Eskişehir Elektrikçiler Odası Başkanı Ahmet Namık Akdoğan şu ifadeleri kullandı;

"OEDAŞ'ta işten çıkarmalar olmuş. OEDAŞ sonuçta özel bir şirket. Yani oradaki durumun ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz ama biz elektrik tesisatçıları olarak, dağıtım şirketinde personel yetersizliği olduğunu biliyoruz zaten. Çünkü hem şebeke noktasında, hem tesisat muayene noktasında, hem abone noktasında bazen sıkıntılar yaşıyoruz personel eksikliğinden dolayı.

Yani böyle bir personel eksikliği mevcutken, böyle bir işten çıkarma çalışmalarını bilemiyorum. İfade ettiğim gibi özel şirkettir. Oradaki işten çıkarılma mevzularının ne olduğunu tam olarak bilemediğim için o konuda net bir şekilde farklı bir şey söylemem mümkün değil.

Bizim işimiz biraz tehlikeli biliyorsunuz bu elektrik işi. "Trafoya tırmanacak," diyorlar. İşte onların biliyorsunuz EKAT belgeleri olması lazım. Sağlıklı insanlardan oluşması lazım çünkü riskli bir görev altındalar. Direğe çıkıyorlar, o sepetin içerisinde bazen enerji varken iş yapmak mecburiyetinde kalıyorlar. İşte bu noktada o sağlık sebepleri nedir? Ben tam mevzuya hakim olmadığım için, çok detaylı bilgim olmadığı için çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ama Eskişehir'de dağıtım şirketinde bir personel yetersizliği olduğunu biz hissediyoruz elektrikçiler olarak. Gereğini de yaparlar diye ümit ediyorum.

Altyapıyı oluşturdular mı, yeni personel aldılar mı, onları bilemiyorum. Direkt sendikal bir durum. Sendika artık herhalde işe müdahale eder. Mevzuyu tam bilemediğim için bu konuda çok detaylı bilgi vermeyi doğru bulmuyorum.

KURTULUŞ MAHALLESİNDE ÇALIŞMALAR BİR TÜRLÜ BİTMİYOR

Kurtuluş Mahallesi Muhtarı'nın gazetelerde çıkan bir açıklaması dikkatimi çekti. Anlaşmazlıktan dolayı müteahhit işi bırakmış diye duydum. Ya bu altyapı çalışmaları Eskişehir'de aslında çok hızlı ve bizlerin de olması gerektiğini düşündüğümüz bir çalışma. Şebekelerin yenilenmesi lazım, hatların yenilenmesi lazım. Artık teknoloji ilerlediği için mevcut şebekeler, mevcut hatlar ihtiyaca cevap vermiyor. Uzun yıllardır, 2-3 senedir dağıtım şirketinin bu konuda ciddi atılımları olduğunu biliyorum. Ama oradaki mevzu, duyduğum kadarıyla bir müteahhidin iş bırakma mevzusu. Onu da herhalde en kısa zamanda çözerler. İnşallah gereğini yapar, kışa girmeden o zor kötü durumdan Kurtuluş Mahallesi halkını kurtarırlar diye ümit ediyorum.

ÇOCUK İŞÇİ MESELESİ

1979 senesinde 15 yaşındayken Meslek Lisesi birinci sınıfa başladım. İlk meslek lisesi elektrik bölümü. Ara tatilde bir elektrikçinin yanında çırak olarak çalışmaya başladım. Türkiye'de çocuk işçi çalıştırmak çok zor bir olay. Yani birtakım şartların yerine getirilmesi lazım. Mesela son dönemlerde ustalık eğitici belgesi olmayan işletmelerde ve iş sağlığı ve güvenliği belgesi olmayan iş yerlerinde ne stajyer çalıştırabiliyoruz ne çırak çalıştırabiliyoruz. Bunu önemli bir adım olarak görüyorum. Ama yani bu çocukların bir yerde yetişmesi lazım. Biliyorsunuz, son yıllarda Türkiye'de üniversite mezunları bas bas bağırıyor, "İş bulamıyoruz," diye. Ben de her zaman ifade ediyorum: bizim piyasamızda iş çok, eleman ve personel eksikliği var. Ve bu eleman ve personel eksikliği de arkadaşlar, bizim çocuklarımızdan, meslek lisesi okuyan, teknik eleman olan arkadaşlarımızın içerisinden yetişecek.

Yani bizler hem teorik hem pratik bilgileri alabilmemiz için o sahalarda olmak mecburiyetindeyiz. O çocukları "Ağaç yaşken eğilir" düsturuyla yetiştirmemiz lazım. Ancak her türlü tedbiri alarak. Çocuklarımız bizim için kıymetli. Çocuklarımızın ayağına taş değmesin, eline bir diken batmaması için oradaki çalışma ortamını çok iyi ayarlamak lazım. Çocuklarımızı böyle adeta pamuklara sarar şekilde o işi öğreteceksek de o şekilde öğretmemiz lazım. Kimse evladını gittiği iş yerinde başına bir kaza gelsin, Allah muhafaza ölsün diye göndermiyor. Bir şeyler öğrensin, ileride elindeki altın bileziği daha ileriye taşısın, ekonomik olarak daha rahat bir seviyede yaşasın diye çırak olarak gönderiyor. Burada işverenlere özellikle sesleniyorum: bu noktada çocuk işçi çalıştırıyorsanız her türlü tedbiri, her türlü güvenlik önlemini de almanız gerekir diye düşünüyorum.

"Ama ifade ediyorum, her türlü güvenlik önlemi alınarak. Yani bu çocukların bir şekilde eğitilmesi lazım. Bizi öyle eğittiler. Yani çırakken ben 15 yaşındaydım, çıraklığı inşaatlarda, elektrik tesisatçılığında orada öğrendim. Yani bir şeylerin öğrenilmesi lazım.

Avrupa'da da böyle. Ben gittim, Avrupa'da da gördüm. Orada da çalışıyor çocuklar. Orada da meslek lisesinde okuyan çocuklara çok güzel ortamlar hazırlayarak o eğitimleri veriyorlar. İşte benim burada ifade etmek istediğim, o güvenli ortamların işverenler tarafından sağlanması. Yani bu çocukların bu işi öğrenmesi lazım.

Üniversiteden mezun olma yaşı 21, 22. Bu yaşlardan sonra mesleği öğrenmek çok zor. Çok zor yani. Yani ben şu anda şeye bile karşı çıkıyorum; yani Mesleki Yeterlilik Belgesi diye bir belge icat ettiler. Yani 25, 30 yaşlarında insanlara elektrikçi belgesi veriyorlar. Buna da karşıyım. Yani bizim mesleğimiz, yani bizim mesleğimizin özelinde konuşursak, ihtisas gerektiren bir meslek. Yani bir terzi gibi, bir berber gibi, bir marangoz gibi, bir tornacı gibi bir meslek değil, ihtisas gerektiriyor. Hesap, kitap gerektiriyor, matematik gerektiriyor, eğitim gerektiren bir meslek. Ve işin sonunda, Allah muhafaza, yangınlar ve ölümlü olayların yaşanabileceği bir meslek. Onun için bu işi çok düzgün öğrenmeleri lazım ki çocuklarımızın bunu temelden, bizler nasıl öğrendiysek...

Türkiye'de çok ciddi personel eksikliği var. Yani herkes üniversite mezunu olacak, herkes devlette iş kapısı bulacak diye böyle çok saçma sapan bir yola doğru girmeye başladı Türkiye. Bizim eğitimli zanaatkâra ihtiyacımız var Türkiye'de. Biz maalesef son 10 senede, 15 senede bunu kaybettik. Eğitimli zanaatkârımız yok. Öyle olunca da ne oluyor? Bulduğunuz adam, işte ben sosyal medyada görüyorum, diyor ki: "İşte contayı 1 liraya alıyoruz ama contayı değiştirmek için 1000 lira ödüyoruz." E böyle olunca ne oluyor? İşte personel eksikliği. Nazla geliyor, bir tane adam bulursan işte o da akşama kadar 15 yer gezecek, bin bir nazla adamı getiriyorsun. O da istediği rakamı, istediği fiyatı çekiyor, amiyane tabirle. E gene bu millet sıkıntı yaşıyor, gene bizim milletimiz sıkıntı yaşıyor.

Onun için bizim geriye dönmemiz lazım. Mesleki anlamda, zanaatkâr anlamında bizim geriye dönüp artık çocuklarımızı meslek okullarına, meslek liselerine yönlendirip... Yani şimdi geliyor çocuk ya 21, 22 yaşında dediğin gibi. "Ne okudun?" Felsefe. "Ne okudun?" Biyoloji. "Ne okudun?" Efendime söyleyeyim, başka bir şey. Yani ne ne yaptırabiliriz? Yani bu çocuklarımıza nasıl bir iş sahası açabiliriz?

Ama "ben elektrikçiyim" diye geldiği zaman ben anında ilk hemen bir yerlerde istihdam ettirebiliyorum o kardeşimizi. Meslek onun için önemli. İşte çocuk işçiler de maalesef olmak mecburiyetinde. Ama şartı, özellikle ifade ediyorum, her türlü güvenlik tedbirlerinin alınarak, adeta pamuklar içerisinde o işi, o öğretme noktasında her türlü güvenlik tedbirinin alınması gerektiğini de ifade ediyorum."