Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
"Şunu peşin peşin söyleyeyim. biz iktidara gelirsek daha iyisini yaparız. Bu kadar net. Odunpazarı'nda yaptıysak, Türkiye'de de yaparız. Hiç merak etmeyin. Bir de şunu bir kere aklınızın ortasına yerleştirmeniz lazım: Konut yapmak belediyelerin birinci derecede işi değildir. Kentsel dönüşüm yapmak belediyelerin, hele hele ilçe belediyelerinin hiç işi değildir. Dolayısıyla bu demagojiden vazgeçin. Biz işimiz neyse onu yaparız.
Sosyal konut yapması gereken TOKİ, ne yazık ki sosyal konuttan tamamen uzaklaşmıştır. Arsaya para vermez, plan projeye para vermez. Vergi ödemez, harç ödemez ama müteahhit ile aynı fiyata mal satar. Hatta daha fazlasını satar çünkü uzun vadeli borçlandırdığı için bir noktada tefecilik yapar. Böyle bir TOKİ'yi kabul etmiyoruz. TOKİ, sosyal konutu ihtiyaç sahibine yapar ve teslim eder.
Herhâlde seçim yakın. Her seçimden önce bir 500 bin konut, 100 bin konut palavrası sıkıyorsunuz. Yeni seçime kadar bununla idare ediyorsunuz. Anlaşılan 2026 seçim yılı. 500 bin konut diye her yerde afişleri yaymıştınız ve dağıtmıştınız. İnsanların mülkiyete olan aşkını, konuta olan ihtiyacını sömürerek yeni bir seçim aşamasına girmek üzeresiniz. Bu yakındır ve o ilk seçimde de insanlar size gereken dersi verecektir. O noktada hiçbir kuşkum yoktur. 5 bin 80 konut Tepebaşı ve Odunpazarı. Nereye arkadaş, nereye? Bunun bir belediye tarafından bilinmesi gerekmez mi? Büyükşehir'in, Odunpazarı'nın, Tepebaşı'nın haberi yok.
Ihlamurkent Vadişehir'e başladınız, tamam, oraya yapın. Ora dururken Çağlan yoluna girdiniz. Çağlan yoluna devam ederken bunu da getirip başka bir tarafa yaparsanız ne olacak? Anlatmaya çalıştığımız şey budur. Bu işin altyapısı. Altyapının kentin altyapısına uyup uymaması. Ulaşım. Ihlamurkent'te gördük, kırmızı kotlara hiçbir biçimde uyulmamış. Yollar kötü. 3 metre kot farkı var, 3 metre. El insaf. Ve "Ben yaptım gittim." diyor. "Ben tanımam. Senin projen, senin planın, programın beni ilgilendirmez. Ben devletim." diyor. Şimdi biz böyle devleti ve böyle TOKİ'yi kabul etmiyoruz. TOKİ bizim düzenimizi bozmamalı. Gelmeli, "Biz şimdi Vadişehir'den devam ediyoruz. Ihlamurkent'ten devam ediyoruz." demeli. Başladın, bari oradan devam et. Ama sen şimdi kalkıp Çağlan yoluna gidersen, Çağlan yolundaki fiyatları anlattım, gördük. Orada satılan arsaların metrekaresi 10.000 liraya satıldı. El insaf, el insaf.
Burada 3 bin kişi başvurmuş, 1200'ü parayı ödeyemedi. Niye? Çünkü siz kandırdınız. Sabit fiyatlı 195 bin lira dediniz, 1 milyon 900 bine çıkardınız. Şimdi vatandaş buna nasıl ödesin? Siz de "İlk evim, ilk arsam." diyorsunuz. Bunlar tamamen palavra ve seçime yönelik bir şeydir. Eskişehir'e saldırarak buradan oy alacağınızı zannediyorsunuz. Bu doğru bir iş değildir.
Bizim derdimiz şu. TOKİ söz verdiklerini yapmalıdır. Karapınar'daki sosyal donatıları yapamadınız ve geri kalan o ticari bölgeleri de satmışlar herhâlde. Yenileri inşaata başlıyor. Ne hikmetse o TOKİ'nin sattıklarını hep aynı firma alıyor. Yani orada da bir soru işareti var kafamda. Şimdi taksit sabit diyorsanız, taksit sabit olmalıdır. Taksit sabit ama memur maaş katsayısına göre 6 ayda bir artıyor. Şimdi böyle bir sabit taksit olur mu? Vatandaşa bunun anlatılması lazım. Vatandaşa bunun hesabının verilmesi lazım.
Ben TOKİ'den ev almışım. Alırım. Bunda ne sakınca var? Sanki böyle TOKİ'de oturuyor da TOKİ'den ev almış. Yani almayın mı? Bu devletin yaptıkları sadece AKP'lilere endeksli mi? Aklıma yatmadı. Ben onu başka türlü değerlendirdim çünkü TOKİ'ye dava açtım ben orada yanlış yaptığı için ve hakkımı aldım. Şimdi gariban vatandaş dava açıp hakkını alamadığı için çok özür diliyorum, kazıklanıyor. Ben o hakkımı aldım. Şimdi TOKİ'nin yaptığı hiçbir işte düzgünce teslim görmedim. Milletvekiliyken de TOKİ ile ilgili çok soru sordum. Orada aldığım cevaplar da belliydi. TOKİ hiçbir işini davasız bitirememiş. TOKİ'nin müteahhitleri de batıyor ama TOKİ zengin oluyor, TOKİ köşeyi dönüyor.
Bu işten vazgeçeceğiz. TOKİ gerçekten sosyal amaçlı bir konut üretme düşüncesinden vazgeçti. Ben TOKİ'nin başkanıyla da oturup görüştüğüm zaman bunu zaten anladım. "Karapınar'ın ötesinde kâr yok. Ben bu işten vazgeçtim." dedi bizim yüzümüze karşı. Dolayısıyla, TOKİ ile ilgili yaptığınız işlerin prim alma şansı yok. Seçim sonuçlarında da bunu görüyorsunuz.
AKP iktidarının 23. yılını evet kutlayın ama bu 23 yılda Türkiye'de geldiğimiz noktayı da görün. "Uçtuk." diyorsunuz, bilmem "atıyorsunuz," "sıyırıyorsunuz." Bu işin böyle olmadığı net olarak belli. Türkiye yoksullaştı. Türkiye'de gelir dağılımı dengesizleşti. Türkiye'de adalet kalmadı. Türkiye'de hukuk bitti. Türkiye'de insan haklarından eser kalmadı. Bunların tamamını yan yana koyduğunuz zaman, sizin elde ettik dediğiniz o trilyonlar hiçbir işe yaramaz. Önemli olan adil bir gelir dağılımıdır. Sosyal bir devlettir. Hukuk devletidir. Demokratik devlettir. Bunların maalesef hiçbiri sizde yok.
Normal şartlarda, demokrasiye inanan bir yönetim anlayışı olsa, 31 Mart seçimlerinden sonra, "Kardeşlerim, seçimi kaybettik, kusura bakmayın, istifa ediyoruz" demeniz lazım. Ama nerede? Daha ömür boyu, ömür boyu iktidarda kalmayı hedefliyorsunuz. "Sandıktan çıkamayınca size teslim edildi". 31 Mart'ta insanlar sizi istemedi ama hala duruyorsunuz, hala direniyorsunuz. Onun için, bunları tartışmayalım. Gideceksiniz. Biz de o zaman yeniden bir bayram yaparız inşallah."