Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl şu ifadeleri kullandı;
“Suyun ne kadar büyük bir nimet olduğunu, nasıl kullanılması gerektiğini, su yönetiminin nasıl olması gerektiğini uzun zamandır araştırıyor ve çalışıyorum. Madem Eskişehir’de ikamet ediyoruz, o zaman bu şehrin su sorunu nedir, nasıl karşılanabilir diye de düşündüm. Bu kapsamda çalışmalar yaptım.
Kısaca şöyle ifade edeyim: Eskişehir ilimizin mevcut 921 bin olan nüfusunun, 30 yıl sonra 1 milyon 200 bine ulaşması bekleniyor. Günlük su kullanma ihtiyacı 150 bin metreküp civarında olacak. Bu bilgi çok önemlidir. Yani 2030 yılında su ihtiyacımız günlük 150 bin metreküp olacak. Şu an 2025 yılındayız, sadece 5 yılımız kaldı.
Sakarya Nehri, Eskişehir’in Çifteler ilçesi ile Afyon’un Bayat Vadisi arasından, 880 kotunda doğar. Kaynağın debisi saniyede 1,5-2 metreküptür. Eminekin mevkisinde birçok yan dereyi bünyesine alarak bu debi saniyede yaklaşık 4 metreküpe ulaşır. Şehrimizin su ihtiyacının 1,5 metreküp/saniyelik kısmını, Sakarya Nehri’nin Eminekin Regülatörü’nden cazibe ile aldığımız takdirde, günde 129 bin 600 metreküp su temin edilebilmektedir. Bu miktar, Eskişehir’in günlük su ihtiyacının %86,4’üne tekabül etmektedir.
Dolayısıyla, Sakarya’dan, özellikle başından alacağımız bu su ve yan derelerle birlikte, su ihtiyacımızın büyük kısmı karşılanabilir. Ancak burada bir çekince var: Polatlı’ya kadar olan bölgede, tarımla uğraşan birçok vatandaş da bu sudan faydalanıyor. Bu sebeple bu suyu yılın sadece 6 ayında kullanabiliriz; kalan 6 ayda ise çiftçilerin kullanımına bırakmamız gerekir.
Bu 6 ay için başka bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Özellikle Seyitgazi Ovası’nda yeraltı suyunun yalnızca %15’i kullanılmakta, %85’i ise atıl durumdadır. Ovanın topografik yapısı itibarıyla kotu 900 metre civarındadır. Bu ovada açılacak 20 adet derin kuyudan, suyun sertliğine göre önlem alınarak yaklaşık 1,5 metreküp/saniyelik bir debi elde edilebilir. Bu da günlük 129 bin 600 metreküp suya tekabül etmektedir.
Sakarya Nehri ve Seyitgazi Ovası’ndan temin edilecek toplam su miktarı, günlük 259 bin metreküp olacaktır. Her iki kaynak –Seyitgazi Ovası ve yeraltı suları motorlarla çekildikten sonra cazibe yoluyla iletilecektir. Özellikle Porsuk Çayı ile karşılaştırıldığında, bu kaynaklardan elde edilen su çok daha temizdir.
Temin edilecek toplam 259 bin metreküp/günlük suyun, 2024 itibarıyla Eskişehir’in yaklaşık 140 bin metreküplük günlük ihtiyacı Karacaşehir Arıtma Tesisleri’ne 800 metre kotunda cazibe ile verilecektir. Kalan 120 bin metreküp su ise Mamuca Göleti’nde depolanmalıdır. Sakarya Nehri’nden aldığımız bu suyu bir yerde depolamak zorundayız ve bu noktada devreye Mamuca Göleti giriyor. Göletin kapasitesi 3 milyon 550 bin metreküptür.
Ayrıca Kanlıpınar Göleti ve yaptırılacak diğer göletlerde de bu su depolanarak şehrimiz daha sağlıklı içme ve kullanma suyuna kavuşabilecektir. Bu kapsamda Ilıca Göleti de önemlidir. Eskişehir’in 25 kilometre güneybatısında, Kalabak Su Dolum Tesisleri’ne 20 kilometre mesafede yer alan, içme suyu amaçlı bir gölettir. Depolama hacmi 5 milyon metreküptür. Göreç Suyu da cazibeyle Kalabak Dolum Tesisi’ne getirilebilir. Bu gölet, şehrin 30 yıllık içme suyu ihtiyacını karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Bu önemli bir husustur.
Ilıca’daki bu suyu Eskişehir’e getirip Kalabak tesislerine aktardığımızda, hem 5 milyon metreküp kapasiteye ulaşmış hem de ciddi bir arıtmaya gerek kalmadan içilebilir nitelikte su elde etmiş oluruz.
Temel bir gerçeği vurgulamak gerekir: Porsuk’tan elde edilen su çok pahalı. Çünkü içinde ciddi kimyasal artıklar bulunmaktadır. Normalde herhangi bir suyu arıtmak için 1 birim kimyasal yeterliyken, Porsuk’taki suyu arıtmak için 4 birim kimyasal ve dolayısıyla 4 kat maliyet gerekir. Bu sebeple maliyeti çok yüksektir.
Bence bir an önce Porsuk’tan elde edilen sudan vazgeçilmeli ve yeni kaynaklar devreye alınmalıdır. Zaten bu kaynaklar Eskişehir’in ihtiyacını karşılamaktadır.
Bu konuyu daha önce gündeme getirdiğimde, özellikle Çifteler’deki Sakarya başından gelecek suyla ilgili Devlet Su İşleri’nin (DSİ) bu işi üstlenmesi gerektiğini ifade ettim. Bildiğiniz gibi Çifteler, Eskişehir’e 60 km mesafede. Arada kot farkı olduğu için cazibeyle su gelebilir. Suyun birkaç noktada yolun altından geçirilmesi gerekiyorsa, o bölgelerde pompajla aktarım yapılabilir. Ancak bunun bir maliyeti var. Bu maliyeti karşılamak gerekir. Fakat bu konuda hükümetin bir iradesi olmadığını açıkça söyleyebilirim.
Kaçak kuyular var su yönetiminin yetersiz. Şu an Eskişehir’de su haritası, Devlet Su İşleri ve MTA tarafından çıkarılmış durumda. Türkiye’nin herhangi bir noktasında, hatta şu an bulunduğumuz caddenin altında bile nerede, ne kadar su olduğu biliniyor. Ancak Türkiye’de ciddi bir su yönetimi olmadığı için kaçaklar olabiliyor.
Bence su havzaları çok net biçimde belirlenmeli. Bu durumda kaçak kullanım rahatlıkla tespit edilebilir. Türkiye genelinde bu kaçak oranı yaklaşık %33 civarındadır.
Bazı ilçelerde su kısıntısı nedeniyle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine yönelik kısıtlamalar getiriliyor. Su gerçekten büyük bir nimettir. Bu nedenle suyu çok tasarruflu kullanmamız gerekiyor.
Maalesef su kültürümüz oluşmadı. Bu bilinç geliştirilmeli. Bu su tükenebilir. Dolayısıyla doğru kullanılmalıdır. Ancak bu konuda hükümetin ciddi bir politikası bulunmuyor. Su yönetim planları yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor, uygulamada yok. Kaçaklar olabiliyor, bunu kabul ediyoruz.
Ben bir süre İSKİ’de de bulundum. Orada bir çalışma yapıldı. SCA adında bir bölüm var. Bu sistemde, İstanbul’un tüm hatlarında, ana borularda nerede kaçak ya da patlak varsa anında tespit edilebiliyor. Böylece hızlıca müdahale edilebiliyor.
Bence bu sistem Eskişehir için de, Türkiye genelinde de uygulanmalıdır. Bu yapılırsa kaçak su kullanımı önlenebilir. Bununla birlikte israf da engellenmiş olur. Bence en önemlisi israftır.
Açık söyleyeyim: Dün eşim, bir haftadır İstanbul’daydı, akşam döndü ve bahçeyi suluyordu. Komşu geldi, “Su dışarı akıyor,” dedi. Eşim unutmuş, su dışarıya akmış. Bu da bir israftır. Ben dahi bunu yapmamalıyım.
Bu kurum aslında kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. ESKİ, topladığı parayı su yatırımlarına harcarsa, dışarıdan bir desteğe ihtiyaç duymadan bu kaynakları Eskişehir’e kazandırabilir. Bu çok net bir gerçektir ve son derece önemlidir. Yani eğer hükümetten bir destek beklenirse, daha çok beklenir. Bu kaynak hükümet tarafından sağlanmaz. Oysa ESKİ’nin elinde bir gelir var. Bu gelir mantıklı ve planlı şekilde kullanıldığında, elde kalan parayla bu yatırımlar yapılabilir.
Peki o zaman şu soruyu sormak gerekir: ESKİ neden hâlâ bununla ilgili bir adım atmıyor? Bir ifadeye göre, Sakarya başından Eskişehir’e su getirilmesi için yaklaşık 500 milyon liraya ihtiyaç var. Daha önce de söylemiştim, bu 500 milyar değil; 500 milyon lira demek gerekiyor. Bu konuda da meseleyi doğru ifade etmek önemlidir.
ESKİ şu anda ayda 20 milyon lira elektrik gideri ödüyor. Eğer kendi elektriğini üretebilen bir kuruluş haline gelmiş olsaydı, bu 20 milyon liralık kaynağı elinde tutmuş olacaktı. Bu da yılda 240 milyon liraya denk geliyor. Yani 3 yıllık birikimle, bu su yatırımı gerçekleştirilebilirdi. Bu gerçekten önemli bir husustur.”