SOL Parti Eskişehir İl Sözcüsü Mert Yedek şu ifadeleri kullandı;

“Nadir toprak elementlerinin gündeme gelmesiyle birlikte özellikle Amerikan Parlamentosu’nda konu tartışılmaya başlandı. Konunun gündeme gelmesinin hemen ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Trump ziyareti gerçekleştirildi. Tüm bunlar başlamadan önce, maden kanunuyla birlikte aslında bütün madencilik mevzuatımız topyekûn bir değiştirilme süreciyle karşı karşıya kalmıştı. Bu noktada, bir hazırlık süreci yürütüldüğünü düşünüyoruz.

Trump görüşmesiyle birlikte Erdoğan, Beylikova’daki nadir toprak elementleri rezervimizi Trump’la, yani ABD ile “stratejik iş birliği” adı altında pazarlama sürecine soktu. Daha ortada bir ÇED süreci yokken, kabine toplantısı sonrasında Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla bu rezervlerin “ulusal kalkınmamız açısından kritik öneme sahip olduğu” yönünde, millilik vurgusu içeren söylemlerle topraklarımızın yerli sermaye, uluslararası sermaye ve emperyalistlerle iş birliği içinde Amerikalı emperyalistlere pazarlanmasına tanık oluyoruz.

Beylikova’daki rezervler, bakanlığın açıklamasına göre 694 milyon ton civarında. Ancak ortada bir ÇED süreci dahi yok. Bu rezervlerin çevresel etki değerlendirmesi, sağlık etkileri, yer altı zenginliklerimizin ihracat yoluyla mı yoksa yerinde işletme yoluyla mı değerlendirileceği konusunda kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmadı. Erdoğan tarafından yapılan açıklamayla, bu rezervlerin çıkarılacağı ilan edildi.

Yani maden mevzuatındaki değişikliklerle, aslında çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinin askıya alınması, bizim itiraz ettiğimiz başlıca noktalardan biridir. İçinde radyoaktif elementlerin bulunduğu, atık depolamasının nasıl yapılacağı halkla paylaşılmadığı, verilerin şeffaf biçimde açıklanmadığı bu sürece Sol Parti olarak itiraz ediyoruz.

Topraklarımız Beyaz Saray koridorlarında pazarlanamaz diyoruz. Bu ülkenin yer altı zenginlikleri pazarlık malzemesi olamaz. Evet, belki ilerleyen dönemde, halk sağlığına zarar vermeyecek bir teknolojiyle bu kaynakların çıkarılması tartışılabilir. Ancak şu anda çıkarılacak teknolojinin ne olduğu bile belli değilken, toplumdan rıza beklenmesi kabul edilemez.

Devletin en üst makamlarından Erdoğan’ın da açıklamalarıyla görülüyor ki ortada ne bir ÇED süreci işletilecek ne de bir ÇED raporu hazırlanacak. Biz toprağımızı, suyumuzu, havamızı korumak için mücadelemize devam edeceğiz.

Herkesi 18 Ekim Cumartesi günü saat 16.00’da Yediler Parkı’na, topraklarımıza sahip çıkmak için davet ediyoruz.”