Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci şu ifadeleri kullandı;

“Canımız çok yandı. Hem ormanlarda oluşan tahribat hem de 10 canımızı kaybetmiş olmak bizi derinden etkiledi. Beşi AKUT gönüllüsü, beşi Orman Müdürlüğü çalışanıydı. Hepsi birer vatan evladıydı, şehit oldular. Elbette bu bizi çok üzdü. Eskişehir’de yaşanmış olması da içimizi daha da yıprattı. Türkiye genelinde büyük bir üzüntüye yol açtı. Birçok cenaze ancak DNA testiyle tespit edilebildi ve Ankara’dan memleketlerine gönderilmeye başlandı.

O gün Seyitgazi Kümbet Köyü’ndeki Tolunay Kocaman kardeşimizin cenazesine katılmak için oraya gittim. Cenazenin ikindi namazında kaldırılması planlanmıştı. Ancak bürokratik engeller nedeniyle cenaze namazı ancak saat 18.30 – 19.00 sularında kılınabildi. Orada edindiğim bilgiye göre protokolün beklenmesi nedeniyle cenaze bekletilmiş. Bu beni ciddi anlamda rahatsız etti. O an, acının ağırlığından dolayı tepki göstermedim ama içten içe çok kırıldım.

1997 doğumlu, gencecik bir kardeşimiz toprakla buluştu. Yeşil Vatan’ı savunurken arkasında 10 günlük eşi, kardeşleri ve ailesi kaldı. Bu bana göre büyük bir saygısızlıktı. Hem inancımız hem toplumun beklentisi cenazenin gecikmeden defnedilmesi yönündedir. Vak’a ne olursa olsun cenaze bekletilmez.

Havanın sıcaklığı, cenazelerin yangın içinde kalarak uğradığı tahribat da göz önünde bulundurulmalıydı. Bu şartlarda cenazelerin bekletilmesi doğru değil. Elbette devletin, hükümetin temsilcileri orada olmalı ama zaten temsilcilerden bazıları oradaydı. Cenazeyi bu kadar bekletmenin, insanları mağdur etmenin bir anlamı yoktu.

Öte yandan Ankara’dan DNA testlerinin geç yapılması, defin programlarının aksaması gibi nedenler de olabilir. Ancak inanç gereği ettiğiniz dua her yerden geçerlidir. Orada bulunmak elbette önemlidir ama bazı durumlarda şartlar zorlanmamalıdır. Bu tür havalarda, bu kadar yoğun acı içinde böyle bir bekleme yapılmamalıydı. Gerekirse görev dağılımı yapılır, başka bir yetkili görevlendirilirdi.

Sonrasında Büyük Yayla’daki Afet Koordinasyon Merkezimize geçtim. Oradaki emekçi arkadaşlara hem başsağlığı diledim hem de teşekkür ettim. Ancak orada da ciddi bir koordinasyon eksikliği vardı. Özellikle AFAD’ın koordinasyonunda büyük bir uyumsuzluk dikkat çekiyordu. Bu şekilde devam ederse, yangınlara müdahale edilmesi neredeyse imkânsız hale gelir.

Ben 6 Şubat depreminde Hatay’da görev yapmış bir inşaat mühendisiyim. Orada yaşadığım sorunların, iki yıl sonra bir yangın afetinde de hâlâ devam ettiğini görmek acı verici. Umarım bu millet bir daha böyle bir acı yaşamaz. Başta şehitlerimiz olmak üzere, tüm Türk milletinin ve ulusumuzun başı sağ olsun.