ESKİŞEHİR HABER

Mehmet Ektaş: "Halkı aldatmaya yönelik gizli bir amaç taşıdıkları açık"

AHPADİ Başkanı Mehmet Ektaş, mevcut anayasanın "darbe anayasası" olarak anılmasının doğru olmadığını belirtti, yeni anayasa tartışmalarını siyasi aldatmaca olarak nitelendirdi.

Abone Ol

Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Derneği (AHPADİ) Derneği Başkanı Mehmet Ektaş şu ifadeleri kullandı;

“Mevcut Anayasamız, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hazırlanmış olması nedeniyle sık sık “darbe anayasası” olarak adlandırılıyor. Ancak bu tanım gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bu anayasa, sivil toplumun, akademisyenlerin ve anayasacıların katkılarıyla hazırlanmış, Milli Güvenlik Konseyi tarafından değerlendirilmiş, ardından halk oylamasına sunulmuş ve yaklaşık %92 oranında kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle “darbe anayasası” demek insafsızlık olur.

Üstelik anayasada darbecileri koruyan hükümler zamanla kaldırılmıştır. Bu anayasayı “darbe anayasası” diye itibarsızlaştırmaya çalışanların esas amacı, Türk milletinin egemenliğini, ulus devleti, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyan, eğitim dilinin Türkçe olduğunu belirten ve “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” gibi maddeleri hazmedememeleridir. Bu söylemler, laik ve demokratik hukuk devletine karşı çıkan kesimlerin anayasa üzerindeki itibarsızlaştırma çabasının bir yansımasıdır.

Toplum nezdinde anayasayı değersizleştirerek yeni anayasa talebini meşrulaştırmak ve bu yolla kendi hedeflerini hayata geçirmek istiyorlar. Oysa Türkiye’nin mevcut sorunlarının hiçbiri anayasadan kaynaklanmıyor. Türkiye’de yoksulluk var, ama anayasa “halkı yoksul bırakın” demiyor. Gelir adaletsizliği var, ama anayasa “geliri adaletsiz dağıtın” demiyor. Eğitimde kalite sorunu var, ancak anayasa “eğitimi kalitesiz yapın” demiyor. Aksine, mevcut anayasa gelir adaletini, halkın refahını, sağlık ve eğitime erişimde eşitliği önceler. Yürütmeye de bu hedeflere ulaşmak için gerekli önlemleri alma görevi verir.

Ancak yürütme, bu sorunlarla baş edemediği için yeni anayasa söylemini sürekli gündeme getiriyor. Böylece kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışıyor. Türkiye, 2018’den bu yana bir kriz sürecine girmiş durumda. 2025'e gelinmesine rağmen, mevcut iktidar bu krizden ülkeyi çıkaramadı. Kaybettikleri oy ve itibarı, “yeni anayasa” çatışmalarıyla telafi etmeye çalışıyorlar. Son olarak "terörsüz Türkiye" söylemiyle yoksulluğu ve yolsuzlukları unutturma çabası içine girdiler ve ne yazık ki bu politikada kısmen başarılı oldular.

1982 yılında yürürlüğe giren anayasa ile bugün geçerli olan anayasa birebir aynı değil. Bugüne kadar 19 kez değişikliğe uğradı. Bu değişikliklerin bir bölümü esaslı, bir bölümü ise sadece ifadelerde değişiklik düzeyinde oldu. Ancak anayasanın millet egemenliğini temel alan ana hükümleri aynen korunuyor.

Anayasadaki en büyük değişikliklerden biri ise 2017 yılında yapılan ve parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçilmesini sağlayan rejim değişikliğidir. Bugün yaşanan birçok sorun da bu değişiklikten kaynaklanmaktadır. Eğer anayasa değişikliği gerekiyorsa, yapılması gereken şey, Türkiye’yi güçlendirilmiş parlamenter sisteme döndürecek bir düzenlemedir. Bunun dışında köklü bir değişikliğe ihtiyaç yoktur.

Son olarak kurulan ve “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adı verilen yeni komisyona bakalım. Bu komisyonda temsil edilen siyasi partilerin uzun vadeli beklentileri birbirinden farklı. Ancak hemen hepsinin ortak noktası, Cumhuriyetin temel niteliklerinin korunması gerektiği yönündeki açıklamalarıdır.

Tüm siyasi partilerin diliyle dile getirilen bir diğer ortak görüş ise anayasanın ilk 3 maddesine dokunulmayacağı yönündedir. Zaten bu maddelere dokunulamaz. Anayasanın 4. maddesi de, ilk 3 maddenin değiştirilemeyeceğini açıkça belirtir.

Ancak burada dikkat çekici bir nokta var. Anayasanın “Başlangıç” bölümü değiştirilirse, bu bölümle doğrudan ilişkili olan vatandaşlık, eğitim dili, Türk dili gibi maddelerde de değişiklik yapılabilir. O zaman da “ilk 3 maddeye dokunmadık” demenin bir anlamı kalmaz. Kamuoyuna bir kez daha söylemek istiyorum: Anayasanın ilk 3 maddesinde “Türk” ifadesi geçmez. “Atatürk ilke ve inkılapları” da geçmez. Bunların tamamı Başlangıç bölümünde yer alır. Millet egemenliği vurgusu da yine bu bölümde ve 6. maddede yer alır.

Dolayısıyla “ilk 3 maddeye dokunmayacağız” diyenlerin, aslında Başlangıç bölümü ve onunla ilişkili maddeleri değiştirme niyeti varsa, bu durumda halkı aldatmaya yönelik gizli bir amaç taşıdıkları açıktır. Ne yazık ki bu yolu izleyen tüm siyasi partiler, Meclis’te bu süreci birlikte yürütmektedir.”