ESKİŞEHİR HABER

Hüseyin Özcan: "Anneleri bu arkadaşları şan, şöhret içinde olsunlar diye doğurmuşlar"

Hüseyin Özcan, hükümetin Abdullah Öcalan ile görüşme çabalarını eleştirerek, bu adımların ülkenin beka sorununa yol açtığını belirtti. Özcan, ayrıca siyasi etik ve liyakat konularına da değindi.

Abone Ol

Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan şu ifadeleri kullandı;

"Türkiye gündemi; iktidar hesaplarını devam ettirmek isteyen İktidar Partisi ve yandaş Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Türkiye'nin son 50 yılında yaklaşık 50.000 şehit verdirtmiş, müebbet hapisle cezalandırılmış bir terörist başının, bir çocuk katilinin, bir asker katilinin, polis katilinin, öğretmen katilinin, doktor, hemşire katilinin, o bölgede yol yapmaya çalışan karayolları personelinin, işçinin, memurun katili bir adamı, kendi iktidar hevesleri için, kendi iktidar beklentileri için, meclise gidip toplantı yaptılar. Arkasından da "Biz İmralı'ya gidelim, bu terörist başı ile, yani Milliyetçi Hareket Partisi liderinin söylemleriyle tırnak içinde söylüyorum kurucu önderle oturalım, Türkiye'nin geleceğini, terörün geleceğini konuşalım" dediler.

Fakat biz bu karardan önce eleştirildik, Demokrat Parti olarak. Denildi ki: "O komisyona girmeyelim". Fakat bizim tavrımız ilk günden itibaren açıktı. Biz dedik ki: "Eğer bu komisyondan İmralı'ya gidip PKK lideriyle, PKK'nın kurucusuyla, katille bir araya gelmeyiz". İlk baştan beri hedefimiz ve kararımız buydu.

Bu kararımızı net bir şekilde sürdürdük. İlk açıklayan da, bu komisyon toplantısından önce açıklayan da Sayın Genel Başkanımız Gültekin Uysal'dı. Dedi ki: "Gazi Meclis, Gazi Meclis terörist başının ayağına gidemez" dedi. Bu Gazi Meclis ki Kurtuluş Harbi'nde top seslerinin Ankara'dan duyulduğu zaman bile yerinden kıpırdamamış bir Gazi Meclis'tir. Türkiye'de, Türkiye'de bir savaş mı var ki biz savaşın bir tarafıyla gidip uzlaşalım, anlaşalım?

Ne oldu? İHA'larla, SİHA'larla daha dün içtiği sigaranın, giydiği ayakkabının markasına, numarasına kadar bilirken ne olduk? Ne oldu? Erzurum'da ip atanların ipi hala Erzurum Meydanı'nda duruyor. "Altaylar'dan Tuna'ya" diye türkü söyleyenler meğer "Kandil'den İmralı'ya" diye türkü söylerlermiş, marş söylerlermiş. Erzurum Meydanı'nda nutuk atıp, mecliste ifadelerini değiştirenler...

Bu, bu iki parti artık, Adalet Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi bu memleketin beka sorunu haline gelmişlerdir.

Bugün eğer siz, Türkiye'de hiçbir sorunu konuşmazken, işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, köylünün yanında olmazken, siz kalkıp terörist başıyla iş tutmaya kalkarsanız, bu millet size sandıkta gereğini yapar.

Buradan daha önce de söyledim. Ben Eskişehir'de en az 30 şehit cenazesine katılmış bir il başkanıyım. Her şehit cenazesinde protokolü izliyorum. "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye nara atanlar meğer naralarını "Şehitler ölebilir, Apo da çıkabilir" diye değiştirmişler. Bu milletin sokağa inip de yüzüne bakacak haliniz kalmamıştır.

Türkiye'yi bulunduğu yerden başka bir yere evirme imkanınızı elinizden alacağız. Hadi bütün bunlardan sonra, hadi bütün bunlardan sonra bir seçim yapın bakın. Hadi bir milletin önüne, milletin iradesine kendinizi bir koyun bakalım.

Yıllarca bu şehit cenazeleri üzerinden prim yaptınız. Yıllarca şehit cenazeleri üzerinden oy devşirmeye çalıştınız. Gelinen nokta ne? Gelinen nokta, birileri de bir zamanlar hatırlarsanız şehitlere kelle demişti. Gelinen noktanın şimdiki noktadan hiçbir farkı yoktur.

Tekrar söylemek istiyorum: "Altaylar'dan Tuna'ya" diye marş söyleyenler şimdi "Kandil'den İmralı'ya" diye marş söylüyorlar. Bunun artık affedilir bir tarafı yoktur. "Her şeyi vatandaşa sorarız" diyorsunuz, hadi bunu da bir vatandaşa sorun da görelim bakalım. Bu çok acı bir durumdur maalesef.

Şimdi bütün bu acı durumdan hariç Türkiye'nin başka sorunları var, hiç bunları konuşmuyoruz. Mesela dün haberlerde Eskişehir'de bir yazı vardı. Yazıda diyordu ki: "Eski Milletvekili Hasan Murat Mercan Etik Kurul üyesi oldu". Bakın, Etik Kurul üyesi olmuş. Bakın, bu Etik Kurul üyesi olan kişi kimdir? 2 dönem Eskişehir milletvekilliği, bakan yardımcılığı, Japonya ve Washington'da büyükelçilik. Damadı bakan, yeğeni Merkez Bankası Başkanı. Emekli olduğu yaş haddinden... Bugün yaş haddinden bir memur emekli olsa tekrar görevine dönemiyor. Yaş haddinden emekli olan bu arkadaş Etik Kurul üyeliğine getiriliyor.

Yani ne kadar etik bir hareket, değil mi? Ne kadar etik bir hareket? Yani Türkiye'de liyakat sahibi olmanın, yaş almanın, efendim birtakım şeyleri başarmanın karşılığı yok. Ama AKP'li olursanız milletvekili de olursunuz, bakan yardımcısı da olursunuz, büyükelçi de olursunuz, damadınız bilmem ne olur, oğlunuz kaymakam olur, bir şey olur. Siz 66-67 yaşında Etik Kurul üyesi olursunuz. Yahu arkadaşlar, rahmetli Necati Kurul'un çok güzel bir lafı vardı. Derdi ki: "Allah ömrü hayatınızı müzdad-ı kiram buyursun" derdi. Yani hayatınız boyunca şan, şöhret içinde olun demektir karşılığı.

Anneleri bu arkadaşları şan, şöhret içinde olsunlar diye doğurmuşlar. Partileri de bunları, bunlardan başka hiç kimse yokmuş gibi getirmişler tekrar tekrar tekrar bir yerlere koyuyorlar. Yahu buradan düşündükçe aklıma şu geliyor: Hep siz bir şey olacaksanız, bu partinin emekçisi gençler, bu partinin emekçisi kadınlar, bu partinin emekçisi partilileriniz ne zaman bir yere gelip de sizden fırsat bulup bir şey olacaklar? Ey Etik Kurul üyesi! Yaptığınız hareket ne kadar etiktir? Bunu bir açıklayın lütfen."