Haller Gençlik Merkezi'nde düzenlenen Su, Tarım ve Gelecek panelinde konuşan Eskişehir Vali Yardımcısı Adem Keleş şu ifadeleri kullandı;

"Bugün burada bir araya gelişimizin nedeni, insanlığın en temel gerçeğini ve geleceğini hatırlatmaktır. Su, yaşamın ta kendisidir. Panelimizin başlığında da ifade edildiği gibi, su hayat demek, gelecek demektir.

Tarih boyunca tüm medeniyetler suyun etrafında doğmuş, büyümüş ve şekillenmiştir. Nil olmadan Mısır’dan, Dicle ve Fırat olmadan Mezopotamya’dan, Sakarya olmadan Eskişehir’den söz etmek mümkün değildir. Su, yalnızca bir doğa unsuru değil; aynı zamanda kültürümüzün, ekonomimizin ve geleceğimizin vazgeçilmez bir parçasıdır.

Ancak bugün, dünya tarihinde hiç görülmediği kadar ciddi bir kuraklık tehdidiyle karşı karşıyayız. Küresel ısınma, artan nüfus, yanlış tarım uygulamaları ve su kaynaklarımızın tükenmesi büyük bir tehlike oluşturmaktadır.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre, dünya nüfusunun üçte biri hâlihazırda su stresi altında yaşamaktadır. Önlem alınmazsa bu oranın önümüzdeki 25 yıl içinde dünya nüfusunun yarısından fazlasına ulaşacağı öngörülüyor.

Türkiye gibi yarı kurak iklim kuşağında bulunan ülkelerin bu tehlikeyi çok daha yoğun biçimde yaşayacağı da açıktır. Meteorolojik verilere göre ülkemizin pek çok bölgesinde yağış rejimleri bozulmakta, yeraltı suları çekilmekte, göllerimiz küçülmekte ve ne yazık ki bazıları tamamen yok olmaktadır.

Eskişehir özelinde baktığımızda, Sakarya Nehri Havzası’nda su potansiyelinin giderek azaldığı, Porsuk Çayı çevresinde ise sulama alanlarının kuraklık nedeniyle daraldığı gözlenmektedir.

Bu durum, tarımsal üretimde verim kaybına ve ekonomik sürdürülebilirliğin zayıflamasına neden olmaktadır.
Peki, ne yapmalıyız?
Her şeyden önce suyu bir kaynak değil, bir emanet olarak görmeliyiz. Tarımsal üretimde su verimliliği yüksek tekniklere geçmek artık hayati bir zorunluluktur.

Bu bağlamda, kırsal alanlarımızın su kullanımındaki avantaj ve dezavantajlarını doğru şekilde tespit etmek zorundayız. Tarımsal sulama, sosyal ve fiziksel altyapı konularında tüm ilgili kurumlarımızın, kırsal alanların ihtiyaçlarına uygun planlama çalışmalarına katkı sağlaması gerekmektedir.

Damlama ve yağmurlama sistemlerinin yaygınlaştırılması, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi, atık suların arıtılarak yeniden kullanılması ve dijital tarım uygulamaları gibi yöntemler geleceğimizi şekillendirecektir.

Ayrıca her bireyin su tasarrufu konusunda bilinçlendirilmesi, bu mücadelenin en güçlü halkasını oluşturacaktır.
Unutmayalım: Su yoksa tarım yoktur; tarım yoksa yaşam sürdürülebilir değildir.

Bu nedenle, bugün burada yapılacak her çalışma sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceği adına da büyük bir önem taşımaktadır. Bu panelin, bilim insanlarımızın katkılarıyla, üreticilerimizin deneyimleriyle ve kurumlarımızın desteğiyle yeni bir farkındalık oluşturacağına inancım tamdır.

Suyu koruyan, toprağa sahip çıkan, geleceğe umutla bakan bir Eskişehir için el birliğiyle çalışmamız gerektiğini ifade ederek sözlerime son veriyorum."