AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Muhammed Ali Kaya şu ifadeleri kullandı;

“Göreve geldiğim günden beri pazardayım. Daha önceki X hesabımdan bakarsanız, Salı pazarından pazartesi pazarına kadar Tepebaşı bölgesinde kurulan hemen her pazara çıktım, farklı mahallelerde bulundum. Fakat arkadaşları göremediğimiz için, pazara çıkmadıklarından dolayı, insan kendisinin yapmadığı şeyi karşısına söyler biliyorsunuz. On yılda bir kere pazara gelip “bunlar pazara çıkmıyor” demek büyük bir aymazlıktır. Biz pazara her daim çıkıyoruz. Sadece pazara değil, kahvelere, akşam kahvelerine gidiyoruz. Köylere gidiyoruz. Tepebaşı bölgesinde 42 köy mahallesi var. Bu 42 köy mahallesini tek tek dolaştım. Hiçbirinde ne CHP’li bir arkadaş gördük, ne yetkili gördük. Bunlar sadece “çamur at izi kalsın” siyaseti yapıyorlar. Vatandaşımız da bunu çok iyi görüyor.

Bunları yapmak yerine, Tepebaşı’nda hizmet vermeye odaklanıp “Biz Sayın Ahmet Ataç’ı nasıl çalıştırabiliriz, nasıl hizmet yönüne döndürebiliriz?” diye düşünseler daha iyi olur.

Pazarlara sık sık gittiğimi söyledim. Fiyatlara gelince: Meyve fiyatları yüksek. Neden? Çünkü talep fazla ama arz düşük. Bir ürün ilk çıktığında fiyat yüksek olur; ama bir hafta sonra o sebze ya da meyvenin fiyatı düşer. Arkadaşlar daha önce karpuz üzerinden siyaset yapmışlardı. Şu anda pazarda karpuzun tanesi 50 lira. Domates 40 liradan aşağı inmedi, biber de aynı şekilde. Ancak şu anda turşu sezonu; sabah pazardan domatesi 15 liraya aldım. Fiyatlar mevsimine göre normal. Mevsiminde sebze-meyve yersek hem uygun fiyata alırız hem de hormonsuz ürün tüketiriz, bu da sağlık açısından çok önemlidir.

Köy mahallelerinin talepleri çok fazla. Çöpler düzenli alınmıyor, şebeke suyu çekilmiş ama bazı yerlere su verilmemiş. Mahalle statüsünde oldukları için yolların taş döşemeleri eksik. Köy mahalleleri bundan şikâyetçi. Merkez mahallelerde ise deprem gerçeği ön planda. Eskişehir’in Tepebaşı bölgesinde kentsel dönüşümle ilgili tek bir bina dahi yok. İmar çalışmaları da yok. Allah korusun bir deprem olduğunda, çarşı bölgesine ne ambulans, ne itfaiye, ne de asker girebilir. Durum çok vahim.

Belediye başka işlerle uğraşıyor. Vatandaş artık görüyor: “Hizmet adı altında yeme-içme politikası devam ediyor, hizmet yok.” Örneğin Behiç Çelik Spor Salonu’nda daha geçen hafta iki sporcu zemin sorunları yüzünden sakatlandı. Parklar rezalet içinde. Batıkent Parkı’ndaki su birikintisi leş gibi, temizlemiyorlar.

Kenar mahallelerde değişim yok, inşaat yok. Ama merkezde yükselen inşaatlar var. İmar planları keyfi. Fabrikalar bölgesinde büyük plazalar yapılıyor, yollar dar, otopark sorunu büyük ihtimalle yaşanacak. Yine Aşağı Söğütönü tarafında plansız kavşaklar, ışıklar yapıldı. Vatandaşlara giriş yolu bile bırakılmamış. Bu tamamen bilinçsiz belediyecilik.

Biz seçim propagandamızda üç belediyemizde de en büyük sorun olarak otopark problemini dile getirmiştik. İnşaat firmalarından otopark ücreti alınıyor, ancak merkezde araç park eden vatandaştan da para kesiliyor. Bu bir “haraç sistemi.” Belediyede mafya düzeni var.

Geçen haftalarda başkan yardımcılarından biri istifa ettirildi. Çift maaş alma durumları ortaya çıkınca biz bastırdık. Birçok konuda da aynı şekilde, son bir senedir belediyeyi zorlayarak hizmet üretmeye mecbur ettik.”