Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bölge Temsilcisi Zeynep Kaya şu ifadeleri kullandı;
"Hayat pahalılığı karşısında ücretlerimiz eriyor, alım gücümüz her gün daha da düşüyor. Ücret artışları, TÜİK'in açıkladığı ama kimsenin inanmadığı resmi enflasyonun bile altında kalıyor.
Bugün ülkemizin en büyük sorunu bölüşüm sorunu. Bu düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor.
Bizler örgütlü işçiler, örgütleniyoruz, mücadele ediyoruz, haklarımızı söke söke alıyoruz. Ama ne oluyor: Hayat pahalılığı karşısında ücretlerimiz eriyor, alım gücümüz her gün daha da düşüyor.
Şimdi önümüzde asgari ücret gündemi var. Ülkemizde işçilerin büyük bölümü asgari ücret civarında ücret alıyor. Evet; biz örgütlü işçiler asgari ücret almıyoruz. Ama biliyoruz ki asgari ücret tüm ücretleri beliriyor, tüm toplu sözleşmeleri etkiliyor.
Asgari ücret ise açlık sınırının dahi altında kalıyor. Açlık sınırı 30 bin liraya dayandı; yoksulluk sınırı 90 bin lirayı çoktan geçti ama asgari ücret 22104 lira.
Üstelik asgari ücretin 11 aylık kaybı 6 bin 574 liraya dayandı. Enflasyonla her gün eriyen asgari ücretin bugün alım gücü 16 bin liraya gerilemiş durumda.
2025'te yapılan asgari ücret artışı, 2024'te yaşanan kayıpları bile telafi etmedi; yüzde 15 geride kaldı. Üstüne yüksek devam eden 2025 enflasyonu ile asgari ücret eridi gitti. Ülkeyi yönetenler, yüksek enflasyona rağmen yıl boyunca asgari ücreti artırmadı. Bugün bir ailede anne, baba ve iki çocuk çalışsa bile eve giren gelir yoksulluk sınırının altında kalıyor.
Ülkeyi yönetenler hep aynı masalı anlatıyor. "Düşük ücret alırsanız, enflasyon düşer” diyorlar. Ama gerçekte yaşanan farklı. Hükümet enflasyonu değil ama ücretleri düşürüyor.
Adaletsiz vergi sistemiyle vergi yükü de işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin sırtına yıkılıyor.
Üstelik biz işçiler, sanki zengin olmuşuz gibi yılın ortasında bir üst vergi dilimine geçiyoruz, patronlardan bile fazla vergi ödüyoruz.
Enflasyon ile vergi ve kesintilerin yıl boyunca işçi ücretlerine toplam faturası 2 trilyon TL'yi buldu! Yaklaşık 2 trilyon lira bizlerin cebinden alındı, patronlara ve iktidara aktarıldı.
Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik, ülkede adaletsizlik aynı anda canımızı yakıyor.
Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor!
Biz çalışıyoruz, üretiyoruz, ekonomiyi büyütüyoruz: İnsanca yaşanacak ücret, vergide adalet istiyoruz!
Bu haklı taleplerimiz için, tüm işçileri, emekçileri, emeklileri sendikalı olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz ve bugün Türkiye’nin dört bir yanından haykırıyoruz:
Asgari ücret resmi enflasyona hapsedilemez. Asgari ücret işçinin ailesiyle birlikte geçineceği bir ücret olmalıdır.
Madem ekonomi büyüyor, asgari ücret kişi başına milli gelirin yüzde 60'ından az olmamalıdır.
En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmeli, tüm emekli aylıkları da bu oranda artırılmalıdır
Ülkemizin asgari ücretliler ülkesi olmaktan kurtulması için; milyonları asgari ücrete mahkûm eden sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakkımızın önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemi kurulmalıdır.
Yıl içerisinde ücretlerimizin azaltılmasına neden olan vergi dilimleri yükseltilmeli; asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanan oran ise yüzde 10’a düşürülmelidir.
Kısacası insanca yaşamak istiyoruz. İnsanca yaşamak için gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet istiyoruz. Konfederasyonumuzun bu taleplerle 21 Aralık’ta İstanbul’dan başlayıp, 23 Aralık’ta Ankara’da sona erecek yürüyüşüne tüm işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, sendikalı-sendikasız tüm sınıf kardeşlerimizin destek vereceğini biliyoruz. Eskişehir durağında ise 22 aralık saat 17’de bursa çevre yolu acıbadem hastanesi önünde DİSK heyetini karşılıyor Ulus Anıtına yürüryoruz.Saat 17.30 da basın açıklaması yapıyoruz.
Tüm işçileri sendikalı olmaya, DİSK’li olmaya, bu mücadeleye güç vermeye çağırıyoruz.""