Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan şu ifadeleri kullandı;
“Eskişehir gündeminde sanırsam Atatürk Stadyumu ile ilgili konuşan STK’lar ve siyasi partiler arasında bir tek biz kaldık. Bizim de konuşmamız lazım. Ancak bundan önce, can Alevi kardeşlerimizin Muharrem ayını tebrik etmeden geçemeyeceğim. Muharrem ayları kutlu olsun. Allah nicelerine erdirsin. Sağlıkla, sıhhatle, kardeşçe nice bayramları, nice güzel ve özel günleri kutlamayı hepinize nasip etsin inşallah.
Evet, Atatürk Stadyumu ile ilgili Eskişehir’de herkes bir şeyler söyledi. Öyle bir noktaya getirdiler ki, rahmetli Fethi Heper hocamızın ismini stadyuma vererek Eskişehir’de bir algının önüne geçmek istediler. Fethi Heper Eskişehir için çok kıymetli ve müstesna bir isimdir. Eskişehir’e, eğitim ve öğretim camiasına çok önemli hizmetler vermiştir. Kimsenin Fethi Heper hocanın ismiyle ilgili bir sıkıntısı olamaz. Ancak bu ismin konması bile Eskişehir’de bir algıyı yönetmek üzere yapılmış bir iştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, Eskişehir’de bugüne kadar 700 küsur milyar liralık yatırım yaptığını söylüyor. Fakat bu yatırımların hiçbirinin üzerinde Atatürk adı yoktur. Şimdi Fethi Heper Hoca’nın ismini oraya koyarak, Eskişehirspor’un tarihiyle ilgili bir algıyı ayakta tutmak istediler. Kimsenin hocanın ismine itirazı yok. Ama siz Atatürk Stadyumu’nu kaldırıp Sazova’ya taşıdığınızda, o stadyumun Anadolu Üniversitesi’nin parasıyla yapıldığını da biliyoruz. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bütçesinden karşılanmıştır, Ankara’ya giden parasından karşılanmıştır.
Stadyumu 3-5 kilometre ötedeki Sazova’ya taşırken, Atatürk’ün adını niye değiştirdiniz? Atatürk’e olan bu karşıtlığınız nedir arkadaşlar? Atatürk ismi sizi niye bu kadar rahatsız ediyor? Üstüne üstlük bunu en çok savunanlardan biri, Atatürkçülüğü önüne koyarak bir siyasi partiden seçilip ardından başka bir siyasi partiye geçmiş bir arkadaş. Ama Eskişehir bunu unutmayacak.
Eskişehir unutmayacak? Çünkü Eskişehir Kurtuluş Savaşında müstesna yere sahip bir şehirdir. Eskişehir bir cumhuriyet şehridir. Eskişehir, çağdaş ve laik bir şehirdir. Ve Eskişehir halkı bu yaptıklarınızı unutmayacaktır. Hani bir laf vardır: “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” Bunun hesabını Eskişehir halkı sandıkta size sorar.
Özellikle Eskişehir’de Atatürk’ün adını sizin o ağızlarınızdan duyacağız. Ne zaman? Seçim zamanı. Seçim zamanı Atatürk adını kullanacaksınız ama biz onun bir seçim yatırımı olduğunu bileceğiz. 1938’den bu yana 87 yıl geçmiş ama Atatürk’e olan kin ve nefret geçmemiş bazı arkadaşlarda. Özellikle bazı AK Parti milletvekilleri, adını bile anmıyorlar. Eskişehir milletvekillerinden bahsediyorum. Milli Eğitim Komisyonu’na bilmem ne olmuşlar, sanki bakan olmuşlar. Göreceğiz.
Geçen gün Milli Eğitim açıklama yaptı: yanlış hatırlamıyorsam, Eskişehir’de 16 okula ihtiyaç var. Komisyon başkanımızın Eskişehir’e kaç okul yaptıracağını göreceğiz. Eskişehir’de eğitimle ilgili bir sıkıntı olursa, buradan, kürsülerden doğrudan kendisine soracağız. Düşünün, Eskişehir’de ve Türkiye’de millî eğitim, etkisiz, yetkisiz, gereksiz kişilerin eline kalmış durumda.
Ben iktidar partisinden milletvekili olsaydım, herhalde Cumhurbaşkanımıza çıkıp “Eskişehir’deki stadyuma Atatürk adını koymamak en büyük ihanet olur” derdim. Ama maalesef bu arkadaşların öyle bir etkisi, yetkisi yok. Çıkıp “Atatürk ismi kalacak” deme cesaretleri yok. Böyle bir güçleri de yok, randevu bile alamazlar. Ama Eskişehir’e gelince milletvekili olduklarını hatırlıyorlar.
Sadece bu kadar mı? Bugün ayın 29’u. 3-4 gün sonra TÜİK haziran ayı enflasyonunu açıklayacak. Yılbaşında maaşlarına zam alan memur, işçi, emeklinin aldığı maaş çoktan eridi. Ocaktan bu yana maaşlarda yüzde 40-45 erime var. TÜİK, yüzde 1, yüzde 1,5 gibi rakamlar açıklıyor. TÜİK dese ki “Haziran ayı enflasyonu yüzde 50 oldu, maaşlara da ortalama yüzde 70 zam yapacağız” emin olun, bir emekli olarak benim hayatımda hiçbir şey değişmeyecek.
Bugün çarşıda, pazarda, emeklimiz vitrine bile bakamıyor. Ayda bir kez, maaş aldığı hafta pazara çıkabiliyorsa şükrediyor. Bu milletvekillerinin anlatacak hiçbir şeyi kalmamıştır. 22 bin lira asgari ücretle çalışan bir işçinin maaşı 15-16 bin liraya inmişse ve “Asgari ücrete ara zam yapmayacağız” diyorlarsa, bu halktan kopmak demektir. Halkın sorununu görmemek, vatandaşın derdini umursamamak demektir. Çünkü çok küçük bir zümre, lüks ve şatafat içinde, bu fiyatlardan habersiz yaşıyor.
Ne açıklanırsa açıklansın, örneğin yüzde 20 zam yapılır, 14 bin 400 lira maaş alan 17 bin alır, ne olur? İki ay sonra o da erir. Emekliye yılbaşında verdiğiniz parayla bir yıl geçirmesini bekliyorsunuz. Ama sandık geldiğinde, bu emekli, bu işçi hâlâ bu iktidara oy veriyor.
30 Haziran Türk hukuk ve siyasi tarihi açısından çok önemli bir gündür. Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişte yaptığı bir kongreyle ilgili “mutlak” denen bir karar uygulanacak mı, uygulanmayacak mı, göreceğiz. Siyasi partiler demokrasilerin temel taşıdır. Bu tür yakıştırmaları ve müdahaleleri birer operasyon olarak görüyorum.
Bugün CHP’ye yapılan, yarın başka bir partiye yapılabilir. Bu, siyasi partinin iç işlerine karışmaktır ve yanlıştır. CHP’nin yükselişini görenler, önünü kesmek için operasyonlar çekiyor. Türk siyaseti ve hukuku açısından son derece yanlış ve gereksiz buluyorum. Bugün ona yapılan, yarın bize de yapılır.
Hatırlayınız, geçmişte iktidar partisi de kapatma davalarıyla karşı karşıya kaldı, birkaç kez isim değiştirmek zorunda kaldı. Ama “şahsım ve partim” diyenler, anayasayı değiştirerek ömür boyu iktidarda kalacaklarını mı zannediyorlar? Başka açıklaması yok çünkü. Mutlak iktidarlarının gitmesini istemiyorlar. Çünkü giderlerse arkalarından büyük bir heyelan gelecek. O heyelanın altında kimlerin kalacağını da herkes çok iyi biliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerine de aklıselim davranmalarını naçizane tavsiye ediyorum. Türkiye’nin kurtuluşu, ekonominin, hukukun, adaletin, çiftçinin kurtuluşudur. Önümüzdeki günlerde buna daha geniş yer vereceğim.
Şu an Türkiye’de arpa sıkıntısı var. Arpa yok. Neden? Çünkü geçen sene verilen taban fiyat nedeniyle çiftçi para kazanamadı, bu yıl da arpa ekmedi. Piyasada arpa yok. Arpa olmayınca fiyatlar yükseliyor. Önümüzdeki yıl başka ürünlerde de aynı sorunları yaşayacağız. 19 liralık gübre 29 lira olmuş. Mazot 55-60 lira. 11 bin 500 liralık fiyat açıklamışsınız.
Rahmetli Süleyman Demirel’in güzel bir sözü vardır. Bu iktidar için söylüyorum: “Suyu bardakta, toprağı saksıda gören adamdan siyasetçi olmaz” derdi. Bunlar suyu bardakta, toprağı saksıda gördüler. Bunlar siyasetçi falan değil; bunlar kendi şahsi menfaatleri için yöneten insanlardır.
Türkiye’de para el değiştirmiştir. Enflasyonun sebebi, emek olmadan, üretim olmadan başka yollarla para kazananlardır. Eğer bugün enflasyonu bitirmek istiyorsanız, yüksek faizleri sonlandırmalı, yatırım ekonomisine yön vermelisiniz.”