Eskişehir Filistin ile Dayanışma Platformu Eskişehir Köprübaşı'nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Eskişehir Filistin ile Dayanışma Platformu adına Emcet Saidoğlu yaptı.

Köprübaşında yapılan basın açıklamasında Emcet Saidoğlu şu ifadeleri kullandı;

“Nekbe, yani “Büyük Felâket”in üzerinden tam 77 yıl geçti. Emperyalizmin ileri karakolu olarak İngiltere’nin tasarladığı, ABD’nin bugünlere getirdiği İsrail 14 Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan etti. 15 Mayıs da Filistin halkı tarafından “Nekbe Günü” olarak adlandırılmıştır. Nekbe yüzbinlerce Filistinlinin yerlerinden sürülüp yersiz yurtsuz bırakılmasını ifade etmektedir.

Sömürgeci Siyonistlerin terör yöntemleri tarihi Filistin’in şehir ve köylerini hedef almış, sayısız Filistinli katledilmiş ve göçe zorlanmıştır. 1948’de yaklaşık 750 bin, 1967 savaşından sonra da 300 bin Filistinli topraklarını terketmek zorunda kalmıştır. Nekbe, bugüne kadar aralıksız devam etmiştir.

77 yıllık işgal, tehcir ve katliam düzeni 7 Ekim’den bu yana hız kazanarak devam etmektedir. Filistin halkı Batı Şeria’da duvarların, kontrol noktalarının, yerleşimci denilen hırsız haydutların terörü ve uluslararası yalnızlaştırmanın kıskacında binbir zorluk içinde yaşarken Gazze’de eşi benzeri görülmemiş bir soykırıma maruz kalmış durumdadır. Nekbe’nın 77. yıl dönümünde Siyonist rejim Tek Adam’ın Dostu ABD Başkanı Trump’ın da yardımıyla, Gazze’de “YA ÖLÜM YA SÜRGÜN!” hedefiyle saldırılarını yoğunlaştırmakta ve Filistin halkına yeni bir Nekbe dayatmak istemektedir.

Gazze halkı birkaç istisna dışında tüm hükümetler ve özellikle de “müslüman ülkeler”in liderleri tarafından yalnız bırakılmıştır! Gazze’deki katliamlarla eş zamanlı olarak işgalci Siyonistlerin, Batı Şeria’daki yerleşim birimlerine yaptığı baskın ve kuşatmalar sürüyor; altyapı tahrip ediliyor, insanlar katlediliyor, tutsak alınıyor ve Filistinlilerin mülkleri gasp ediliyor.

Siyonistlerin 77 yıllık Nekbe sürecine yeni bir Nekbe eklenme arzusuna karşı adına İslam ülkeleri denilen riyakarlık alemi ve kutsadığı insan hak ve özgürlüklerini BEYAZ olarak görmediklerine çok bulan Batılı hükümetler ve medya gözlerimiz önünde cereyan eden bir soykırıma karşı seyirci kaldı.

Gazze’de soykırım 19 aydan fazla bir süredir devam ediyor. Dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde sokağa çıkan vicdanlı insanlar, İsrail’e verilen destekleri durdurmak için hükümetleri üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. Bizler de aylardır “İsrail’e akan petrolü kesin!” diye haykırdık! “Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattından akarak İsrail’e ulaşan Azerbaycan petrolü, Siyonistlerin tank ve uçaklarına yakıt oluyor ve ölüm olarak Filistinli çocukların, kadınların ve tüm canlı varlıkların üzerine yağıyor.

Ancak AKP iktidarının vanaları kapatıp petrolü kesmeye niyeti yok! Bir de utanmadan varil başına 1 dolar 27 cent kazanmakla gurur duyduklarını söylüyorlar! İsrail’in dostu olduğunu söyleyen Azerbaycan cumhurbaşkanı Siyonistlerin işbirlikçisi İlham Aliyev Hazar petrolünü İsrail’e satmaktan vazgeçmedi! Nekbe’nın yıl dönümünde tekrar “İsrail’e akan petrolü kesin!” diyoruz.

7 Ekim’den sona Siyonist Rejim’le sürdürülen ticaretin Filistin’e İhanet olduğu gerçeğini ülkenin dört bir yanında ifade ettik. AKP iktidarı bize önce Siyonist Rejim’le ticareti kısıtladıklarını, ardından da tam ambargo uygulamaya başladıklarını söyledi. Lakin bir de baktık ki, birden Filistin’e ihracat yüzlerce, binlerce kat artmaya başlamış!!! Gazze’de insanlar yemeye ekmek, içmeye su bulamıyor, evsiz barksız kalmış. Batı Şeria’da ise Dünya Gıda Programına göre 2024 yılında gıda yardımına muhtaç Filistinli sayısı yaklaşık 700 bine ulaşmış. Bu bir yıl öncesine göre %100 artış demek. Bu durum, açıkça “İsrail’le ticareti kestik, Filistin’le ticaret patladı!” iddialarını yalanlıyor. Limanlarımızda Siyonist gemiler, karayollarımızda Siyonist tırlar, lojistik şirketleri cirit atıyor! Derince’de, Mersin’de, Ambarlı’da Siyonist soykırım makinesini besleyen silah ve lojistik tedariğini sağlayan gemiler ağırlanıyor; Filistin dostlarının buralardaki protestoları şiddet kullanılarak bastırılıyor.

Dünya siyasetindeki başat konumunu yükselen küresel güçler karşısında korumak isteyen zulmün tanrısı ABD ile onun ileri karakolu soykırımcı işgalci İsrail, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek için katliamlarına, savaş ve işgallerine hız vermiş durumdadır. Bu saldırgan ikili, Gazze’yi yerle bir ederken ve Lübnan’a belli aralıklarla saldırırken Suriye’de de mevzi kazanmış durumdalar. Burada sorulması gereken önemli soru şudur: Türkiye, bu kritik eşikte nerede duracaktır? Kimlerle dost, kimlerle düşman olacaktır? Trump’la dost olmanın Gazze’nin/Filistin’in yok olması, Filistinlilerin soykırım ve tehcir mağduru olması demek olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Gazze direnişinin yanında durduğu için ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza dairesi tarafından kaçırılıp gözaltına alınan Rümeysa Öztürk’ün hakkını arama konusunda da AKP iktidarı utanç verici bir tavır içinde olmuştur. Türkiye’de tutuklu bulunan Rahip Brunson için Trump’ın yaptıklarını hatırlayınca Rümeysa tutsak iken AKP’nin pasif tavrı ülkemiz adına bizleri utandırdı! Ancak Rümeysa’nın hakim kararıyla serbest bırakılması üzerine hemen destek açıklamaları yapan AKP iktidarına ister istemez şunu sormak zorundayız: Siz ne yüzle böyle bir açıklama yapıyorsunuz? “Ticareti kes, vanaları kapat!” diyen gençlerimizi zor kullanarak gözaltına alıp hapis istemiyle yargılayan siz değil misiniz? Adana’da, ABD konsolusluğu önünde protesto eden vatandaşlarınızı zor kullanarak gözaltına almadınız mı? Filistin eylemleri yapan yurttaşları İstanbul ve Ankara mahkemelerinde yargılayan, Ankara’da “Süpürün!” talimatıyla Filistin dostlarına saldıran, tekrar tekrar gözaltı yapan siz değil misiniz!

Türkiye'de gündem sürekli değişiyor; ancak soykırım değişen gündemlere feda edilemeyecek büyük bir felakettir. Filistin’e biraz erzak göndermekle onun hamisi olunmaz. Olması gerekenler anahatlarıyla şunlardır:
* İsrail’i tanımanın geri alınması ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi
* İsrail'e tam ambargo ve yaptırım
* ticareti hileli yollarla sürdüren sermayeye karşı kararlı bir boykot
* İsrail’e yatırım yapan şirketleri yatırımlarını geri çekmeye zorlamak
* özellikle ABD destekli üslerin kapatılması ve
* Filistin Dostları’nın yargılanmasına son verilmesi.

Direniş yüz akı, işbirlikçilik utançtır! Gazze'de ve bölgedeki diğer mazlum topraklarda yaşanan soykırımı hiçbir gerekçeyle unutamayız. Siyonist ve emperyalist saldırganlık, Gazze'de, Yemen'de, Suriye'de ve Lübnan'da devam ediyor. Trump’ın Suriye’yi emanet ettiği ülkemizde de hak ve hürriyet ihlalleri arşı alaya ulaştı.
Bizler, Gazze'nin ve Filistin'in yanında, bu tarihi sorumluluğu omuzlarımızda taşıyor; zalimlere, istibdata, sömürüye, emperyalizme ve ihanetlere karşı sessiz kalmayacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu mücadelede; her birimiz adaletin ve özgürlüğün safında yürümeye devam edeceğiz.”