Onlar TV'de konuşan Gazeteci Barış Terkoğlu şu ifadeleri kullandı;
"Vatandaşlarımızın çoğunluğunun nadir toprak elementi ne, falan, bunları bilmeyebileceğini düşünüyorum. Çok da normal bilmemesi.
Şöyle söyleyelim. Nadir toprak elementleri denilen, çok kıymetli, doğada 17 tane madde var. Bu 17 tane maddenin değerli olmasını sağlayan şey, altın gibi, gümüş gibi veya işte pırlanta gibi takı olması değil. Bu nadir toprak elementleri, topraktan çıkarıldıktan sonra, bugün senin elindeki telefon var ya, onun kamerasında, pilinde; arabaların, elektrikli arabaların şarjında; füzelerde, özellikle savunma sanayisinde; jetlerde, hani F-35'i tartışıyoruz ya, buralarda kullanılan, yani ileri teknolojide kullanılan elementler olması.
Artık ileri teknolojinin pek çok aşamasında, rüzgar türbünlerinden enerji üretimine kadar bu elementler kullanılıyor. O yüzden, dünyada şu anda ne savaşları var? Ticaret ve teknoloji savaşları var. Ticaret ve teknolojide ileri gitmek isteyen ülkeler, bu nadir toprak elementlerine ulaşmaya çalışıyorlar. Ulaşabilenler bunları üretebiliyorlar. Ulaşamayanlar üretemiyorlar. Olay bu kadar basit, anlaşıldı mı, bilmiyorum. Hani bir dönem, Amerika'nın keşfinde, izlemişsinizdir o eski filmleri, "Altına Hücum" diye meşhur edebiyat eserleri de yazıldı. İnsanlar koşuyorlardı, altın bulmaya çalışıyorlardı. Şimdi, bu dönemin altını nadir toprak elementleri.
Arkadaşlar, adının nadir toprak elementleri denmesinin nedeni şu değil: "A, bu çok nadir bulunan bir şey olması" değil sadece. Bu elementler toprakta belki tonlarca, tonlarca toprağı çıkarıyorsunuz, içinden 1 gram bu element çıkıyor. Bu kadar bulduğunuz yerde bile çok dar bir alanda olmuş olması, anlatabiliyor muyum? O yüzden düşünün ki, belki tonlarca toprak kaldıracaksınız, bu elementi bulacaksınız. Ne yapacaksınız? Tonlarca toprağı alacaksınız, arıtacaksınız. Bu elementi bulacaksınız, bu elementi arıtacaksınız. Sonra ne yapacaksınız? Bu değil. Bu elementi işleyeceksiniz. Öyle topraktan aldınız, "hop, telefona koydum" değil. İşleyeceksiniz, sonra teknolojiniz olacak, o teknoloji aracılığıyla bu elementleri kullanabilir hale geleceksiniz. Doğal olarak sadece ülkenizin toprağının altında olması yetmiyor. Bunu bulmada, çıkarmada, işlemede ve sonra sanayide kullanabilecek teknolojiye, bilgiye, iş gücüne sahip olmanız gerekiyor.
Şimdi doğal olarak dünya böyle bir yerde şu anda. Elimde rakamlar var. Sizi rakamlara boğmayayım. Bu Amerikan madencilik enstitülerinin rakamları. Sizi rakamlara boğmayayım. Amerikalılar oturmuşlar, "Bu nadir toprak elementleri hangi ülkelerde var rezervleri, hangi ülkelerde ne kadar var?" diye araştırmışlar. Önümde hepsi duruyor. Bu rezervlerin içinden 2023 yılında ne kadar üretilmiş, çıkarılmış; 2024'te ne kadar üretilmiş. Arkadaşlar, Çin burada açık ara önde. Hem rezervlerde önde, belki dünyada keşfedilmemiş rezervler de olabilir. Ama Çin diyor ki, bu rakama göre, "Benim 44 milyon ton rezervim var." Amerika'nınkini söylüyorum bu rakama göre: 1 milyon 900 bin ton. Anlatabiliyor muyum aradaki uçurumu?Doğal olarak bu, Amerika'daki bugünkü Trump iktidarının, Trump bu arada, neye kaydırdı çatışmayı, biliyorsunuz. Ortadoğu'dan şuradan buradan: "Ben Çin'le ticaret savaşına girmeliyim. Ben dünyaya mal satmada Çin'in önüne geçmeliyim. Bu savaşı vermeliyim," diyerek bir işe kalkıştı. Doğal olarak şunun farkında: "Ben bunu yapabilmek için, bu teknolojiyi üreten madenlere sahip olmalıyım," diyor. Şimdi ben buradaki rakamlara bakıyorum arkadaşlar. Dünyadaki bir sürü siyasi denklemi bu rakamlardan çözebiliyorum. Neden derseniz?
Ukrayna, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya meselesi. Arkadaşlar, Trump iktidara geldikten sonra "Ne diyor bu adam ya?" denilen bir öneride bulunmuştu. Danimarka'nın parçası olan Grönland'ı ben topraklarıma katmayı, hatta parayla satın almayı düşünüyorum dedi. Danimarka horon teptiler. Bakın, şu an listede Grönland'ı görüyorum. Önemli bir rezerv var.
Şunu demeye çalışıyorum: Bakın, mesela Burma diye yazılmış, bizde Myanmar diye daha çok geçiyor. Önemli bir rezerv var. Oradaki silahlı çatışmaları biliyorsunuz. Doğal olarak, son dönemde dünyada siyasal çatışmalar tıpkı 19. yüzyılda altına ulaşma savaşı gibi nadir toprak elementleri üzerinden şekilleniyor.
Peki, diyeceksiniz ki, bizde ne oluyor? Arkadaşlar, şimdi bizde 2022 yılında resmî olarak söylüyorum, Enerji Bakanlığı dedi ki, Eskişehir civarında biz büyük bir nadir toprak elementleri rezervi bulduk. Bir rakam veriyor; bakıyorum açıklamalarda da geçiyor, 694 milyon ton. Bu rakam şüpheli. Yani bu rakamlarla karşılaştırdığımda Çin'den fazla mı? Ne kadar açıklandığı şey, "Çin'den sonra ikinci rezerv bizim olacak," diye Enerji Bakanı açıklamış. Ama bu rakam tartışmalı. Bütün ciddi kuruluşlar, Amerika'da, dünyada da makalelerde, haberlerde de baktım, bu rakam tartışmalı. Ama şuna güvenelim: 1950'lerden itibaren Eskişehir'de kurulmuş tesisler var, aramalar yapılıyor ve bu sondajların sonunda deniyor ki, "Evet, burada nadir toprak elementleri vardır".
Türkiye bundan sonra 18 Nisan 2023'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açmış, orada bir pilot tesis kurmuş. Adı üstünde pilot tesis, henüz büyük bir şey değil. Bir hedefi var. Diyor ki Cumhurbaşkanı konuşmasında, "İlk etapta yılda 1200 ton cevher işleyeceğiz, zamanla bu artacak," hedefi söylüyor, "570.000 tona çıkacak bir endüstriyel tesis kuracağız" diyor.
Arkadaşlar, ama öyle anlaşılıyor ki Türkiye'de bunu gerçekleştirebilecek henüz yeterli teknoloji, yeterli bilgi birikimi, yeterli iş gücü ve insan kaynağı yok. Olmayadabilir. Bunun için baktım, Ekim 2024'te Çin ile bir madencilik üzerine bir mutabakat imzalanmış. Büyük oranda yorumcular diyor ki, "Herhalde bu işle ilgili Türkiye tek başına çıkarmak değil de Çin ile bir anlaşma yapabilir mi?" diye. Sonra Bloomberg'de bir haber çıkmış. Siyasi nedenlerle bizim iktidarın Trump'a doğru gittiğini, yöneldiğini görüyorsunuz. Öte yandan da bir dengeleme politikası işlediğini, işte Boeing'di, şuydu, buydu, bilmem neydi. Bütün bunları görüyorsunuz. Bloomberg'de bir haber çıkmış. Diyor ki Bloomberg'deki haber, "Çin'le bu mutabakatta bir tıkanma var, Türkiye Amerika'yla bu işi yapmak istiyor," diye bir haber çıkmış.
Doğal olarak, şu ana kadar çıkan haberler diyor ki aslında, bir önemli haber daha söyleyeyim: Deniz Yavuz Yılmaz'ın açıklamasını hatırlarsınız, sadece Türkiye tarafından değil. Deniz Yavuz Yılmaz 5 Mart 2025'te, yani bugünden 7 ay önce Amerika Birleşik Devletleri'nde Temsilciler Meclisi'nde Türkiye üzerine yapılan bir toplantı var. O toplantıda, "Bizim nadir toprak elementlerine ihtiyacımız var, Türkiye'de de varmış, açıklanmış rezervler, onları birlikte yapabilir miyiz?" süründen bir tartışma var.
Hâliyle, Amerikan medyasında da, Türk medyasında da, ABD Temsilciler Meclisi'nde de, orada da, burada da öyle anlaşılıyor ki Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında Eskişehir'deki nadir toprak elementleri üzerine bir pazarlık var.
Şimdi devletin resmî açıklamalarına bakıyorum. Hem Özgür Özel çıktı ne dedi? "Eskişehir'deki rezervleri Amerika'ya teslim edecekler". İşte Deniz Yavuz Yılmaz benzer bir şey söyledi. Devletin resmî açıklamalarına bakıyorum. Bu resmî açıklamalarda diyor ki özetle, Beylikova'daki Nadir Toprak Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin (yani Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın açıklamasını söylüyorum) "toprak element sahasının ABD'ye devredileceği şeklindeki iddialar tamamen asılsızdır" diyor. Ama hiç kimse buradaki nadir toprak elementlerinin çıkarılması ve işlenmesinin ABD ile birlikte yapılması üzerine bir pazarlık yürütüldüğü iddiasını tümden yalanlamıyorlar. Ama şunu derseniz yalanlıyorlar: "Eskişehir'i ABD'ye vereceğiz ya da burayı bütünüyle ABD'ye vereceğiz" derseniz yalanlıyorlar.
O yüzden ben hem Amerikan medyasına bakarak hem Türk medyasına bakarak henüz resmî olarak açıklanmamış olsa da, iki taraf da bunu duyurmamış olsa da Eskişehir'deki rezervler üzerine iki ülke arasında bir görüşmenin sürdüğünü, belki önümüzdeki dönem... Bak, bu benim şeyim değil. Şunu size okumak istiyorum, öyle bitireceğim. Arşiv taraması yaparken bunu buldum. Enerji Bakanı demiş ki F-35 krizi olduğu zaman demiş ki: "Nadir toprak elementleri dünyada en çok Çin'de var. İkincisini biz keşfettik, hamdolsun. Çok kritik malzemeler bunlar. Mesela bize satılmayan F-35 uçağı var ya, işte bakın şimdi gündeme giriyor, aylar öncesinin konuşmasını okuyorum şu an. Orada tam 40 kilo kullanıyorlar. O olmazsa uçmuyor. Şimdi onlar bizim kapımıza gelecek, 'Bunları bize satın' diye, o zaman pazarlığımızı başka yapacağız". Bakın, Enerji Bakanı'nın aylar önceki konuşması bu. Enerji Bakanı diyor ki: "F-35'i almak için Amerika'yla pazarlık yaptığımızda diyeceğiz ki, 'Tamam ama nadir elementler F-35. Siz bize verin, biz size verelim'". Öyle anlaşılıyor ki Enerji Bakanı'nın konuşmasından, bu pazarlık yapılıyor. He, şöyle derseniz yalanlanacaktır bu: "Eskişehir'deki rezervler Amerika'ya devredildi". Böyle derseniz yalanlanacaktır. Ama şöyle derseniz: "Eskişehir'deki rezervlerin çıkarılması, işlenmesi üzerine Amerika ile bir mutabakat yapılacak" derseniz, öyle anlaşılıyor ki ya da bunun görüşmeleri yapılıyor derseniz, aşağı yukarı kimse itiraz etmiyor. Akıncı İHA Merkezi için de öyle demişlerdi: "Ruslarla birlikte yapacağız." Şimdi komple Rusların. İtiraz ettiğim zaman da, "Sen enerjiye karşı mısın? Enerjide dışa bağımlı olmamamızı istemiyor musun?" gibi şeyler sunuluyor.