Haller Gençlik Merkezi'nde düzenlenen Su, Tarım ve Gelecek panelinde konuşan Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu şu ifadeleri kullandı;
"Yeryüzü tuvaline çizilmiş tabiat resminden daha yüce bir sanat yoktur. Fakat maalesef, insan kaynaklı sebeplerle bu tabloyu oluşturan güzellikler yavaş yavaş silinmektedir. Dünyaya baktığımızda; denizlerle, okyanuslarla, göllerle ve ırmaklarla kaplı masmavi bir gezegen görüyoruz. Bu nedenle, suyun hiç bitmeyecek bir kaynak olduğu yanılgısına kapılıyoruz. Özellikle Eskişehir gibi altyapı sistemlerini kurmuş şehirlerde suya erişim o kadar kolay ki, suyun sınırsız bir kaynak olduğu unutuluyor.
Bizden önce binlerce yıl bu toprakları besleyen zenginliklerin daima var olacağına inanmak istesek de, kaynaklarımız sınırsız değil.
Yağışların giderek azalması ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle tarım arazilerimiz, sulak alanlarımız ve yeraltı su kaynaklarımız kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Suyun azalması, hayatın akışında birçok ekonomik sorunu da beraberinde getiriyor. İnsanlık, çatışmaların tetiklediği kitlesel göçlerle bile henüz başa çıkamazken, 2030 yılında 1 milyar 300 milyon insanın su kıtlığı sebebiyle yerinden olacağı tahmin ediliyor bu son derece üzücü bir tablo.
Bildiğiniz gibi şehrimiz Akdeniz iklim kuşağında yer alıyor. Dolayısıyla iklim krizinin etkilerine oldukça açık bir bölgede bulunuyoruz. Yani biz de hâlihazırda su stresi altında olan bir şehiriz.
Kıymetli misafirlerimiz, sizler toprağın, bereketin ve nimetin dilini en iyi bilenlerdensiniz. Susuz üç gün dahi yaşamını sürdüremeyen biz insanlar için kuraklıkla mücadelenin, aslında bir yaşam mücadelesi olduğunu her gün kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Bu gerçekle yüzleşmeyi artık daha fazla erteleyemeyiz.
“Suya vefa, nimete hürmet, hayata sadakat” ilkesiyle; hiçbir şehri, hiçbir insanı teğet geçmeyen iklim krizini tersine çevirecek son kuşak olmanın bilinciyle, kuru tarım ve çevreci tarım teknikleriyle tarlalarımızdaki her damlayı geleceğe taşımak için düzenlediğimiz bugünkü etkinliğimizin, damlaya damlaya çoğalarak yaşanabilir bir gelecek umudu yeşerteceğine inanıyoruz.
Elbette kurumsal adımlar çok önemli. Ancak her bir hemşehrimizin bireysel düzeyde katkı sunacağı topyekûn bir seferberliğe de ihtiyacımız var.
“Benim elimden ne gelir ki?” demek yerine, “Ben neler yapabilirim?” diye sorarak; bu etkinlikten sonra en azından su verimliliği kavramının tüm kulaklara, tüm vicdanlara ulaşmasını sağlayabiliriz.
Sözlerime son vermeden önce, vatanseverliğin bu ülkenin bir damla suyuna dahi sahip çıkmak olduğuna inanan; gelecek nesillerimizin bir bardak suya muhtaç olmaması için bugünden çalışan ve bizlerden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ayşe Ünlüce Hanımefendi’ye huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.
Valiliğimize, desteğini her zaman hissettiren Sayın Valimize ve Valilik kurumuna; sessiz felaketle mücadelede yan yana yürümekten onur duyduğumuz Ziraat Fakültesi Dekanımıza, kıymetli öğretim üyelerine; gönüllümüz ve Ziraat Mühendisleri Odası Başkanımız Sayın Selma Hanım’a ve oda üyelerine; Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı çalışanlarına ve emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Ayrıca, milli bir sorumluluğu yerine getirme niyetiyle kıymetli vakitlerini ayırarak bugün aramızda bulunan tüm konuklarımıza da teşekkür ediyor, bu badireyi el birliğiyle atlatacağımıza yürekten inanıyorum."