Adaletin Hukuku, Parlamenter Demokrasi İdeali Derneği Başkanı Mehmet Ektaş şu ifadeleri kullandı;
"Covid-19 salgınından sonra yapılmalarına uzun süre göz yumulan hobi bahçeleri üzerindeki evlerin yapı sahiplerine, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 21. maddesi gereğince idari önemli miktarlarda idari para cezaları uygulanmış, yıkım karraları alınmış, ayrıca yapı sahipleri hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, yapılan yargılamalarda yapı sahipleri hakkında hapis cezalarına ya da adli para cezalarına hükmedilmişti.
Bunun bir benzeri, şimdi de binaların bahçe mesafelerinde bulunan yapılarda görmeye başladık.
Yine, uzun yıllar, büyük bulvar ve caddelere, ticari değeri yüksek olan bölgelerde, binaların bahçeleri üzerine lokanta, kahve dükkanları, pastane gibi işletmelerin yapı yapmalarına göz yumuldu. İşletmeler, önemli maliyetlerle bir çoğu pergola, sundurma olarak nitelendirilebilecek yapılar yaptılar.
Ancak, uzun yıllar bu imalatların yapılmasına göz yuman idareler, geçtiğimiz günlerde bu imalatların ruhsatsız yapı oldukları gerekçesiyle işletmelere 250 bin TL ile 3 milyon TL arasında idari para cezaları kestiler, ayrıca yapıların yıkılacağını tebliğ ettiler. -eğer idareler görevlerini ihmal etmezse- konu İmar Kanununa aykırılık olduğundan, idari para cezalarını kesen idareler ayrıca Savcılıklara İmar Kirliliğine neden olma suçundan suç duyurusunda bulanacaklar, yapı sahipleri hakkında ceza yargılaması da başlayacak.
Yaşanan bu gelişmenin, yapıları ruhsat gerektirmeyen yapılar sınıfında olan bir kısım işletme sahiplerinin mağduriyeti ve zararına olacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle, hangi yapıların ruhsat gerektirip gerektirmediği ve ödenmek zorunda kalınan idari para cezalarının geri alınmasının ya da iptal edilmesinin hukuksal şartları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21. maddesine göre, bazı istisnalar hariç olmak üzere yapı yapmadan önce belediye veya il özel idaresinden ruhsat almak zorunludur. Ancak, kanunda yer verilen istisnalardan bir bölümü Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin Tanımlar başlıklı 4'üncü maddesinde pergola ve sundurma olarak nitelendirilen yapılar açıkça tanımlanmıştır. Yönetmeliğin Yapı ruhsatı gerekmeyen inşai faaliyetler başlıklı 59'uncu maddesinde " (1) Basit tamir ve tadillerin, balkonlarda yapılan açılır kapanır katlanır cam panel uygulamalarının, korkuluk, pergola, çardak/kameriye ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvar, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak, çatı ve benzeri elemanların tamiri ve pencere değişiminin ruhsata tabi olmadığı" belirtilmiştir.
Ve yine Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin Bahçe Mesafeleri başlıklı 23'üncü maddesinin dördüncü bendinde; "(4) Ön, yan ve arka bahçelerde; kapalı mekân oluşturmayan ve tüm cepheleri açık, katlı olmayan, bağımsız bölüm veya bağımsız bölümün eklentisi niteliği taşımayan, tabii veya tesviye edilmiş zemin üzerine; Kameriye, Pergola, Süs havuzu, Çocuk bahçeleri, Bina giriş köprüleri, Oyun ve sportif amaçlı bahçe düzenlemeleri yapılabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Danıştay kararlarında da istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere, kural olarak pergola ve sundurma yapımı ruhsata tabi değildir. “Genel olarak İmar Kanunu’nda düzenlenen yapı tanımı kapsamında inşa edilmemiş olması, dolayısıyla kapalı alan oluşturmayacak şekilde, etrafı açık, gölgelik amacına yönelik olarak ve bina cephesini değiştirmeyecek şekilde, hafif yapı malzemeleri ile yapılmış" pergola ve sundurmanın ruhsata tabi olmadığı" Danıştay 6. Dairesinin 12.09.2019 tarih ve E:2019/5842, K:2019/7244 sayılı kararında belirtilmiştir.
İlimizde idari para cezası kesilen yapılar bu çerçevede değerlendirildiğinde, bir çoğunun pergola, çardak, sundurma niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. İdarelerin, pergola, çardak gibi yapıları, ruhsatsız yapı olarak nitelendirip bunlara idari para cezası uygulaması İmar Kanununa ve Planlı Alanlar Uygulama Yönetmeliğine aykırıdır.
Diğer yandan, İdareler kestikleri bu idari para cezaları nedeniyle Savcılıklara suç duyurusunda da bulunmak zorundadırlar. Bu durumda, idari para cezalarının iptalini, ödenenler varsa geri iadesini gerektiren ikinci yasal koşulun ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Şöyle ki; Asliye Ceza Mahkemelerinde yapılacak kovuşturmalar sonucunda, Ceza Mahkemeleri tarafından ya suçun işlenmediği yani yapıların ruhsat gerektiren yapılardan olmadığı tespit edilecek ya da suçun sübuta erdiğinden bahisle yapı sahiplerine ceza verilecektir. Her iki durumda da, idarenin uyguladığı idari para cezasının iptali ya da iadesi gerekecektir.
Eğer ki, ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporunda yapının ruhsat gerektiren yapılardan olmadığı tespit edilir ve yapı sahibinin beraatine karar verilirse, idari para cezasının hukuka aykırı olarak kesildiği ortaya çıkacaktır.
Eğer ki, yapı sahibi ceza yargılamasında ceza alırsa, bu sefer İmar Kanununun 42/7'inci Maddesi devreye girecektir. İmar Kanununun 42/7'inci maddesi, aynı fiil nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "İmar kirliliğine neden olma" başlıklı 184 üncü maddesine göre mahkûm olanlara faizsiz olarak geri iade edilmesini düzenlemektedir.
İzmir 4'üncü İdare Mahkemesi, önündeki bir dosyada İmar Kanunu 42/7 maddesinin tahsil edilen para cezalarının iadesine yönelik açıklama içermekteyse de ilgili maddenin evrensel ve ceza hukukunda benimsenen "Aynı fiil nedeniyle iki kez mahkum edilmeme" ilkesini amaçladığını, idari para cezasının ilk önce belediyeye ödenip arkasından iadesinin istenmesinin sadece gereksiz formaliteye sebep olacağı gerekçesiyle davayı kabul edip cezanın iptaline karar vermiştir. Verilen hüküm, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin 11 Kasım 2025 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Gerçekten de, gereksiz formaliteye yer vermemek, yargı yüküne de neden olmamak için, İzmir İdare Mahkemesi kararı önemli bir çözüm üretmiştir. Çözüm hem hukuka hem de hakkaniyete uygundur.
Sunduğumuz hukuki mevzuat, İdarelerin kestikleri idari para cezalarının kadük kalacağını ve hatta iade veya iptal istemli açılacak idari davalar sonucunda yüklenilmek zorunda kalınacak yargılama giderleri ve ilam vekalet ücretleri nedeniyle idarelerin gereksiz külfet yüklenmek zorunda kalacağını, kamu zararına neden olunacağını göstermektedir.
Hem idarenin kamu zararının oluşmaması, hem de işletmelerin mağdur olmaması için idare, idari para cezalarını hemen iptal etmeli, pergola, sundurma gibi yapılarla ruhsat gerektiren yapı ayrımını ciddi bir çalışmayla ortaya koymalı, akabinde sadece gerçekten ruhsat gerektiren yapılar için yıkım kararı almalı ve uygulamalı, ayrıca suç duyurunda bulunmalıdır.
İdari para cezalarını ödemiş ya da henüz ödememiş ancak haklarında ceza soruşturması başlamış ya da başlayacak işyeri sahipleri de İmar Kanununun 42/7 maddesi kapsamında idari para cezalarının iptalini ya da iadesini talep etmelidir."





