TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Eskişehir Bölge Temsilciliği Başkanı Kenan Çalışır şu ifadeleri kullandı;
"Sürdürülebilir madencilik uygulamaları ve çevre dostu teknolojilerin kullanımı büyük önem taşımaktadır. Madencilik süreçlerinde kapalı devre su kullanımı, biyolojik liç teknikleri, çevre rehabilitasyon projeleri ve daha temiz üretim teknolojileri gibi yaklaşımlar, çevresel etkilerin en aza indirilmesine yardımcı olmaktadır. İlgili tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. NTE'lerin sürdürülebilir yönetimini sağlamak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına bütüncül bir yaklaşım sergilemeleri kritik öneme sahiptir.
Nadir Toprak Elementleri (NTE), yüksek sıcaklığa, aşınmaya, korozyona karşı dirençli ileri teknolojik malzeme üretiminde çok farklı sektörlerde kullanılmaları nedeniyle stratejik elementler olarak değerlendirilmektedir. Benzer kimyasal özelliğe sahip 15 adet lantanit grubu elementlerinden ve bunlara ilave olarak skandiyum ve itriyumu içeren toplam 17 elementten oluşmaktadır.
NTE’ler doğada az bulunmaları nedeni ile değil içinde bulundukları minerallerde düşük konsantrasyonlarda bulundukları ve diğer elementlere kıyasla cevherden elde edilmeleri ve zenginleştirilmeleri zor olduğu için ‘nadir’ olarak adlandırılmaktadır. Bazı hammaddeler tedarik riskleri ve ekonomi için önemleri nedeniyle kritik olarak kabul edilmektedir. NTE’ler bu bakımdan kritik hammaddelerin en başında yer alır. NTE’ler oksit, metal ve değişik kimyasal bileşikler olarak pazarlanıp kullanıldığı gibi yüksek sıcaklığa duyarlı olmaları nedeniyle kaliteli metal alaşım üretiminde de kullanılmaktadır. Katkı maddesi olarak NTE içeren malzemeler kararlı, yüksek sıcaklık ve korozyona dayanıklı hafif malzemelerdir.
Kullanım alanları nedeniyle NTE'ler modern malzeme ve enerji teknolojilerinin vazgeçilmezidir. Malzeme üretiminde ağırlıkça kullanım miktarlarının az olmasına karşın malzemeye kazandırdığı üst düzey mekanik, manyetik, elektrik ve optik özellikler nedeniyle nadir toprak elementleri malzemenin vitamini ve malzemenin tohumu olarak nitelendirilmektedir.
Kullanım alanları değerlendirildiğinde mıknatıslar ve alaşımlar öne çıkmaktadır. Özellikle SmCo ve NdFeB mıknatıslarının üretiminde NTE kullanımı öne çıkmaktadır. Belirtilen mıknatıslar elektrikli motorlarda ve rüzgar türbinlerinde kullanılmaktadır. Özellikle yeni nesil rüzgar türbinlerinde NTE’lere daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır
Ülkemizde de NTE alanında yapılan arama ve teknoloji çalışmaları, dünyadakine benzer olarak son dönemde hızlanmıştır. Bu bağlamda Eti Maden İşletmeleri tarafından Eskişehir/Beylikova'da bulunan basnazit cevherinin işletilmesi için pilot tesis kurulmuştur. MTA'nın Malatya, Burdur ve Isparta'da arama çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca, ülkemizde NTE alanında yapılan araştırmaları izlemek ve teşvik etmek amacıyla Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü (NATEN) kurulmuştur. 28 Mart 2020 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan 57 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre NATEN, yeni kurulan Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) bünyesinde faaliyetlerini sürdürecektir.
Türkiye’nin Kritik Mineral Güvenliği Ortaklığı’na (MGO) katıldığını duyurdu. MGO; ABD, Avrupa Birliği ve 13 diğer ülke ile kritik ham maddelerin ve NTE’nin üretimi konusunda iş birliği inşası amacıyla kurulan bir forum. Biden yönetimi tarafından başlatılan bu girişim, küresel tedarik zincirini çeşitlendirmeyi ve Çin gibi baskın aktörlere olan bağımlılığı azaltmayı hedeflemektedir.
Özellikle yeşil enerji sektöründeki teknolojik ilerlemeler sonucu NTE’ye olan küresel talep, hızla artmakta ve böylece durum çok daha karmaşık bir hal almaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, NTE’ye dönük talebin 2040’a kadar mevcut seviyenin üç ila yedi katına çıkması beklenmektedir.
Nadir toprak elementlerinin elde edilmesi bir dizi kimyasal proses gerektirdiği için çevre ve insan sağlığı açısından risk teşkil etmektedir. Dünya enerji ihtiyacı ve küresel güçlerin alternatif kaynak arayışları kapsamında, bor mineralleri gibi adına enstitüler kurulan sonra kapatılan, ülkemizin tüm enerji ihtiyacını karşılayacağı düşünülen bir kaynak olarak yaklaşmak için erken olduğu düşünülmektedir. Süreci izlemek ve küresel güçlerin dışında kendi planlı enerji ihtiyacımıza göre elementlere erişmek gerekmektedir. Tıpkı altın madenciliği örneğinde olduğu gibi doğayı ve insan sağlığını hiçe sayarak yabancı şirketlerin kar hırslarına bırakılan bir alan olmaması için yaklaşım gösterilmelidir. Elde edilme yöntemlerinde daha az zararlı kimyasalların kullanılacağı alternatif prosesler üzerine çalışmak ve elde edilen elementlerin nerede hangi ihtiyacı karşılayacağını planlanması önem arz etmektedir.
NTE cevherlerinin işlenmesi sırasında kullanılan kimyasal çözücüler ve asitler, su ve toprak kirliliğine neden olabilir. Özellikle nadir toprakların elde edilmesinde kullanılan liç (yıkama) işlemi, asidik drenaj ve toksik atıkların oluşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, bazı NTE yatakları radyoaktif elementler (örneğin, toryum ve uranyum) içerdiğinden, radyoaktif atık yönetimi de önemli bir çevresel sorun teşkil etmektedir.
En doğru yol tesis ölçeğine, besleme çözeltisinin bileşimine (asidik/sülfatlı/nitrik), Th/U (Toryum/Uranyum ) yoğunluğuna ve yerel atık yönetimi altyapısına göre karar verilmelidir. Bu karar, pilot deneyler ile doğrulanmalıdır.
Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sürecin çevresel, ekonomik ve verimli olması noktasında 3 farklı parametrede bir optimizasyon yapılmalı ve çevresel etkilerinin azaltılması için mutlaka yeni gelişmeler takip edilip uygulanması sağlanmalıdır.
NTE çıkarılırken denetim mekanizmaları çalıştırılmalı, toprak ve su kirliliği sürekli izlenmelidir. Ayrıştırma işlemleri sırasında özellikle liç ve solvent ekstraksiyonunda havuz içinde membranlarla sızdırmazlık sağlanmalıdır.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası olarak NTE’ler için ülkemizin ihtiyaçları belirlenmesi gerektiğini, planlı bir şekilde işletmelerin açılması gerektiğini savunuyoruz. Çevre ve insan sağlığına aykırı üretim piyasanın insafına bırakılmamalıdır. Yasal düzenlemeler ile sürecin kontrolü sağlanmalıdır. Altın madenciliğinde olduğu gibi doğayı, toprağı suları kirleten bir sürecin yaşanmaması için takibimiz sürecektir."