Eskişehirli kahve satıcısı Burhan Öngel:

"Türkiye’de denetim mekanizması çalışmadığı için, vatandaş da kesesine dikkat ettiği için, mahalle aralarındaki bakkallar bile kahve satmaya başladı. Değirmen koyup öğütüyor, satıyor. Satabilir tabii. Ticarettir, serbest piyasa ekonomisi. Ama bu işin bir damak zevki var. Kahve dediğiniz, bir avuç kahveyle bir fincan suyun ateşteki aşkıdır. Eğer kahve kötü olursa, hem içene zulüm olur hem yapana.

Şimdi Türkiye'nin çok bilinen bir markası Tahtakale'de kendi tezgâhında kilosunu 900 liraya satıyor. Yani 100 gramı 90 lira. Ama aynı markanın kahvesi zincir markette 100 gramı 35 lira. E bu nasıl oluyor? Kahveciler üç katı mı kâr ediyor? Değil.

Hindistan’dan kahve geldi. Ama o gelen kahve, kahve bile değil. Bakın, “Rio 3” dediğimiz Arabica tipi kahve, Allah’ın sadece Orta Amerika’ya verdiği bir üründür. Guatemala, Venezuela gibi ülkelere. Orada yetişir, oradan Hamburg’a gider. Dünya kahve borsası Hamburg’tur. Amerika bile oradan alır. Dünyada petrolden sonra en büyük ticaret kahvedir.

Bu bir damak zırhı işidir. Kalite işi. Git 1 kilo alacağına 100 gram al ama iyi al. Biz burada, Eskişehir Hamamyolu’nda 80 yıldır kahve işindeyiz. 4 tane kahveci kaldık. Bizim işimiz bu. Ben de istersem Hindistan’dan 20 liraya kahve getirip burada 900 liraya satarım. Ama ben Eskişehir Odunpazarı’nda doğdum, büyüdüm. İnsanlar benim yüzüme bakar. Benim utanmam var. Ama utanma duygusu olmayan her şeyi yapar.

Geçtiğimiz yıl yazın kahvenin kilosu 500 lira bile değildi. Şu an 900 lira. Her şey dışarıdan geliyor. Dolar 1 lira oynasın, hemen kahveye zam gelir. Çünkü kahve Türkiye’de yetişmiyor. Antalya’da, Mersin’de çok uğraştılar ama olmadı. Kahveye eskiden 10 lira, 15 lira zam gelirdi. Şimdi 100 lira, 100 lira geliyor.

Yani bu tamamen dövize bağlı bir durum. Kahve fiyatı dolara bağlı. Keşke dolar 10 lira olsa da kahveyi 100 liradan satsam. O zaman içen de mutlu olur, satan da."