Eskişehir Barosu, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu gündeme taşıyan bir panel düzenledi. Haller Gençlik Merkezi Frigya Salonu’ndaki etkinliğe çok sayıda kişi katıldı.
Doç. Dr. Murat Göç:
“Erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliğine katılımı konusunda çalışıyorum. Bugün erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliğine katılımı konusunu konuşacağım. Erkekler bu eşitlik için ne yapabilir, neden toplumsal cinsiyet eşitliğine erkeklerin de ihtiyacı var, bu mücadelede kadınlarla ve LGBTİ+ bireylerle birlikte neler yapabiliriz... Tüm bunları ele alacağız. Cinsiyet eşitliği denince genellikle akla ilk olarak kadınlar geliyor ama bu aslında bir yanılgı diyebiliriz.Şunu açıkça söyleyebilirim:
Erkekler, toplu olarak cinsiyet eşitsizliklerinin başlıca faili konumunda. Erkeklik algıları, erkeklik pratikleri; bu eşitsizlikleri besliyor. Erkeklerin davranışlarını ve algılarını değiştirmeden, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması mümkün değil.
Bu yüzden öncelikle erkeklerle konuşmamız, onlarla bir araya gelip bu algı ve pratikleri sorgulamamız gerekiyor. Daha sonra erkeklerin bu mücadeleye nasıl aktif olarak katılabileceklerini kadınların ve LGBTİ+ bireylerin yanında neler yapabileceklerini konuşuyoruz.
Aslında Türkiye genelinde hiçbir bölgede, hiçbir eğitim grubunda ya da sosyoekonomik statüde çok büyük farklar yok. Her bölgenin kendine özgü dinamikleri var ve bu dinamiklerin doğurduğu farklı sorunlar var.
Eskişehir bir öğrenci kenti olması ve gelişmiş bir kent kültürüne sahip olması nedeniyle bu tür çalışmalara oldukça açık bir şehir. Şimdiye kadar burada birçok çalışma yapıldı. Daha önce de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla bazı programlara katılmıştım. Bu çalışmalar sürdükçe, bir değişim ve gelişim yaşanacağını düşünüyorum.
Öncelikle kurumların bu meseleyi sahiplenmesi gerekiyor: belediyelerin, sendikaların, baroların ve meslek odalarının... Bu konulara öncelik vermeleri önemli.
Bir de özellikle genç erkeklere yönelik çalışmalar yapılmalı. Çünkü şu sıralar genç erkekler hem şiddete daha yatkın hâle geliyor, hem de yaşadıkları sorunların sorumlusu olarak kadınları ve LGBTİ+ bireyleri görüyorlar. Bu oldukça tehlikeli bir eğilim. Dolayısıyla bu grup üzerine özel olarak çalışılması gerekiyor. Eğer bu alanda somut adımlar atılırsa, pek çok sorunun önüne geçilebileceğine inanıyorum.”