ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu: "Hayvanlar ihale masalarında pazarlık konusu olamaz"

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, 22 ilde düzenlenecek av ihalelerine tepki göstererek, koruma altındaki türlerin satışının derhal durdurulmasını istedi.

Abone Ol

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü önünde bir açıklama yaptı. Platform adına açıklama yapan Ebru Oktay şu ifadeleri kullandı;

"Ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlükleri tarafından, Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Bingöl, Bitlis, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Hakkari, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Mersin, Niğde, Sivas, Tokat ve Van olmak üzere 22 ilimizde “av turizmi” gerekçesiyle, ihaleyle öldürülmek üzere 7 dağ keçisi, 130 yaban keçisi, 30 kızıl geyik ve 2 yaban koyununun “satışa çıkarıldığı” bilgisiyle karşı karşıyayız.

Bu ihaleler bize, yaban hayatı korumakla yükümlü kamu kurumlarının sorumluluklarının tam tersi bir görevi üstlendiğini, hayvanların yaşam hakkına fiyat biçmekle meşgul olduğunu ve katliamlar üzerinden rant devşirmeye çalıştıklarını göstermektedir.

Bu müdürlüklerden biri, Afyonkarahisar’da bulunan Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü’dür ve Eskişehir ve Kütahya’da yaşayan 16 kızıl geyiğin ve 1 Anadolu yaban koyununun, “av turizmi” gerekçesiyle, ihaleyle öldürülmek üzere “satışa çıkarıldığı” ilan etmiştir.

22 Ağustos 2025 tarihinde Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü’nde düzenlenecek, adına “av ihalesi” dedikleri bu kanlı ticarette, Anadolu yaban koyununun avlanma bedelinin yaklaşık 1 milyon 800 bin TL, kızıl geyiklerin avlanma bedelinin 180 bin ile 440 bin TL arasında değişeceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Devletin kurumu Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlükleri, yüz binlerce liralık, milyonlarca liralık ihalelerle hayvanların bedenlerini metalaştırmaya çalışıyor!

Evet, yanlış duymadınız: Bu toprakların binlerce yıldır özgürce yaşayan canlıları, kâğıt üzerinde “mal” gibi listelenip parası olanın silahına hedef yapılıyor. Yaban hayatı “korumakla” görevli kurumlar, aslında sermayeye ve avcılarına hizmet eden ölüm tüccarlarına dönüşmüş durumda. Bu ihaleler, doğayı bir “kaynak”, canlıları ise “gelir kalemi” olarak gören sermaye düzeninin en çıplak halidir. Ormanlarımız, dağlarımız, bozkırlarımız şirketlere; yaban hayvanlarının yaşamı acımasız patronlara satılıyor. Biz, doğa ve yaşamdan yana olanlarız, haykırıyoruz: Yaban hayatı satılık değildir! Paranın hükmü, doğanın yasalarından büyük değildir. Hayvanlar, kentin ve kırsalın özerk bireyleridir; hiçbir devlet kurumu onları satışa çıkarma hakkına sahip değildir. İhaleyi iptal edin, yaban hayatı serbest bırakın!

Bu tür ve biçimdeki ihalelerin iptal edilmesi ve “av turizmi” masalıyla örtülmeye çalışılan hayvanlara yönelik saldırıların tamamen durdurulması gerekmektedir. Şehirlerin sokaklarında bizimle birlikte yaşayan hayvanları öldürmek üzere katliamdan yasa yapan hükümet, o gün, hayvanların öldürülmesine “uyutmak” diyordu, “ötanazi” diyordu. Bugün de azmettiricisi olacakları av katliamına “av turizmi” diyor. Kanlı ihaleler yerine gerçek koruma politikaları, yaşam alanlarının restorasyonu ve yaban hayatı için özgürlük istiyoruz!

1984’ten beri Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’nde yani Bern Sözleşmesi’nde “kesin koruma altındaki türler” Ek-II Listesi’nde bulunur. Sözleşmeyle de korumaya alınmış hayvanların kasıtlı olarak yakalanması, alıkonması ve öldürülmesi yasak olduğu gibi, canlı veya cansız olarak elde bulundurulması ve iç ticareti de yasağa tabidir. Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü uluslararası sözleşmeyi de ihlal etmektedir!

Konu hakkında hukuki süreçleri başlatacağımızı buradan duyuruyoruz. 2020 yılında benzer bir ihale girişimiyle ilgili olarak Eskişehir İdare Mahkemesi, Hayvanları Koruma Derneği’nin talebiyle yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. 2023 yılında ise, Eskişehir, Denizli, Afyonkarahisar ve Kütahya illerinde “av turizmi” gerekçesiyle açılan geyik avı ihaleleri, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu örneklerde olduğu gibi, daha önce Türkiye’nin farklı yerlerinde açılan bu ihaleler dernekler, hak savunucuları ve barolar tarafından iptal talebiyle mahkemelere taşındı. Bu dosyalarda Bakanlığın Bern Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceyi uygulayabilmesi için gerekli olan şartların yerine gelmediğine, Bakanlığın elinde hayvan sayısına dair bilimsel veri bulunmadığına, ihalelerin hukuka aykırı olduğuna karar veriliyordu. Ancak bu kararları onayan ve ihalelerin iptalinin gerektiği yönünde karar veren Danıştay, Bakanlık tarafından hiçbir yeni veri veya delil sunulmamasına rağmen, sadece bazı öğretim görevlilerinden oluşturulmuş bir kuruldan alınmış onayı gerekçe göstererek, iki yıl önce bu görüşünden döndü ve ihalelerin hukuka uygun olduğuna dair karar vermeye başladı. Yargının bağımsızlığının gittikçe yitirildiği bu günlerde, hayvanlar için adalet arayışımızda da kamuoyu olarak daha güçlü şekilde ses çıkarmamız gereklidir!

Hiçbir şahıs ya da kurumun çıkarı bu yaşam alanlarının katline gerekçe gösterilemez. Hiçbir canlının değeri, artı değerle ölçülemez! Türcülüğün ve kapitalist talanın bu girişimi, yaşamı metaya indirgemenin, otoriter iktidarların pratiklerinin en vahşi örneklerindendir. Yaşam alanları bizimle paylaşımlı olan hayvanlar ihale masalarında pazarlık konusu olamaz!

Avcılar cinayetlerini meşrulaştırmak için doğanın dengesine katkıda bulunduklarını öne sürüyor. Ateşli silahlarla öldürülen hayvanların bedenlerini teşhir ederek sözde üstünlüklerini gösteriyor, mevcut sistemin kendilerini koruduğunu biliyorlar. Tüm ölümler gibi hayvan cinayetleri de politiktir. Yaban hayvanları; birçok uluslararası sözleşmeye ve nesillerinin tükenme tehlikesine rağmen, kırsal bölgelere para akışı sağlanacağı gerekçesiyle hâlâ av ihalelerine konu oluyor çünkü hayvanlar hâlâ her koşulda “mal” olarak görülüyor. Avcılık, sömürülen tüm coğrafyaların ortak sorunudur. Ülkemizin dört bir yanında madene açılan dağları, kesilen ağaçları, öldürülen ve yaşam alanını terk etmek durumunda kalan canlıları, tarihi, yaşam vadeden tüm gerçekliği katlediliyor. Bütün bir yaşamı yok eden talana karşı mücadele de bir bütün olmak zorundadır.

Biz hatırlatmış olalım: Hayvan yaşamının satılık olduğu bir düzende insan yaşamı da satılıktır, yaşam alanlarımız da satılıktır. Bu nedenle tüm doğa ve yaşam dostlarını bulundukları tüm şehirlerde bu kanlı ihalelere karşı mücadeleye çağırıyoruz!

Tarım ve Orman Bakanlığına sesleniyoruz! Derhal bu ihaleleri iptal edin!

Biz doğa ve yaşam dostları, bu kanlı ihalelere karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Yaşasın yaban hayat, kahrolsun doğa talanı."