Sağlık-Sen Eskişehir İl Başkanı Hasan Hüseyin Köksal şu ifadeleri kullandı;
“Şehrimizde biliyorsunuz 3 büyük hastane var: Yunus Emre Devlet Hastanesi, son dönemde yaptığı hizmetlerle gündeme gelen Şehir Hastanesi ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi. Ancak şehrimizin eski devlet hastanesinin bulunduğu alana bir devlet hastanesi daha yapılması gerekiyor. Yani Eskişehir’in üçüncü büyük devlet hastanesine ihtiyacı var.
Çünkü personelimizin, sağlık çalışanlarının %10-15’i artık çalışamaz durumda. Yıpranmış bir sağlık ordusuyla karşı karşıyayız. Daha dün tüm basın mensuplarıyla bir paylaşım yaptım: Bir hemşire, bir buçuk öğretmen kadar çalışıyor. Bir hemşire, bir buçuk vergi dairesi memuru kadar çalışıyor. Bir hemşire, vilayette görev yapan devlet memurlarından yaklaşık bir buçuk kat daha fazla çalışıyor. Herkes bilgisayarını bırakıp saatlik izin alabilirken sağlık çalışanı hastasını bırakamıyor. Biz çok fazla yıpranıyoruz. Devlet memurları arasında en çok yıpranan iki meslek grubu polisler ve sağlık çalışanlarıdır.
Aylık 80-100 saat fazla mesai yapmamıza rağmen elimize geçen para diğer devlet memurlarıyla aynı seviyeye geliyor. Şehrimizin çok acil şekilde yeni bir hastaneye ve istihdam anlamında yeni bir sağlık ordusuna ihtiyacı var. Peki hükümet bu konuda adım atmayı düşünüyor mu?
Sağlıkta dönüşüm 2002 yılında başladı. 2002 öncesi Türkiye’nin sağlık sistemiyle 2024-2025 yıllarına geldiğimiz nokta arasında çok büyük farklar var. Ancak son 5 yıldır geriye gidiş yaşanıyor. Buradan herkese seslenmek istiyorum. Ekonomik gerekçeler. Türkiye’nin uyguladığı politikalar, sağlık çalışanlarına verilen değeri her geçen gün azaltıyor.
Yorgun, motive olmayan bir sağlık çalışanı kaliteli hizmet veremez. Sağlık Bakanımız atama yapmak için adımlar atıyor ama Maliye Bakanlığı, sağlık çalışanlarını sıradan devlet memuru gibi görerek istihdamın önüne geçiyor. Sürekli memur ve emekli maaşlarını gündeme getirip ülkenin tek sorununun bu olduğunu söylemek büyük bir yanlıştır. Devlet memurları devletin yüzüdür. Eğer devlet memuru güçlüyse devlet de güçlüdür.
Eğer yeni hastaneler yapıp yeterli istihdam sağlamazsanız tükenmiş bir sağlık çalışanı ordusuyla karşılaşırsınız ve sistem çöker. Tarihte hiçbir ülke bu kadar sağlık çalışanını yıpratarak ayakta kalmamıştır.
Ben sağlık turizmi yüksek lisansı yapmış, 22-23 ülkeden şehrimize hasta kazandırmaya çalışan bir kardeşiniz olarak şunu söylemek istiyorum: Doktorlarımız eskiden 7-8 bin Euro düzeyinde gelir elde ederken bugün uzman doktorların maaşları 3-3,5 bin Euro seviyelerine düştü. Pratisyen hekimlerin aldığı maaşlar 2-2,5 bin Euro’ya kadar geriledi. Türkiye’de sağlık çalışanlarının ortalama maaşı şu an 1250 Euro civarında.
Bu şartlarda yetişmiş beyinleri ülkede tutmamız mümkün değil. Avrupa’da bir hemşire 3.500 Euro, bir uzman doktor ise 13-14 bin Euro kazanıyor. Üç kat fazla çalışıp üçte bir maaş alırlarsa beyin göçünü engelleyemeyiz.
Türkiye Yüzyılı, Aile Yılı ilan edilen 2025’te sağlık çalışanları olarak büyüyen Türkiye’den payımızı istiyoruz. Eksikleri, ekonomik krizleri ve memurların maaşlarının yetmediğini dile getirmemiz kimseye karşı olduğumuz anlamına gelmez; bu sadece sahadaki gerçekleri yansıtır.
Bugün çarşıdayız, pazardayız. Geçen yıla göre bütün ürünler %100 zamlanmış durumda. Siz bu ülkenin gerçeklerini yalnızca %10 oranında devlet memurlarına yansıtacağınızı söylerseniz, çalışma barışı bozulur, toplumun huzuru bozulur.”