanı'ndan başladık. Ardından öğleden sonra Gebze'de çok büyük bir işçi buluşmasında binlerce sınıf kardeşimizle ve işçi arkadaşımızla bir araya geldik. Akşam saatlerinde işçi kenti Kocaeli'nde yine işçi arkadaşlarımızla buluştuk. Bugün öğlen Bursa'da Bursalı sınıf kardeşlerimizle bir araya geldik; şimdi de Eskişehir'deyiz.
Evet değerli arkadaşlar, Ankara'ya yürüyoruz. İstanbul'dan Ankara'ya yürüyoruz. Gelirde adalet için, vergide adalet için, ürettiğimiz değerin hakça paylaşılması için yürüyoruz. Aynı zamanda milyonların geçim ücreti olan asgari ücretin belirlenmeye çalışıldığı bu günlerde; Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda 2026 asgari ücretinin belirleneceği bu günlerde, insanca yaşayacak bir ücret için yürüyoruz. Bugün açlık sınırının altındaki asgari ücrete bile hasret bırakılan, 16.000 TL ile geçinmeye çalışan milyonlarca emekli için, emeklilikte adalet için ve emeklilikte insanca yaşam için yürüyoruz.
Bugün yaşadığımız bütün eşitsizliklerin, ayrımcılıkların ve adaletsizliklerin ortadan kaldırılması; ürettiğimiz değeri hakça paylaştığımız, sendikalaşmanın ve sendikal hakların kullanımının önündeki bütün engelleri kaldırmak için yürüyoruz. Çünkü bu ülkede ülkeyi yöneten siyasi iktidar öyle bir düzen kurdu ki düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Düzenin bütün çarkları yoksuldan ve işçiden alıp patrona vermek için dönüyor. Bunu da tümüyle işçilerin sendikasızlığı ve örgütsüzlüğü üzerinden yürütmeye çalışıyorlar.
O nedenle bugün Eskişehir'den, bu meydandan bütün işçi arkadaşlarımıza; belediyede, hastanede, fabrikada, atölyede, tersanede, madenlerde, inşaatlarda, plazalarda, AVM'lerde, okullarda ve üniversitelerde, yani nerede alın teri döküyorsak tüm sınıf kardeşlerimizi bu adaletsiz düzeni değiştirmek için sendikalı olmaya ve DİSK'li olmaya çağırıyoruz. Yan yana geldiğimizde ve omuz omuza verdiğimizde birleşe birleşe kazanacağımızı, direne direne kazanacağımızı ve bu mücadeleyi hep birlikte büyüteceğimizi biliyoruz. "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" diyor ve tüm sınıf kardeşlerimizi sendikalı olmaya, DİSK'li olmaya çağırıyoruz.
"Evet, gelirde adalet için yürüyoruz." dedik. Bugün Türkiye, gelir dağılımı adaletsizliği açısından en kötü dönemlerinden birisini yaşıyor. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde emeğin milli gelirden aldığı pay, 2 dönemde en düşük düzeye geriledi değerli dostlar. Birincisi 12 Eylül askeri faşist darbe dönemidir, ikincisi de 2018 yılı sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında demokrasinin son kırıntılarının da ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, bütün denge denetleme mekanizmalarının, hukukun üstünlüğünün, güçler ayrılığının yok edildiği bu dönemdir.
O nedenle demokrasi yoksa ekmek de yoktur. O nedenle DİSK olarak "Demokrasi işçinin ekmeğidir." diyoruz ve bir yandan emeğimiz için, emeğimizin hakkını almak için mücadele verirken aynı zamanda demokrasi mücadelesini de büyütüyoruz. O nedenle "gelirde adalet" diyoruz. Ve yine "vergide adalet", bu dönem en önemli taleplerimizin başında geliyor. Çünkü bugün bu adaletsiz vergi sistemiyle kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil, kazanla geri alındığı bir dönemi yaşıyoruz.
Bu ülkede patronlar canı istediği zaman, canı istediği kadar vergi ödüyor. Ama bizler, bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçiler, emekçiler; ücretimizi daha almadan peşin peşin vergimizi ödüyoruz. Üstelik de en çok vergiyi biz ödüyoruz. Türkiye'yi patronundan daha çok vergi veren işçiler ülkesi hâline getirdiler. O nedenle adaletli bir vergi sistemi istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi için yürüyoruz. İktidara da buradan sesleniyoruz: "Eğer daha çok vergi toplamak istiyorsanız etrafınıza bakın." diyoruz. Etrafınızda o kâr rekorları kıran şirketlere bakın; kârlarını katbekat artıran bankalara bakın. Çekin elinizi cebimizden, çekin elinizi soframızdan, çekin elinizi çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden. Evet, vergide adalet istiyoruz ve bunun için Ankara'ya yürüyoruz.
Ve emeklileri, biraz önce de söylediğim gibi açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu politikaları asla kabul etmiyoruz. Emekli olmak haktır, emeklilikte insanca yaşam da haktır. Emekliler bu ülke için yıllarca çalışmış, alın teri dökmüş ve emek üretmiş insanlardır. Son nefesimize kadar insanca yaşamak hakkımızdır. Emeklileri yük olarak gören bu anlayıştan vazgeçilmeli ve en düşük emekli aylığı en azından asgari ücret düzeyine yükseltilmeli ve tüm emekli aylıkları da artırılmalıdır. Emeklilikte insanca yaşam haktır, bunun için Ankara'ya yürüyoruz.
Ve değerli arkadaşlar, bugün Türkiye'de bir ortalama ücret hâline gelmiş olan asgari ücret, açlık sınırının bile altında. 22.104 lirayla yılın başından beri yaşamak zorunda kalan milyonlarca asgari ücretlinin alım gücü 16.000 liralara gerilemiş durumdadır. Vergilerle, kesintilerle ve enflasyon karşısında bu ülkede çalışan bütün işçilerin, emekçilerin cebinden 2 trilyondan fazla bir miktar alınıp patronlara ve onların kasalarına aktarıldı. Böyle bir adaletsizliğin olduğu, hepimizin her gün daha fazla yoksullaştığı bir dönemde yeni asgari ücret belirlenecek. Ve 2026 yılı asgari ücreti yine açlık sınırının altında, hedeflenen enflasyon üzerinden belirlenmek isteniyor.
İşte o nedenle insanca yaşayacak bir asgari ücret için, bir evde 2 kişi çalıştığı zaman o eve en azından bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmesi için, asgari ücretin kişi başı milli gelirin en az %60'ı olması için yürüyoruz. Asgari ücret belirlenirken sadece işçinin kendisinin değil, ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmesi için yürüyoruz. Asgari ücretin masa başında oturulup belirlendiği değil, gerçek bir toplu pazarlıkta belirlendiği bir sürecin önünü açabilmek için; yani insanca bir ücret için, insanca yaşam için yürüyoruz.
Biliyoruz ki bu talepler, bu saydığım, sıraladığım bütün talepler, bütün dertler milyonların derdidir, milyonların talebidir. O nedenle İstanbul'dan başladığımız bu yürüyüş, milyonların insanca yaşam talebinin yürüyüşüdür. Biz uğradığımız her durakta, attığımız her adımda yanımıza gelen, gelemeyen bütün sınıf kardeşlerimizin sesini, soluğunu Ankara'ya götürüyoruz. Çünkü bu talepler milyonların talebidir. Milyonların insanca yaşam talebini Ankara'ya götürüyoruz. O nedenle yürüyoruz ve attığımız her adımda da bu mücadelenin daha da büyüdüğünü görüyoruz.
Ve bizler bu mücadelede, bu yürüyüşte yan yana, omuz omuza olduğumuz sürece önümüze ne engel çıkartılırsa çıkartılsın, tüm zorlukları ve baskıları aşarak bu mücadeleyi mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracağız. Yani bu ülkede, bu topraklarda eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın, kardeşliğin olduğu; ne üreteceğimize, nasıl üreteceğimize, ürettiğimizi nasıl bölüşeceğimize hep birlikte karar verdiğimiz gerçek bir demokrasinin olduğu bir Türkiye'yi kurmak için yürüyoruz. Aynı zamanda sendikalaşmanın, sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırıldığı, ürettiğimiz değeri hakça bölüştüğümüz emeğin Türkiye'sini kurmak için yürüyoruz. Bu yürüyüş, bu mücadele mutlaka ama mutlaka başarıya ulaşacak. Bizleri açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmeye çalışan bu politikaları, bu tercihleri, bu iktidarı ve bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.
Bütçenin yani hepimizin çalışarak ürettiği toplam değerin adaletli bir biçimde paylaşılması için yürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki hepimiz çalışıyoruz ve üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer; bu ülkenin 85.000.000 insanını, işçisini, emekçisini, emeklisini, kadınlarını, gençlerini ve çocuklarımızı insanca yaşatmaya fazlasıyla yeter.
Yeter ki adaletli bölüşelim. Yeter ki gelirde adalet olsun, vergide adalet olsun ve ülkede adalet olsun. İşte o nedenle yürüyoruz. DİSK yürüyor. DİSK, milyonların insanca yaşam talebini Ankara’ya götürmek için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyor. Sevgili kardeşlerim; DİSK yürürse mücadele büyür, DİSK yürürse dayanışma büyür, DİSK yürürse umut büyür. Umudu yan yana ve omuz omuza hep birlikte büyütüyoruz. Yolumuz açık olsun. Hepinizi DİSK adına tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu mücadelede yanımızda olan ve yoldaşlık eden herkese çok teşekkür ediyoruz. Hep birlikte kazanacağız. Birleşe birleşe kazanacağız, direne direne kazanacağız. Yolumuz açık olsun.”