Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde 80 yıldır süren arazi mülkiyeti tartışması bu yıl zirveye çıktı. Yaklaşık 900 dönümlük geniş bir tarla, hem mahkeme salonlarında hem de köy meydanlarında tartışma konusu. Mehmet Kamil Biçerli ve ailesi, tarla üzerinde miras hakkına sahip olduklarını belirtiyor. Ancak bu yıl yaşanan olay, aileyi sadece hukuki değil, aynı zamanda fiili bir müdahaleyle karşı karşıya bıraktı.
İddiaya göre, tarlada yıllardır tarımsal üretim yapan Biçerli ailesi, bu yaz olgunlaşan mahsulü hasat etmeye hazırlanırken, beklenmedik bir durumla karşılaştı. Mehmet Kamil Biçerli’nin açıklamasına göre, Bahattin Özipek ve oğlu İzzet Özipek, hiçbir resmi izin ya da karar olmaksızın tarlaya girdiler. Önce hayvanlarını otlattılar, ardından da biçerdöverlerle hasat yapmaya başladılar.
Biçerli, olay anını şöyle anlattı:
“Gözümüzün önünde biçerdöverler geldi. Kamyonlar arkalarında sıraya girdi. Ürünümüzü biçip balya haline getirdiler, yükleyip götürdüler. Biz defalarca jandarmaya haber verdik. Fotoğraf çektik, video çektik, delilleri hazırlayıp savcılığa sunduk. Ama jandarma sadece izledi. Savcılık da herhangi bir işlem yapmadı. Olayın üstü örtülmeye çalışılıyor.”
Biçerli ailesi, tarlanın dedeleri adına kayıtlı olduğunu ve 80 yıldır bu arazinin ekip biçildiğini belirtiyor. Ancak son yıllarda hazine tarafından açılan bir tapu iptal davası nedeniyle mülkiyet tartışmalı hâle geldi. Hukuki süreç devam ederken, fiili müdahaleye uğramanın kabul edilemez olduğunu ifade eden Mehmet Kamil Biçerli, “Biz hukuki sürece saygı duyduk, araziyi işlemeye devam ettik ama başkalarının elini kolunu sallayarak gelip ürün toplaması, buna da kimsenin müdahale etmemesi bizi isyan ettirdi” dedi.
Mahsulün kendilerine ait olduğunu ispatlamak için 10 tanık gösterdiklerini belirten Biçerli, savcılığın bu tanıkları yeterli bulmadığını söyledi. “Savcı bize, ‘Onlar da 10 şahit getirirse ne olacak?’ dedi. Sanki ortada bir mülkiyet davası yokmuş gibi, şahitlerin hiçbir değeri yokmuş gibi davranıldı” ifadelerini kullandı.
Biçerli ayrıca, hasat sırasında kullanılan araçların tespiti için başvuruda bulunduklarını ancak taleplerinin ‘biçerdöver plakası eksik’, ‘kamyon şoförünün adı yazılmamış’ gibi gerekçelerle geri çevrildiğini söyledi. “Olay yerinde çektiğimiz videolar var, ekipmanlar açıkça görünüyor ama bunlar delil sayılmadı” dedi.
Yaşananların tesadüf olmadığını düşündüğünü söyleyen Mehmet Kamil Biçerli, “Kapı kapı dolaşıyoruz. Her yere başvurduk. Ama herkes sessiz. Karşımızdaki kişilerin sabıka kayıtları ortada. Buna rağmen işlem yapılmaması, ortada bir organizasyon olduğunu düşündürüyor. Bu sadece bize yapılan bir şey değil, adalet sistemine yapılan bir müdahaledir” dedi.
Biçerli, olay sonrası köyde kendilerine karşı kullanılan ifadelere de dikkat çekti. “Bize ‘Jandarma da bizim, savcı da bizim, hâkim de bizim’ diyorlar. Bu cümle her şeyi anlatıyor. Kanunun yanımızda olmadığını yüzümüze söylemekten çekinmiyorlar” diye konuştu.
Mehmet Kamil Biçerli, ailesiyle birlikte hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. “Mahkeme hâlâ devam ediyor. Tapu iptal davası sonuçlanmadı. Ama karşımızdaki kişiler, sanki dava bitmiş gibi davranıyor. Bizim ürünümüzü alıp götürdüler. Üstüne bir de dalga geçiyorlar. Bu iş burada bitmez. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Bu toprağın üzerindeki haklarımızı sonuna kadar savunacağız” dedi.
Sivrihisar’da yaşanan bu olay, sadece bir mülkiyet davası değil. Aynı zamanda hukukla fiili müdahale arasındaki sınırların, sahada nasıl ihlal edildiğini gösteren dikkat çekici bir örnek olarak kayıtlara geçmiş durumda. Taraflar yargıda haklarını aramayı sürdürüyor. Ancak arazide artık sadece izler kaldı. Mahsul gitti, güven sarsıldı.