Kış boyunca montların, kalın kazakların arkasına saklanan bedenimiz, yazın bir anda güneşin altına çıkmak zorunda kalıyor.
Plajlar, havuz kenarları, düğünler, bayram ziyaretleri… Sosyal medya ise sürekli fit, ince ve kusursuz beden görüntüleriyle dolup taşıyor. Bu da ister istemez birçok kişide “hızlıca zayıflamalıyım” baskısı yaratıyor.
Danışanlarımdan yaz aylarında gelen talepler genelde çok benzer oluyor: Hızlı kilo verme programları, kısa sürede forma sokacak diyetler, detoks kürleri… Ancak burada durup bir nefes almak lazım. Çünkü sağlıklı kilo verme süreci, aceleye getirilebilecek bir süreç değil. Ne yazık ki “bir haftada 5-6 kilo” vaat eden yöntemler, çoğu zaman kas kaybına, metabolizma yavaşlamasına ve sonrasında verilen kiloların fazlasıyla geri alınmasına sebep oluyor.
Ben danışanlarıma her zaman şunu hatırlatıyorum. Yaz sadece bir görünüme ulaşma yarışı değil. Yaz mevsimi; bol taze sebze ve meyvelerle, açık havada hareket etme fırsatlarıyla, güneşten D vitamini depolayarak daha sağlıklı bir yaşamın kapısını aralayan bir dönem. Doğru planlanmış, kişiye özel bir beslenme programı ile hem kilo kontrolü sağlanabilir hem de yaşam kalitesi yükselir.
En önemlisi, kilo verme sürecini kendi bedenimizi cezalandırma yöntemi olarak değil, ona hak ettiği özeni gösterme fırsatı olarak görmek. Çünkü sağlıklı bir beden, sadece yaz aylarında değil, yılın her günü en kıymetli varlığımız.
Unutmayın, iyi görünmek güzel bir motivasyon olabilir ama iyi hissetmek her zaman daha değerli.