Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe şu ifadeleri kullandı;
"Öncelikle ben de bir ilçe belediye başkanı olarak aranızda bulunmaktan dolayı, hani bazı üzüntülerimiz var birazdan bahsedeceğim ama mutlu ve gururluyum. Özellikle iklim değişikliğinin son yıllarda çok önemli hale geldiği ve artık öngörü olmaktan çıkıp yaşanır durumda olduğu bir ortamda, Seyitgazi’de yaşanan bazı sıkıntıları sizlerle paylaşmak ve bu konularda bundan sonra neler yapılabileceği konusunda biz ne yaptık, ne yapmaya çalışıyoruz veya sizlerden nasıl bir destek alacağız; o yüzden aranızda bulunuyorum. Öncelikle davetiniz için teşekkür ediyorum.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yürütülen, Türkiye’de Demokratik Yerel Yönetişimin Geliştirilmesi İçin Sivil Katılımın Güçlendirilmesi Projesi kapsamında; TEMA Vakfı yürütücülüğünde ve belediyelerimizin yürütücülüğünü üstlendiği İklim Değişikliğine Karşı Güçlü Eskişehir Projesi’nin kapanış toplantısındayız. Biraz önce sayın yetkilimiz de söyledi UNDP’den; aslında kapanış değil, belki de uygulamanın ilk aşamasıdır. Bundan sonra ne yapmamız gerekir, konuşalım.
Öncelikle tabii 12 ay boyunca çalışmalar yürütüldü. Ben de zaman zaman aranızda bulunmaya çalıştım. Özellikle yaşadığımız sıkıntılar bizi bu yöne itti diye düşünüyorum. Biz tabii 2019 yılında göreve geldiğimizde öncelikle geri dönüşümün önemini düşünerek Sıfır Atık Projesi kapsamına dahil olmuştuk. Yine bu yıl da lisansımızı alarak gerekli görüldüğü aylarda hem hemşehrilerimize hem de katılımcılara eğitimler vermeye çalışıyoruz.
İklim değişikliğinin etkilerini artık öngörü olarak değil, doğrudan yaşadığımız olaylarla görüyoruz. Seyitgazi ilçemiz Eskişehir’in en geniş orman varlıklarından birine sahip olmasının yanı sıra aynı zamanda önemli bir tarım ilçesidir. Ancak son yıllarda yaşadığımız afetler, ilçemizin bu iki temel değerinin de ciddi tehdit altında olduğunu göstermektedir. İlçemiz 2019, 2023 ve 2025 yıllarında büyük orman yangınlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle bu yıl yaşanan yangın hepimizi derinden üzmüştür. Bu elim olayda 10 kahraman emekçimizi şehit verdik. Onlar Seyitgazi’nin ve Eskişehir’in ormanlarını korumak için büyük bir fedakarlık göstermiştir. Buradan bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu arada Seyitgazi ilçemiz, Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğümüze bağlı orman varlığının %10’undan fazlasını barındırıyor. Aslında önemli bir rakamdır.
Bu yangınlar bize açıkça şunu göstermektedir: Artan sıcaklıklar, uzun süren kuraklık ve değişen iklim koşulları orman yangını riskini her geçen yıl daha da artırmaktadır. Bu nedenle yangınla mücadelede yalnızca müdahale değil; önleyici çalışmalar, riskli alanların tespiti ve yerel halkın bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Diğer yandan 2023 ve 2024 yıllarında ilçemizde yaşanan sel felaketleri de iklim değişikliğinin bir diğer yüzünü ortaya koymuştur. Kısa sürede düşen aşırı yağışlar tarım arazilerinde ciddi maddi hasarlara yol açmış, bazı mahallelerimizde hayvan kayıpları yaşanmıştır. Bu olaylar altyapı yatırımlarının ve afetlere hazırlık çalışmalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha göstermiştir. Özellikle orman yangınları ve sel felaketlerinde belediyelerimizin çok büyük desteğinin yanında tabii kamu kurumlarının da desteği olmuştur; buradan kendilerine teşekkür ediyorum başkanım.
Su kaynakları konusu Seyitgazi için artık yalnızca bir çevre başlığı değil, geleceğimizi doğrudan ilgilendiren stratejik bir meseledir. İlçemizde yaklaşık 670.000 dekar ekilebilir alan bulunmasına rağmen bunun sadece 180.000 dekarı sulanabilmektedir. Kunduzlar Barajı’nın doluluk oranı bugün %7’dir. Aralık ayının sonundayız ve %7 seviyesindedir. Çatören Barajı %17 seviyesindedir. Yer altı su seviyemiz her yıl daha da düşmektedir. Birkaç yıl önce 120 metreden ulaştığımız suya bugün 200 metre civarlarında ulaşabilmekteyiz. Bu veriler birkaç yıl içerisinde ciddi bir içme suyu riskiyle, kullanma suyu riskiyle karşı karşıya kalabileceğimizi açıkça ortaya koymaktadır.
Bunun yanı sıra ilçemiz ve bölgemiz açısından ekonomik değeri yüksek olan bor madeni başta olmak üzere madencilik faaliyetlerinin çevreyle uyumlu ve etkin şekilde denetlenerek yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Bor ülkemiz için stratejik bir maden olmakla birlikte bu faaliyetlerin toprak yapısına, su kaynaklarına ve ekosisteme zarar vermeyecek şekilde planlanması ve uygulanması gerekmektedir. Aksi halde kısa vadeli kazanımlar uzun vadede telafisi güç çevresel kayıplara yol açabilmektedir. Aynı şekilde tarım alanlarımızda halen yaygın olarak kullanılan vahşi sulama sistemleri su kaynaklarımız üzerindeki baskıyı daha da artırmaktadır. Bu noktada sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçişin ve suyun kullanımının artık daha önemli hale geldiğini biliyoruz.
İklim değişikliğiyle mücadelede başarı yalnızca merkezi politikalarla değil; yerel yönetimlerin, sivil toplumun ve vatandaşlarımızın birlikte hareket etmesiyle mümkündür."





