ES TV’de konuşan Eskişehirspor Teknik Direktörü Hakan Şapçı, şu ifadeleri kullandı:

"Göreve geldiğim gün, yönetim kuruluyla çok kısa bir transfer görüşmesi yaptığımı söylemiştim. O gün de ifade etmiştim, bugün yine söyleyeyim: Mevcut kadro, aslında şampiyonluk mücadelesi verebilecek seviyede. Ancak sezon başında yaşanan birçok olumsuzluk nedeniyle, bazı dönemlerde hem oyuncu performanslarında hem de oyuncu sürekliliğinde problemler yaşadığımızı söyleyebilirim.

Bugünkü sevklerin ardından ve Arda'nın 3 aylık cezasıyla birlikte, Hasan devre arasına dönecek. Aynı zamanda bu 3-4 oyuncumuzun ceza sürelerinin ne kadar olacağını net bilmediğim için tahmini olarak kulübe sevk yazıları geldiğinde aşağı yukarı tarihler belli olacak. Devre arasında mutlaka transfer yapmamız gerekiyor. Mevki konusunda şu an bir açıklama yapmam, mevcut oyuncu grubunu olumsuz etkileyebilir. Ancak cezalar ve birkaç hafta önce bazı oyuncularımızla yollarımızı ayırmış olmamız nedeniyle, devre arasında süre veremeyeceğimizi düşündüğümüz isimlerle yolları ayırıp bazı mevkilerde değişikliğe gitmeyi ya da transfer yapmayı planlıyoruz. Bunu yapmamız da gerekiyor.

Şuna inanıyorum: Bir futbol takımında devre arasında transfer sayısı arttıkça, uyum problemleri ve adaptasyon süreci de uzuyor. Oyuncu sayısı fazlalaştıkça alışma sürecinin zorlaştığını düşünüyorum. Önemli olan, transfer sayısını az tutup direkt oynayabilecek kalitede ve etkili oyuncuları kadroya katmak.

Bu yıl 2005 doğumlu oyuncular, liste dışında amatör statüde oynayabiliyor. Eğer nasip olur da ikinci lige çıkarsak, önümüzdeki sezon 2006 ve 2007 doğumlu oyuncuların da federasyona verdiğimiz 25 kişilik liste dışında profesyonel olma zorunluluğu olmadan kadroya yazılabilmesi ve maçlarda oynatılabilmesi gerekiyor. Eskişehirspor’un transferi açmasını elbette isteriz. Ancak açamama ihtimali de mevcut. Bu durumda kulübün havuzunda, bahsettiğimiz kalitede ve yaş grubunda en az 6–7 oyuncunun bulunması gerekiyor. Kaan ve Samet Can bu grubun içinde. Bünyamin’in transferi biraz özel bir protokole bağlı ama Kocaelispor ile önümüzdeki sezon devam edebilme ihtimalimiz var. Muhammet Taha Ağdağ’ı Erzurumspor’dan aldık. Onun da amatör statüde olduğu için önümüzdeki sezon bizde devam etme durumu var. Bu, hem bizim memnuniyetimize hem de Erzurumspor ile yapılacak anlaşmaya bağlı.

Elbette sadece bu tip genç oyuncularla devam etmeyeceğiz. Ana kadroya direkt katkı verebilecek isimleri de transfer etmek istiyoruz. Ancak hem bugünü hem geleceği doğru planlamak zorundayız. Bu planlamayı yaparken, kısa vadede sahadaki oyuna katkı verebilecek oyuncuları ve orta vadede formamızı giyebilecek 20 yaş altı oyuncuları gözetmeliyiz.

Önümüzdeki 8 gün içinde 3 maç oynayacağız ve ardından devre arasına gireceğiz. Bugün cezalar geldikten sonra “Acaba 1–2 fırsat transferi yapabilir miyiz?” diye düşündük. Ancak çok önemli bir isim, hemen katkı verebilecek bir oyuncu olmadıktan sonra ara dönemde çok fazla transfer yapabileceğimizi sanmıyorum. Ama devre arasında, hem 20 yaş altı altyapı oyuncularımızla ilgili çalışmalarımız hem de direkt katkı verebilecek isimler açısından transfer yapmamız gerekiyor.

Eskişehirspor’un büyük bir camia olması olmasa, birçok oyuncunun burada amatör olarak oynama konusunda bu kadar istekli olacağını düşünmüyorum. Ancak konu Eskişehirspor olunca futbolcular gerçekten heyecanlanıyor. Bazı oyuncularla ilgili sezon başındaki profesyonellikten amatörlüğe dönüş süreçlerini de dinledim. Eskişehirspor adı geçince oyuncular bu fedakârlığı yapmaktan çekinmiyor çünkü burada oynamak onlar için önemli bir deneyim. Bu taraftar da büyük bir camia.

“Kadro kaç kişi olacak?” sorusu da geliyor. Takviyeler yapacağımız için bunu önemsiyorum. Bence ikinci yarıda oyuncu listemizin, kaleciler dahil, 23–24 kişiyi geçmemesi gerekiyor. Sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak için bu şart. Sosyal medyada, oyuncularımızla yollarımızı ayırırken bize eleştiriler geldiğini de gördüm. Fakat bilinmesinde sakınca yok: Adana maçından önceki antrenmana 31 oyuncuyla çıktık.

Bir profesyonel takımın bu kadar kalabalık kadroyla antrenman yapması sağlıklı değil. Ayrılırken oyuncularımıza da söyledim: Hiçbiri kötü oyuncu değil. Ancak onların da oynamaya, gelişimlerini sürdürmeye ihtiyaçları var. Ne kulübe ne oyuncuya zarar veremeyiz. Oyuncuların kendilerini gösterebilecekleri, futbolculuklarını sürdürebilecekleri, ekmek paralarını kazanabilecekleri ortamlarda bulunmaları gerekiyor. Bizim de o hafta sonu oynayabileceğimiz oyuncu grubuyla antrenman yapabilmemiz lazım. Altyapıya gönderdiğimiz gençler için de aynı durum geçerli. Orada çalışıp gelişmeliler. A takım seviyesi, sürekli maç hazırlığı içinde olduğumuz için bazen bu oyuncuların gelişimine katkıda bulunmayı kısıtlayabiliyor. Bu nedenle bazı kardeşlerimizin altyapıda daha hızlı gelişebileceğini düşündük.

Şu an çalıştığımız kadro yaklaşık 26 kişi. İkinci devrede bunu 1–2 oyuncu daha azaltmak zorundayız. Bu kadar kalabalık bir grupla antrenman yapıldığında gerçek kalite ortaya çıkmıyor.

Bugüne kadar 4 oyuncu transfer ettik. O süreçte “8–10 oyuncu gönderildi” şeklinde yorumlar yapıldı ama bugün kadromuzda dört yeni oyuncu var. Üç genç oyuncumuz da profesyonel oldu: Arda Karakaya, kaleci Arda Pehlivan ve orta saha Emir Çelebi profesyonel imza attılar. Özellikle kaleci Arda’dan oldukça umutluyuz.

Arda Karakaya, U17 takımında hem stoper hem bek mevkilerinde oynayabiliyor. Güçlü, kuvvetli bir oyuncu ve daha iyi bir seviyeye gelebileceğini düşünüyorum. Emir Çelebi’yi U19 takımında iki kez izledim. Zaten U19 maçlarını sık sık takip ediyoruz. Bu hafta da Çarşamba günü izlemeye gideceğiz. Emir’in lider karakteri çok dikkat çekici. Disiplinli, formasına sahip çıkan bir oyuncu.

İnşallah altyapımızdan daha fazla oyuncunun A takımda yer aldığını görürüz. Geçen gün altyapı hocalarıyla sohbet ederken de söyledim: Bursaspor ve Sakaryaspor’un hiç amatör liglere düşmemesinin birinci sebebi, güçlü altyapılara sahip olmaları. En zor dönemlerinde bile altyapıdan gelen oyuncularla direnebildiler. Eskişehirspor’un transfer yasaklarının olduğu dönemlerde altyapı da bundan olumsuz etkilendi. Amatör lisans bile çıkaramadığı zamanlar oldu. Altyapıya transfer yasağının geldiği dönemler yaşandı.

Bence burada en önemli konu, şehrin bu meseleyi ciddi bir şekilde ele alması. Eskişehirspor’un altyapısından önemli oyuncular yetiştirmemiz gerekiyor. A takıma her yıl 5–10 oyuncu çıkmasına gerek yok. Her yıl 1–2 oyuncu bile A takım seviyesine gelir ve formayı taşıyabilecek hale gelirse, beş yılda kadroda 7–8 altyapı oyuncusu oluşur. Bunun yanında birkaç önemli yetenek çıkarsa kulübe ciddi gelir de sağlanır. Eskişehirspor geçmişte bunu yapmış, oyuncu yetiştirmiş, satmış, gelir elde etmiş bir kulüp.

Bu süreci yeniden yaşamak zorundayız. Altyapı derken şunu da netleştirmeliyiz: Bir oyuncu 10 yaşından 18 yaşına kadar kulüpte kalmak zorunda değildir. Bazı oyuncuları 15–16 yaşında da keşfedebilirsiniz; onlar da sizin altyapı oyuncunuz olur. Eskişehir’in sadece merkezinde değil, çevre illerde Bozüyük, Bilecik, Söğüt gibi yerlerde bulunan yeteneklerin de bu havuza dahil edilmesi gerekiyor. Bu oyuncuları sisteme dahil etmek, geliştirmek ve ileride Avrupa’ya satabilecek seviyeye getirmek zorundayız. Çünkü kulübün sürdürülebilirliği başka türlü mümkün değil.

Bu durum, Manisaspor’da çalıştığım dönemde de maalesef başımıza gelmişti. Takım o zaman Süper Lig’de ve TFF 1. Lig’de yarışırken, altyapıdan yetiştirdiğimiz oyuncular bu seviyeler için hazır olmayabiliyordu. Böyle olunca da hocanın söylediği gibi, yetenekli oyuncular kaybolup gidiyordu. Şimdi daha alt liglerdeyiz ve bu seviyelerde oynama fırsatı bulabilecek genç oyuncuların çıkma ihtimali daha yüksek.

Buradan tüm Eskişehir halkına da bir mesaj vermek istiyorum. U19 takımımızda yetenekli oyuncular var ama özellikle U17 takımımızda çok önemli isimler bulunuyor. Arda Karakaya da profesyonel yaptığımız oyunculardan biri. Bence U17’de 4–5 tane çok yetenekli oyuncumuz var. Elbette tüm oyuncular yeteneklidir ama A takım seviyesinde forma giyebilecek kapasitede olanların da geldiğini görüyoruz.

Bu sürecin doğru şekilde organize edilmesi gerekiyor. Bazı hedefler belirlemek ve bunları kulüp politikası hâline getirmek şart. Örneğin her yıl altyapıdan en az bir oyuncunun A takımda süre alması gibi. Bu hedefler bir proje olarak kurumsallaştırılabilir. Çünkü sürdürülebilir ve gelişimini devam ettirebilen bir kulüp olabilmek için altyapıdan oyuncu yetiştirmek artık kaçınılmaz bir gereklilik.

2 Eylülspor ile hazırlık maçı yaptığımızda da, 2 Eylülspor - Eşme maçını izlediğimde de bu genç oyuncu kardeşlerimizin potansiyel taşıdığını gördüm. O gün de şunu söylemiştim. Hatta başka bir projeden de söz etmiştim. “2 Eylül’e birkaç oyuncu daha verelim. Bu takım BAL Ligi’nde şampiyonluk mücadelesi versin. Hedefli ve rekabetçi bir takım içinde bu çocuklar mümkün olduğunca çok süre alsın.” demiştim.

Bugün de aynı noktadayım. Eskişehirspor’da bu oyunculara kalan 15 haftalık süreçte verebileceğimiz süre, 2 Eylülspor'da alacakları süreden muhtemelen daha az olacaktı. Genç oyuncuların oynaması şart. Çorlu’ya gittiklerini duyduğumda da çocuklar adına sevindim.

Bu oyuncuları, benden önceki antrenör arkadaşımızla birlikte Eskişehir’de takip edilebilecekleri, gelişimlerini sürdürebilecekleri bir kulübe gönderdik. O kulüp onlar için bir fırsattı; sonuçta 3. Lig kapısı açılmıştı. Onları başka bir kulübe vermelerine saygı duyuyorum. Ancak bizim o çocuklarla ilgili inisiyatifi kullanmamamız ne büyük bir hata, ne de onlar adına bir kayıp.

Yine de Eskişehirspor adına kimi kazanma ihtimalimiz varsa önce onu düşünerek hareket etmek zorundayız. Rahmetli bir yöneticim, “Evvela lazım olan camiamdır.” derdi. Biz de önce kendi camiamızı düşünerek bu çocukları kazanma yoluna gitmeliyiz. Bundan sonraki süreçte altyapıdan gelen oyuncuları daha fazla işin içine adapte etmeye çalışacağız."