Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce şu ifadeleri kullandı;
"Biz yıllarca kamuda çalıştık, kamu adabını da biliriz. Kamusal konularda da merkezi idare, yerel yönetim diye ayırmayız ama partizanlık yapan varsa da onun karşısında dururuz. Bunu da belirtiriz. Yoksa kamu ayrıca yürür.
Araçlarda azalma ile ilgili bir konu vardı. Tasarruf tedbirleri nedeniyle bazı kiralamaları düşürdük, o doğru. İnsan kaynaklarındaki artışı söyleyeyim. Onlar yıl sonu rakamları, Özlem Hanım. Yani bizim, geçen yıl sonu itibarıyla hatırlarsanız bir mevzuat değişikliği oldu, çok yoğun şekilde emekli oldu. Personelimiz yaklaşık 500'e yakın kişi emekli oldu. O nedenle yıl sonunda bu sayılar 3.700'lere düşmüştü. Biz bunların yerine, emekli olan arkadaşlarımızın yerine, yeni alımlar yaptık. Aslında geçen senenin Kasımı ile bu senenin Kasımı'nı karşılaştırırsanız rakamların değişmediğini, hatta azaldığını görmüş olursunuz.
Acil durum eğitimlerini zaten önemsiyoruz. İmar planlarımız sizlerin de gündemine geliyor, zaten hepsi buradan geçiyor. Onları yapıyoruz. Sosyal yardımları, ne kadar aslında sadece sosyal yardım dememek lazım, destek de demek lazım. Çünkü sosyal yardım, biliyorsunuz, sadece gerçekten bu şehrin en fakir vatandaşlarına yaptığımız yardım, en yoksulluk içinde yaşayan vatandaşlarımıza. Ama bir de sosyal destekler var. Sosyal yardım kalemi olarak baktığınızda, belki bu rakamların 20 katı, 30 katı kadar da sosyal destek yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de toplu taşıma.
Bizim toplu taşımada, daha önce de söylemiştim, sübvanse ettiğimiz gider, yani 120, 130 milyonları bulan gider, aynı zamanda sosyal destektir. Yine bunun yanı sıra, parklarda ve sosyal belediyecilik anlamında işlettiğimiz kafelerdeki fiyat politikamız yine sosyal destektir, kent lokantalarında yaptığımız sosyal destektir. O nedenle bunu sadece sosyal yardım gibi görmemek lazım. Sadece sosyal yardımlar geçtiğimiz sene 4 kat artmıştı. Bunu övünerek söylemiyoruz. Aslında belediyecilik elbette sosyal konuları içerirse, biz bir an önce ülkemizdeki vatandaşlarımızın refaha kavuşup, sosyal yardıma en az ihtiyaç duyacak şekilde asgari ücretlere, emekli maaşlarına kavuşup belediyelerin de gerçek görevlerine, yani altyapı, üstyapı, park yapımı gibi gerçek görevlerine dönmesini istiyoruz.
ESMEK kursiyer sayıları ile ilgili buradaki bazen farklılıklar şunlardan kaynaklanıyor: Yılbaşında öngördüğümüz rakamların çok üstünde talep gelebiliyor, bazı kurslara daha az ilgi gelebiliyor. Bu, gideri artıran ya da maliyeti artıran bir konu olmadığı için onu esnek şekilde yapabiliyoruz.
Kamu bütçesi ile ilgili söylediklerinize teşekkür ediyoruz, Zeynep Güneş Akgün Hanım. O konuda bütçeyi iyi yönetmeye çalışıyoruz, oradaki inancınıza. Yine SGK vergi borçları ile ilgili, SGK vergi borçlarının yapılandırması ile ilgili, biz bunları yapılandırdık. Zaten bu konular hep meclisimizden de geçti, şeffaf bir şekilde hepinizle paylaştık. Gayrimenkul takası yaptığımız konular oldu. Geri kalanını da şu anda düzenli 36 aylık bir vadeye böldük, ödüyoruz. Cari borçları da düzenli olarak ödüyoruz. SGK vergi borcu ile ilgili herhangi bir problem kalmadı.
Doğrudan temin ve ihale bedelleri ile ilgili konular zaten mevzuata uygun şekilde yürüyor. Billboard alanları ile ilgili Sayıştay'ın görüşü doğrultusunda ilçe belediyelerine ecrimisil talebi yazıldı.
2025 yılında müze gelirlerinin hangi hesapta toplandığı, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi'nin gelirlerinin hangi hesapta toplandığına ilişkin o konuda son derece şeffaf. Zaten mali hizmetlerin açtığı hesaplar belli. O hesaplar üzerinden yürüyor. Her sene Sayıştay'ın da denetimi altında. Biz de oradan bağışçının da iradesine uygun şekilde yoksulluk çeken ve engelli olan öğrencilerimize burs sağlıyoruz. Hesaplar son derece şeffaf, istediğiniz zaman bakabilirsiniz.
Biraz önce CHP belediyeciliği ile ilgili söylenen sözlerle ilgili şunu söylemek istiyorum. Tabii günün sonunda biz siyaset de yaparız, tartışırız da, konuşuruz da ama kararı ve sonucu halk verir. 2000, evet kesinlikle, 1999 yıllarından beri başlayan bir sürecimiz var. Bu süreçte, biliyorsunuz, Eskişehir CHP Belediyesi olarak Orta Anadolu'da tek belediyeydi, seçim sonuçları açıklandığında hatırlarsınız renklerle. Demek ki burada çok iyi bir belediyecilik yapıldı ki sonraki yıllarda artarak geldi. Etrafımızdaki bütün komşularımız farklı partilerdeyken, bakın 2019 seçimlerinde Bolu biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçti, Bilecik Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçti, Ankara Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçti. 2024'lü yıllara geldiğimizde yine etrafımızdaki komşularımızdan Afyonkarahisar geldi, Kütahya geldi, Bursa Cumhuriyet Halk Partili belediyeye geçti. Bunu, bunu şu nedenle söylüyorum. Bir tek Konya kaldı galiba sınır komşularımız içinde. Bunu şu nedenle söylüyorum: Demek ki o kadar başarılı belediyecilik yapıldı ki burada, o kadar şeffaf, o kadar dürüst belediyecilik yapıldı ki halkımız buna itibar etti ve bunu, özellikle Afyonkarahisar, Kütahya Belediye Başkanlarımızla da konuştuğumuzda söylediler. "Biz seçim propagandası yaparken işte Eskişehir'e benzeyecek" dedik diye. Biz bununla gurur duyuyoruz.
Bazen biliyorsunuz Eskişehir 1999'lardan önce, 90'lı yılların başında buraya ileride turist gelecek desek, kimsenin inanmayacağı bir şeydi herhalde. Ben çocukluğu, bütün hayatı Eskişehir'de geçmiş birisi olarak söylüyorum. Şu anda bir turizm şehri olduk. Bizim anlayışımız, özellikle bütçe ile ilgili anlayışımız, şehrin dengeli kalkınması ile ilgili. Büyüme demiyorum. Bazen şöyle de eleştiriyorsunuz bizi, biliyorum: "Bu şehir niye nüfusu artmadı? Niye Bursa gibi olmadık? Niye şunun gibi olmadık?" diye. Bakın, şehirlerin büyümesi ve artması bir şehir planlama konusudur. O şehrin su kaynaklarına göre, altyapısının gücüne göre, toprak, coğrafi özelliklerine göredir. Biz iyi ki de imar planlarını yaparak, altyapıyı yaparak şehrimizi böyle bir nüfusta tutmuşuz ki bugün diğer illerin yaşadığı su sorunlarını biz yaşamıyoruz. Bakın, su kesintisi bu şehirde yaşamadık, bu çok önemli bir şey. Çevre illere bakın.
Bakın, sanayinin kontrolsüz büyümesi, şehirlerin kontrolsüz büyümesi, bunlar hep gelecek için önemli sorunlar. Bence bir şehrin ne şekilde büyüyeceği, sanayisinin nasıl büyüyeceği, üniversitesine kaç öğrencinin geleceği böyle gelişigüzel alınmış kararlarla olmaz. O şehrin su kaynaklarına bir bakacaksınız: "Bu şehrin su kaynağı 1 milyon nüfusa mı yetiyor, 2 milyon nüfusa mı yetiyor?" Bunları planlamadan ilerlersek sıkıntı yaşarız. Biz bugüne kadar şehrimizi, özellikle merkezi kastediyorum, susuz bırakmadık. Bundan sonra da bırakmamak için elimizden geleni de yapacağız. İşte bizim dengeli kalkınmadan anladığımız buydu. Yoksa büyüme dersek, şehirler büyür. Ne olacak yani? Yaparsınız ucuz ucuz imar planlarını, bir sürü ucuz konutla doldurursunuz, sonra aşırı bir göç olur, sanayideki hiçbir şeye takılmazsınız, hiçbir ÇED raporuna itiraz etmezsiniz, "Maden ocaklarına girin şehri talan edin" dersiniz, hiçbir şeye karışmazsınız. Şehir büyür, nüfus da büyür. Peki sonuç?
Yani o nedenle, şehir elbette ki madenler de çıkacak, elbette ki sanayi de büyüyecek, elbette üniversiteler de büyüyecek ama biz bunu, bu şehrin kaynaklarıyla doğru oranda ve dengeli oranda kalkındırırsak başarılı bir şehircilik yaşıyoruz. Bizim başarılı olduğumuzu bizim söylememizin hiçbir anlamı yok. Halk söylüyorsa bu değerli. Halk bizi başarılı buluyor. Sadece Eskişehir'de değil, Eskişehir'in çevre illerinde de Eskişehir'i başarılı bularak bir seçim yapıyor."





