Hasan Hüseyin Köksal: "Bu yalnızca bir talep değil, bir çığlıktır"

Türkiye’de hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, yasalarla belirlenen sınırların çok üzerinde mesai yapıyor. Haftalık 40 saatlik yasal çalışma süresine rağmen özellikle şehir hastanelerinde görev yapan hemşirelerin yükü giderek artıyor. Servislerde 40 ila 60 saat, yoğun bakım ünitelerinde ise 55 ila 70 saat arasında değişen çalışma süreleri, ayda 220 ila 240 saate ulaşıyor.

Sağlık-Sen Eskişehir İl Başkanı Hasan Hüseyin Köksal, bu tabloyu rakamlarla ortaya koydu. Köksal, “Her sağlık çalışanı ayda ortalama 1,5 kat fazla mesai yapıyor. Ancak bu yoğun çalışmanın karşılığı yalnızca yaklaşık 10.000 TL fazla mesai ücretiyle sınırlı kalıyor. Yapılan iş yükü ve alınan ek ücret arasında büyük bir uçurum bulunuyor” dedi.

Kamu çalışanlarıyla yapılan kıyaslamalar dikkat çekiyor. Bir hemşire, bir öğretmenin 1,8 katı, diğer memurların ise 1,6 katı mesai yapıyor. Polislerle ise neredeyse aynı tempoda görev alıyor. Buna rağmen maaşlarda belirgin bir farklılık yok. Hemşire maaşları ortalama 63.000 TL seviyesinde kalırken, öğretmen maaşları 68.000 TL’ye, diğer memurların maaşları ise yaklaşık 60.000 TL’ye ulaşıyor.

Sağlık personeli yalnızca fazla çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda 7 gün 24 saat görev esasına bağlı yaşıyor. Deprem, yangın, sel ya da pandemi gibi olağanüstü durumlarda herkes evindeyken ilk çağrılan sağlık çalışanları oluyor. Hizmet hiç durmuyor, molaları olmuyor.

Köksal, yaşanan tabloyu şöyle anlattı: “Personel sayısındaki yetersizlik, artan iş yükü ve sosyal hayattan uzaklaşma, sağlık çalışanlarının motivasyonunu giderek azaltıyor. Ailelerinden uzak kalan, çocuklarını göremeyen sağlık çalışanları için hayat büyük oranda hastane koridorlarında geçiyor. ‘3 çocuk yapın’ çağrılarının yapıldığı bir ortamda, çocuklarına zaman ayıramayan anne babaların durumu göz ardı ediliyor.”

Sağlık çalışanlarının sesi bu kez daha gür çıkıyor. Ayda 1,5 kat fazla mesai yapan, afetlerde ilk göreve çağrılan ve hastane koridorlarında hayatını tüketen sağlık çalışanları, “Bu yalnızca bir talep değil, bir çığlıktır” diyerek sorunlarını görünür kılmaya çalışıyor.