Zafer Partisi Eskişehir İl Başkanı Hasan Demir şu ifadeleri kullandı;

“2025-2026 eğitim-öğretim yılı. İki hafta sonra açılacak olmasına rağmen şimdiden ciddi sıkıntılar yaşandığını net olarak görüyoruz. Bizler de birer ebeveyn ve veli olarak bu süreci yakından hissediyoruz.

Velilerden bize çok sayıda şikâyet geliyor. Bu yıl özellikle okullardan talep edilen kayıt ücretleri dikkat çekiyor. Burada altını çizmemiz gereken nokta şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, eğitimi ücretsiz sağlamakla mükelleftir. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı vardır ve gerekli faaliyetleri yürütmek zorundadır. Ancak okullardaki eksiklikler, temizlik malzemeleri başta olmak üzere birçok fiziki yetersizlik, velilerin üzerine yüklenmektedir. Bu nedenle okul-aile birlikleri ve okul yönetimleri, farklı gerekçelerle velilerden ücret talep etmektedir. Oysa bu kesinlikle doğru değildir. Milli eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

İkinci konumuz depremdir. Yakın zamanda Balıkesir Sındırgı’da depremler yaşadık ve hâlen sarsıntılar devam ediyor. Eskişehir de bu depremlerden ciddi biçimde etkileniyor. Sadece bu depremler değil, Eskişehir’in fay hatları ve şehir merkezindeki yapıların çürük olması da büyük risk oluşturuyor. Kentsel ve yapısal önlemler alınmadığı için biz de bu konuda bir komisyon kurduk. Komisyonun başında İl Başkan Yardımcımız, Jeoloji Mühendisi Burak Gündüz bulunuyor. Kendisi ilerleyen süreçte teknik detayları kamuoyuyla paylaşacaktır. Ancak burada dikkat çeken bir oda başkanının sözleridir. “Deprem siyasete alet edilmemelidir” demektedir. Peki depremi siyasiler konuşmayacaksa, önlemleri kim alacak? Deprem, doğrudan halkın hayatını etkileyen bir meseledir. Dolayısıyla siyasetin bu konuda sorumluluk alması zorunludur.

Üçüncü konumuz memur maaş zamlarıdır. Geçtiğimiz hafta zam oranları belirlendi. İlk etapta birinci dönem için yüzde 10, ikinci dönem için yüzde 6 açıklanmış; sonrasında yüzde 11 ve yüzde 7 olarak güncellenmiştir. Bu konu Hakem Heyeti’ne gitmiştir. Heyet 11 kişiden oluşuyor; 6’sı Cumhurbaşkanlığı tarafından atanıyor, 5’i sendikalar tarafından belirleniyor. Karar alınabilmesi için 8 üyenin toplantıya katılması gerekiyor. Eğer sendikalar üye göndermezse heyetin karar alma yetkisi yok. Fakat sendikalar bir yandan heyete üye gönderiyor, diğer yandan zam oranlarını beğenmediklerini açıklıyor. Bu çelişkili bir tutumdur. Tüm memurların yaşam kalitesi toplumun ortak meselesidir. Bu nedenle sendikaları memurun gerçek sesi olmaya çağırıyoruz.

Haftanın ve hatta Türkiye’nin en önemli konusu ise sözde “terörsüz Türkiye” sürecidir. Yaşananlar Türk toplumunu derinden etkilemektedir. Zafer Partisi olarak önceliğimiz, Türk milletinin birliği ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilelebet payidar kalmasıdır. Genel Başkanımız bu süreçte terörle mücadele konusundaki tavrımız yüzünden 5 ay Silivri Cezaevi’nde tutulmuştur. Bu süreci en ağır şekilde yaşayan parti biziz. Toplumdan aldığımız dönüşler de bu sürecin asla tasvip edilmediğini göstermektedir.

Buradan AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’a sesleniyoruz. Basın toplantısında “Türkiyeli halkıyla terörü yeneceğiz” dediniz. Türkiyeli halkı ifadesinden kastınız nedir? Eğer muradınız İmralı’daki terörist başını bu sürece dâhil etmekse, biz buna kesinlikle karşıyız. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. maddesi açıktır: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Bu tanım, kanla ve tarih boyunca verilen mücadeleyle yapılmıştır. Bu nedenle AKP İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın açıklamalarını kınıyoruz.

Aynı toplantıda MHP İl Başkanı İsmail Candemir de “Partimizde güvensizlik olmaz” demiştir. Oysa yıllardır milletin kaynaklarını sömüren, yaşam standardını düşüren, gençleri çetelerin insafına bırakan yapıların bulunduğu bir alanda gerçek güven tesis edilemez. Güven, toplum için fedakârlık yapabilenlerin varlığıyla mümkündür.

Bugün gelinen noktada, ikinci açılım süreci adı altında onlarca terörist tahliye edilmekte, kamuoyuna yalnızca küçük bir kısmı yansımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluş ilkelerinden uzaklaştırılmak istenmektedir. Özellikle küresel güçler ve İsrail’in talepleri doğrultusunda Türkiye’nin bir iç kargaşaya sürüklenme riski vardır. Ancak biz Zafer Partisi olarak şunu açıkça ifade ediyoruz: Terörle müzakere değil, terörle mücadele esastır. İstiklal Harbi’nde nasıl dimdik durduysak, bu ihanet sürecine de son nefesimize kadar karşı çıkacağız.“