CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı;
"Sahte diplomalarla ilgili gündeme gelen bu konu AKP iktidarının çöküşünün açık bir resmidir. Devletin tüm kurumlarını içini boşaltarak işlevsiz hâle getiren bu yönetim anlayışı, bugün artık ülkeyi uçuruma sürüklemiştir. Yaşadığımız bu tablo, AKP’nin geldiği son aymazlığın açık göstergesidir.
Şaibe konusu olan diplomaların sahiplerine baktığımızda, çoğunlukla iktidara yakın isimlerin öne çıktığını görüyoruz. Bu durum kabul edilemez. Bu işe bulaşan herkes hukuk önünde hesap vermelidir. Aynı zamanda bunun siyasi bir faturası da olmalıdır. Bu nedenle, bu kişiler hakkında derhal soruşturma başlatılmalı ve yargı süreci işletilmelidir.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını hukuksuz bir kararla iptal edenler, bu sahte diploma meselesine ilişkin en ufak bir açıklama dahi yapmamıştır. Oysa bu, kamu vicdanını ciddi şekilde yaralayan bir meseledir. Bir vatandaş olarak açıkça ifade ediyorum: AKP’ye yakın hemen her yöneticinin gerçekten üniversiteden mezun olduğunu kamuoyuna ispatlaması gerekmektedir. Bu artık bir zorunluluktur.
Çünkü burada sadece bir belge sahteciliği yok; kul hakkı var. Üniversite sınavlarına aylarca, yıllarca çalışan, gecesini gündüzüne katarak helal diploma alan öğrencilerin ve ailelerinin hakkı gasp edilmiştir. Bu basit bir olay değildir. Unutulmamalı ve üzeri kapatılmamalıdır. Bu tür skandallar, son yıllarda zirve yapmıştır.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, izahı mümkün olmayan, son derece vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Eğer bu şekilde devam edersek, ne emeğin ne hakkın ne de kul hakkının bir anlamı kalmayacaktır. Bu durum, AKP iktidarının ülkeyi getirdiği noktayı gözler önüne sermektedir.
Türkiye Barolar Birliği’nin de bu konuda açıklamaları var. Ben sadece şunu vurgulamak isterim: Biz, üniversitelerden mezun olarak bu mesleği hakkıyla icra eden avukatlar olarak, işimizin ne kadar elzem olduğunu biliyoruz. Düşünün ki, bazı avukatlar sahte diplomayla insanların hakkını savunuyormuş gibi yapıyor. Bu kişiler, ehil olmadıkları hâlde görev icra ediyor, insanları temsil ediyor ve telafisi zor mağduriyetlere sebep oluyorlar. AKP yöneticileri üniversite mezunu olduklarını ispat etmelidir.
Bu yaşadıklarımızın temelinde, iktidarın tamamen çökmüş denetim mekanizması yatıyor. Bu tek adam rejiminin doğal sonucudur. Bugün bir kişinin dudaklarından çıkan sözle görev verilmekte, görevden alınmakta. Artık “istifa” kelimesi bile ağızlara alınmıyor; onun yerine “affımızı istiyoruz” deniyor. Bu ifade demokratik sistemlerde kullanılabilecek bir dil değildir. Oysa istifa, demokrasinin olgunlaşmış hâlinin en açık göstergesidir.
AKP iktidarı, demokrasiyi içselleştirme konusunda sınıfta kalmıştır. Hepimiz bir istifa beklentisi içindeyiz. Ancak biliyoruz ki bu da gerçekleşmeyecek. Çünkü bu iktidar, halka hesap verme gibi bir sorumluluk duygusundan çok uzaklaşmıştır. Saraya kapanmış, halktan kopmuş, sermayeyle el ele vermiş bir yönetim anlayışı hâkim.
Halkın gerçek gündemi ekonomi. Ama medya bunu perdelemeye çalışıyor. Ana akım medya halkın sesini değil, iktidarın propagandasını yayıyor. İnsanlar artık sosyal aktivite düşünemiyor; karnını doyurmak, geçimini sağlamak derdinde. Hayat pahalılığı artık tahammül sınırlarını aşmış durumda.
Pazar gezilerimde net bir şekilde gördüğüm iki önemli talep var: Birincisi halkın yaşadığı ağır ekonomik kriz. İkincisi ise erken seçim talebi. Halk, umudu CHP’de görüyor. Erken sandık talebini yüksek sesle dile getiriyor ve CHP’yi iktidara taşımak için sabırsızlanıyor.
AK Parti yöneticilerini pazarda gören var mı? Ben pazarda böyle bir girişim yaptıklarını, halkla yüzleştiklerini görmedim. Sadece sosyal medyada montajlanmış videolar paylaşıyorlar. Vatandaş artık “Siz pazara gelir miydiniz?” diye soruyor. Halktan bu kadar uzaklaşan bir iktidarın hâlâ iktidarda kalmaya çalışması, demokratik açıdan da kabul edilemezdir.
İki yıldır İl Başkanlığı görevindeyim ve bu görev süresince partimize, örgütümüze ve halkımıza hizmet etmeye çalıştım. Bu süreçte tekrar il başkanlığına aday olacağımı açıklamıştım. Tüm örgütümüzün takdirine ve tercihine kendimi sunuyorum.
Bu dönem, diğerlerinden farklı bir kongre süreci olacak. Çünkü ülke çok ciddi bir baskı ortamında. Bu süreçte birlik ve bütünlük içinde hareket etmek en büyük arzumuzdur. Her partilimizin demokratik hakkını kullanabilmesi gerekiyor ve bunun güvencesi de Talat Yalaz’dır. Herkese eşit mesafede duracağım.
Bu kongre sadece partimiz için değil, ülkemiz için de büyük önem taşıyor. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi son kaledir. Türkiye’nin umududur. CHP güçlü olursa Türkiye güçlü olur. Bu yüzden kongre sürecimiz tüm ülkeyi ilgilendirmektedir.
Genel Başkanımız Özgür Özel'in Eskişehir'e gelmesini istiyoruz. 7 Eylül için Eskişehir’de miting talebimiz vardı ve bu talebimiz kabul edilmişti. Ancak Adana, Adıyaman ve Antalya’da belediye başkanlarımıza yönelik hukuksuz tutuklamalar nedeniyle miting programlarında değişiklik oldu. Şu an yeni program hazırlanıyor. Talebimiz hâlâ geçerli. Yeni tarih belli olduğunda Eskişehir kamuoyuna duyuracağız."