Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu avukatlarından Avukat Özgür Erhun şu ifadeleri kullandı;
"Burada çok değerli sunumlar ve anlatımların ardından, hukuki sürece dair birkaç kelime de biz söylemek istedik. Zaten herkesin malumu olduğu üzere, Eskişehir’de bir yılı aşkın süredir doğrudan her gün gündemde olan bir konu var: yapılmak istenen altın madeni.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, sürecin başladığı ilk andan itibaren yaşanan hukuksuzlukları ve usul eksikliklerini anlatmak istesek, günlerce burada durmamız gerekir. Çünkü neredeyse işletilen süreçte hukuka uygun bir nokta yok denecek kadar az.
Nereden başlayalım? ÇED başvuru dosyasından, halkın katılımı toplantısından, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nda yapılan iki toplantıdan… Buralarda, az önce de pek çok arkadaşımızın anlattığı gibi, ciddi eksiklikler mevcut. Biz bunları dile getirdik. Halkın katılımı toplantısının halktan kaçırıldığını, usulüne uygun yapılmadığını, duyuruların yetersiz olduğunu söyledik. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nun katılımcılarının sınırlandığını, katılanların beyanlarının dikkate alınmadığını belirttik. En başından itibaren sakat başlayan bu süreç, halkın ve doğanın aleyhine yürütülmektedir. Bugün ise ne yazık ki, hukuka aykırı biçimde verilmiş yeni bir “ÇED olumlu kararı”yla yeniden karşı karşıyayız.
Son olarak söz almamızın da bir nedeni var. Çok değerli sunumların ve bölge halkından iki yurttaşın beyanlarının ardından konuşuyorum; çünkü dava dilekçemizin içeriği burada söylenenlerin çok daha fazlasını kapsamakla birlikte, neredeyse her cümle ÇED olumlu kararının iptali için bir gerekçedir. Bunu buradan basına ve kamuoyuna duyurmak isteriz. ÇED olumlu kararının iptali için onlarca, hatta yüzlerce gerekçemiz var. Basın açıklamasında dile getirdiğimiz gibi, gerekli başvuruları ivedilikle yapacağız. Doğa ve Yaşam Platformu olarak, platformun bileşenleriyle birlikte bireysel başvurular ve doğrudan etkilenecek yurttaşlar tarafından da ayrı davalar açılacaktır. Toplamda onlarca dava açılacak, bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz.
Ayrıca açacağımız davanın “yürütmenin durdurulması” talepli olacağını da belirtmek isteriz. Burada özel bir talebimiz var: Davalı idareye, yani Bakanlığa cevap süresi beklenmeksizin yürütmenin durdurulması kararı verilmesini mahkemeden bekliyoruz. Neden? Çünkü söz konusu olan, İç Anadolu’nun ve ülkemizin en verimli bölgelerinden birinin ekosistemidir. Yürütmenin durdurulması kararı verilmediği takdirde, bu ekosistem vahşi bir saldırıyla karşı karşıya kalacaktır. Telafisi imkânsız zararların önüne geçmek adına bu kararın verilmesini umuyor, hukuki yolları sonuna kadar zorlayacağımızı beyan ediyoruz.
Bunun yanında, şirketin ruhsat süreci, kamu kurumlarından alması gereken izinler ve bu izinlerin hangi aşamada olduğu konusunda ilgili tüm kurum ve kuruluşlara bilgi edinme başvurularında bulunacağımızı bildiriyoruz.
Anayasamızın 56. maddesi gereğince sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı yurttaşlara güvence altına alınmıştır. Bugün gelinen noktada, bu hakkın yalnızca bölge halkı için değil, bu ülkedeki tüm yurttaşlar için ihlal edildiğini görüyoruz. Anayasa’nın 56. maddesi uyarınca çevrenin korunması görevi yalnızca yurttaşlara değil, aynı zamanda devlete yüklenmiştir. Biz Eskişehirli yurttaşlar olarak bu ödevimizi yerine getiriyoruz. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını savunuyoruz.
Umut ediyoruz ki açacağımız dava sonucunda yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşif sonunda verilecek karar, bu hakkın ihlalinin önüne geçecek, o coğrafyayı koruyacak nitelikte olacaktır. ÇED olumlu kararının iptali gerekmektedir. Biz sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak istiyoruz. Kamunun, mahkemelerin ve devletin de buna uygun davranması için hukuki ve anayasal tüm haklarımızı kullanarak mücadeleye devam edeceğimizi buradan duyuruyoruz."