ESKİŞEHİR HABER

Bensu Özkan: "Rojin Kabaiş için adalet istiyoruz"

Rojin Kabaiş’in ölümüne dair Adli Tıp Kurumu raporu dosyaya eklendi. Raporda iki farklı erkeğe ait DNA bulundu, aile ve komisyonlar adalet istiyor.

Abone Ol

Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları adına konuşan Bensu Özkan şu ifadeleri kullandı;

Bizler, Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları olarak, Rojin’in kaybedilmesinden katledilişine giden süreci adım adım takip eden kadınlarız. 21 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Rojin, 27 Eylül 2024 gecesi kaldığı KYK yurdundan çıktı ve bir daha geri dönemedi. Tam 18 gün boyunca arandı; cansız bedeni, en son görüldüğü yerden 20 km uzaklıkta, Van Gölü kıyısında, akıntının tersi yönünde bulundu.

Otopsi raporu 28 gün bekletilerek ne avukatlarla ne de aileyle paylaşıldı. Otopsi sonucunda, Rojin’in bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulundu. Ancak bu DNA’ların kime ait olduğu ve bedeninin neresinde bulunduğu, geçtiğimiz bir yıl boyunca açıklanmadı. Rojin’in intihar ettiği iddia edilerek soruşturma dosyası kapatılmaya çalışıldı.

Biz, geçtiğimiz bir yıl boyunca her bir karanlık noktayı aydınlatmak için sokakta, sosyal medyada ve hayatın her alanında “Rojin’e ne oldu?” sorusunu sorduk. Rojin’i unutturmadık. Bu mücadelemiz sonucunda, dün Adli Tıp Kurumu (ATK), Rojin’in otopsisinde bulunan iki farklı erkeğe ait DNA örneklerinin bedenin neresinde bulunduğu bilgisini içeren raporu dosyaya ekledi. İki farklı erkeğe ait DNA’lar, göğüs bölgesinde ve vajinanın iç kısmında tespit edildi.

Bu bulgularla birlikte, Rojin’in katledilişi artık “intihar” ya da “şüpheli durum” denilerek geçiştirilemez noktadadır. Aksine, cinsel saldırı ihtimalinin etkin bir şekilde araştırılması gerekmektedir.

Geçtiğimiz bir yılda erkek yargı, kadınların yaşam haklarını korumak, Rojin için adaleti sağlamak ve failleri açığa çıkarmak yerine kamuoyunu susturmaya çalıştı. Adli tıp raporlarından kamera görüntülerine, telefon sinyallerinden DNA örneklerine kadar pek çok kritik bulgu ya kamuoyundan gizlendi ya da çelişkilerle dolu bir şekilde bazı medya gruplarınca aktarıldı.

Mücadelemizle ortaya çıkardığımız gelişmeler ışığında, şimdi Rojin’in bedeninde bulunan iki erkek DNA’sının kimlere ait olduğu tespit edilmeli ve şüpheliler gözaltına alınmalıdır. Adli Tıp Kurumu, bu DNA’ların kimlere ait olduğunu dosyaya sunmak ve kamuoyuna açıklamak zorundadır.

Rojin’in katledilişinin üstü “intihar etti” diyerek örtülmeye çalışıldı; hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde dosyaya kısıtlılık kararı getirildi. Dosyaya yeni atanan savcı ile bu kısıtlama kararı kısmen kaldırıldı. En başından beri bu, somut herhangi bir gerekçesi olmayan kısıtlılık kararının dosyanın selameti için değil, gerçeklerin aileden ve avukatlardan gizlenmesi için getirildiğini söylüyorduk. Dün, Adli Tıp Kurumu’nun Rojin’in otopsi raporunu dosyaya eklemesiyle öğrendik ki, savcı ve ATK bir yıldır ellerinde bulunan bilgileri gizlemişlerdir.

Bu, delillerin karartılmasıdır; gizlenerek suç işlenmesidir; cinayete ortaklıktır. Van Barosu ve Amed Barosu’nun yaptığı ortak açıklamada, ATK hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Biz de sürecin takipçisi olacağız.

Biz kadınlar soruyoruz: Gizlenmek istenen nedir? Hangi ilişkiler, hangi ihmaller açığa çıkmasın diye Rojin için adaletin sağlanmasının önüne bu kadar engel çıkarılıyor?

Bugün Rojin’in davası, bize şüpheli kadın ölümlerinin nasıl görünmez kılındığını bir kez daha hatırlatıyor. Bu topraklarda özellikle son yıllarda şüpheli kadın ölümleri haberlerinin çoğaldığını görüyoruz. Kadın cinayetlerinin etkin araştırılmadığı, “intihar” ya da “şüpheli ölüm” denilerek hiçe sayıldığını biliyoruz. Böylece kadın cinayetlerini aydınlatmak, kadınlar için adaleti sağlamak yerine deliller karartılıyor, dosyalar kapatılıyor, failler aklanıyor.

Bu süreç, başlı başına sistematik bir şekilde devletin —üniversiteler, yurtlar, Adli Tıp Kurumu, Adalet Bakanlığı gibi kurumlar aracılığıyla— kadınların yaşam hakkını gasp eden bir suç işlemesidir. Bu toprakları kadın mezarlığına çevirmenize izin vermeyeceğiz.

Erkek devletin kadın cinayetlerindeki sistematik cezasızlık politikalarıyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Çünkü Rojin Kabaiş yalnız değil. Tıpkı Şule Çet’in, Nadira Kadirova’nın, Gülistan Doku’nun ve daha nice kadının katledilişinde ve kaybedilişinde olduğu gibi, deliller yok edildi, failler korundu.

Rojin’e ne oldu sorusu cevapsız kaldığı sürece her kadın için tehlikenin büyüdüğünü biliyoruz. Bunun en acı örneğini bir ay önce, Van Gölü’nde Şilan Tekin’in cansız bedeni bulunduğunda gördük. Eğer Rojin için adalet sağlanmış olsaydı, bugün Şilan için de aynı senaryo yazılmaya çalışılmazdı. Şilan Tekin’e ne oldu sorusuyla karşı karşıya kalmazdık; Şilan şu anda aramızda olurdu.

İşte bu yüzden biz kadınlar, gerçekleri saklamaya, delilleri karartmaya, failleri aklamaya dönük tüm girişimlerin karşısında dimdik duruyoruz. Biliyoruz ki Rojin Kabaiş için adalet mücadelesi yalnızca bir dava meselesi değil, bütün kadınlar için adalet ve yaşam hakkı mücadelesidir.

TALEPLERİMİZ NETTİR:
Van Başsavcılığı, TCK 102’ye göre nitelikli cinsel saldırı kapsamında soruşturmayı genişletsin.

Adalet Bakanlığı, bu ihmaller zincirine sebep olan tüm görevlileri ve çalışanları sorgulasın, gerekiyorsa yargılasın.

İstanbul ATK İhtisas Kurulu yeni bir rapor hazırlasın.

ATK, Rojin’in bedeninde bulunan iki farklı erkeğe ait DNA örneklerinin kimlere ait olduğunu açıklasın.

Dosyadaki gizlilik kararı derhal kaldırılsın; aile ve kamuoyu gerçeğe ulaşabilsin.

Eksik bırakılan deliller toplanıp şeffaf biçimde açıklansın.

Rojin’in ölümünde ihmali, karartması ve sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumlar hesap versin.

Kadınların yaşam hakkını korumak için devlet görevini yerine getirsin.

Rojin’in ailesi yalnız bırakılmasın; gereken hukuki ve manevi destek sağlansın.

Biz kadınlar biliyoruz: Rojin için adalet, tüm kadınlar için adalet demektir. Rojin’in adıyla büyüttüğümüz bu mücadele, her kadının yaşamı için verilen bir mücadeledir. Rojin’in hayalleri yarım bırakıldı ama biz onun sesini, onun mücadelesini sürdüreceğiz.

Biz kadınlar birbirimizin hesabını soruyoruz. Kısıtlılık kararlarıyla, failleri aklayarak, “ya intihar ya da şüpheli ölüm” diyerek kadın cinayetlerinin üstünün örtülmesine izin vermemek için bütün kadınları Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları’na katılmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

Bugün İstanbul’da ve Eskişehir’de sokaktayız. Çünkü erkek adaletin olduğu yerde, kadınlar gerçek adaleti kendileri sokakta yaratır. Biz sokaklarda, meydanlarda, sosyal medyada her yerde mücadelemizin sesini yükselteceğiz.

Rojin Kabaiş için adalet istiyoruz; alana kadar da susmayacağız, unutturmayacağız, vazgeçmeyeceğiz."