Anadolu Gençlik Derneği Eskişehir Şubesi Üniversite Komisyonu Üyesi İbrahim Talha Demir şu ifadeleri kullandı;
"Bugün burada, İslam ümmetinin iftiharı olan kardeş Hamas hareketinin meydanlara inilmesi çağrısı üzerine toplanmış bulunmaktayız. Siyonist İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımın üzerinden 550 gün geçmişken, hâlâ dimdik ayakta duran ve ümmetin izzetini muhafaza eden Hamas hareketini can-ı gönülden selamlıyoruz. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük soykırımlardan birinin muhatabı olan aziz Gazze halkının her daim yanındayız.
Gözü dönmüş katiller sürüsü olan Siyonist İsrail, Gazze’ye yönelik uyguladığı soykırımın şiddetini her geçen gün artırmaktadır. Kadın, erkek, yaşlı, genç demeden Gazze halkını hedef alan Siyonistler, anne karnındaki ceninleri dahi şehit etmektedir. Onlarca İslam ülkesine rağmen Gazze’ye tek bir gram gıda sokulmasına izin vermeyen Siyonistlerin, Gazze halkını tamamen yok etmek istediği aşikâr bir durumdur.
Bu şartlar altında Gazze için harekete geçilmeyen her bir saniye, âhirette cehennem azabı olarak karşımıza çıkacaktır. Anaların evlatlarını cennete uğurlarken “Kudüs’e feda olsun!” haykırışında bulunduğu Gazze’de, böyle giderse tek bir kişi dahi sağ kalmayacaktır.
Gün, ayağa kalkma günüdür.
Gün; Gazze ile olmanın kâfi gelmediği, Gazze için ölmenin gerektiği bir zaman dilimidir.
Gün; Gazze’yi düşünerek âhiret korkusuyla tir tir titreme vaktidir.
Gazze’de şehit olan anneler, hepimizin anneleridir.
Gazze’de şehit olan çocuklar, hepimizin çocuklarıdır.
Hal böyleyken Gazze için ayağa kalkmamak, hangi vicdanın eseridir?
Şehit olan çocuğunu bir bez torbasında taşıyan babanın acısını ağlayarak değil, ayağa kalkarak paylaşabiliriz.
Ey Müslümanlar. Bize ne oluyor da âhiret yokmuşçasına Gazze’yi yalnız bırakıyoruz?
Yaptıklarımızın yanı sıra yapmadıklarımızın da hesabının sorulacağı o günden korkmuyor muyuz?
Mahşer günü yakamıza yapışacak olan bebekler de mi korkutmuyor bizi?
Varlığımızı, Siyonist İsrail’in yokluğuna adamak için daha neyi bekliyoruz?
Buradan İslam ülkelerinin liderlerine de seslenmek istiyoruz.
Ey İslam ülkelerinin liderleri. Atmadığınız adımlar yüzünden, Siyonist İsrail’in en büyük destekçisi konumuna düşüyorsunuz.
Sizler, bir buçuk milyarlık İslam âleminin liderlerisiniz.
Nasıl olur da sekiz milyonluk İsrail’e “Kahrol!” demekle yetinirsiniz?
Siz, kavli değil, fiilî dua makamındasınız.
Allah rızası için kendinize gelin!
Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nin fetvasını verdiği üzere;
İslam ülkelerinin Siyonist İsrail’e karşı derhâl askerî müdahalede bulunması, dinî bir zorunluluktur.
Filistin direnişi askerî ve mâlî açıdan desteklenmelidir.
Ümmeti savunmak için İslam ülkeleri arasında askerî ittifak kurulması, dinî bir vecibedir.
Ve de Siyonist İsrail’e petrol, gaz ve enerji kaynakları sağlamak haramdır.
Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nin de belirttiği üzere, Gazze’ye Barış Gücü gönderilmesi bir istek değil, ihtiyaçtır.
Bildiğiniz üzere, Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın öncülüğünde, 1997 yılında Filistin’in El Halil bölgesine Türk askeri gönderilmiştir.
Bugün de, başta Mehmetçiğimiz olmak üzere, İslam ülkelerinin orduları Gazze’ye akın etmelidir.
Tarih bize bu sorumluluğu yüklemektedir.
Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın bıraktığı yerden nöbeti devralmanın zamanı gelmiştir.
İslam ülkeleri arasında en büyük sorumluluk da Türkiye’ye düşmektedir.
Bu bağlamda, hükümetten ivedi bir şekilde şu dört adımı atmasını talep ediyoruz:
İncirlik Üssü derhâl millîleştirilmelidir.
Kürecik Radar Üssü kapatılmalıdır.
Siyonist İsrail’in soykırımında rol oynayan çifte vatandaşlar vatandaşlıktan çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan aracılığıyla Siyonist İsrail’e giden petrol vanası kapatılmalıdır.
Son olarak belirtmek isteriz ki bizler Türkiye’deki Müslümanlar olarak Gazze’nin yanında olmaya devam edeceğiz.
Gazze için cihaddan geri durmayacağız.
Siyonist İsrail ve ABD’ye bu coğrafyayı dar edeceğiz.
İsmail Heniyye, Yahya Sinvar, Muhammed Deif, Salih Aruri ve nice şehidin yolunu sürdüreceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyoruz.