AHPADİ Derneği Başkanı Mehmet Ektaş şu ifadeleri kullandı;
“Terörsüz Türkiye sloganıyla Türk milletine pazarlanmaya çalışılan, yeni dönemin kilidini açacak anahtar olarak kullanılmak istenen Süreç Komisyonu 5 Ağustos 2025 tarihinden itibaren çalışmaya başladı.
Başlangıcında “Terörsüz Türkiye” adıyla anılan, terör örgütü destekçisi DEM’in karşı çıkması nedeniyle ikinci toplantısında adı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak değiştirilen, sağduyulu, cumhuriyetçi, milliyetçi kesimlerin ise “İhanet Komisyonu” eleştirilerine maruz kalan bu korsan komisyonun çalışmaya başlamasından itibaren duyulan kaygıların, yöneltilen eleştirilerin haksız olmadığı da ortaya çıktı. Komisyondan gelen bilgiler, komisyonda yer alan partilerin temsilcilerinin konuşmaları, komisyonda dinlenen “sözde” sivil toplum örgütlerinin talepleri, PKK terör örgütünün açıklamaları; komisyonun araçsallaştırılarak ve meclis üzerinde baskı kurularak mevcut anayasal düzene karşı bir kalkışmaya, bir karşı devrime hazırlık yapıldığını ortaya koyuyor.
Bu komisyon, Türkiye’yi parçalama hedeflerini yeniden uygulamaya koyan emperyalistlerin komisyonudur.
Atatürk ve silah arkadaşlarının yılmaz mücadelesi karşısında Sevr Antlaşması’nı gerçekleştiremeyen emperyal devletler, Türkiye’yi parçalama planlarını, dirayetsiz ve kifayetsiz siyasetçilerin öne çıktığı her yeni dönemde, taşeron terör örgütleri ve ülkemizdeki yerli işbirlikçileri eliyle tekrar uygulamaya soktular. Bebek katili terörist başı tarafından talep edilen, Devlet Bahçeli tarafından gündeme taşınan, Özgür Özel tarafından sahiplenilen, Ekrem İmamoğlu tarafından övülen, Recep Tayyip Erdoğan’ın hamiliğinde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından hayata geçirilen bu komisyon, Türk milletinin komisyonu değildir. Görüldüğü üzere bu komisyon, Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Türkiye’ye dayatılan “büyüyerek çözülme” ve “imparatorluk hayaliyle şehir devletine dönüştürme” projesinin aracıdır. Bu komisyon, emperyalistlerin kurdurduğu, görev biçtiği bir de facto yapıdır.
Komisyon, hukuka aykırı olarak oluşturulmuş “korsan komisyondur.”
Anayasamızda yasama, yürütme ve yargı yetki ve görevlerinin hangi kurumlarda olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu yetki ve görevler devredilemez, çünkü kaynağı millet egemenliğidir. Komisyona biçilen görevler ise bir yandan yürütmenin görev ve yetkilerine, diğer yandan yasamanın görev ve yetkilerine, başka bir yandan da yargının görev ve yetkilerine girmektedir. Böylece anayasanın üstünde, yürütme, yargı ve yasama kuvvetlerinin birleştirildiği olağanüstü bir yapı kurulmuştur.
TBMM üyelerinden oluşacak komisyonların kuruluşu ve işleyişine dair tüm düzenlemeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde yer almaktadır. İçtüzüğün 20. maddesine göre 16 komisyon vardır. Bu komisyonlar arasında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak adlandırılan bir komisyon bulunmamaktadır. TBMM üyelerinin katılımıyla ve TBMM çatısı altında çalışacak bir komisyonun kurulması ancak meclis içtüzüğünde, meclis kararıyla yapılacak bir düzenlemeyle mümkündür. Ancak korsan komisyon için böyle bir düzenleme yapılmamış, hiçbir yetkisi olmayan Meclis Başkanının çağrısıyla de facto bir komisyon kurulmuştur.
İçtüzüğün 20. maddesine göre plan ve bütçe komisyonu ile kamu iktisadi teşebbüsleri komisyonu hariç, komisyonların her birinin üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca işaret oyuyla belirlenir. Komisyonlarda sadece mecliste grubu bulunan siyasi parti milletvekilleri görev yapabilir. Siyasi parti gruplarının üye sayıları da parti gruplarının toplam sayısı içindeki yüzde oranlarına göre Meclis Başkanı tarafından belirlenir. Ancak korsan komisyonda mecliste grubu bulunmayan HÜDAPAR, TİP, EMEP, DSP ve Yeniden Refah Partisi birer milletvekiliyle temsil edilmiştir. Bu durum, örneğin her 14 CHP’li milletvekiline karşılık sadece 1 oy düşerken DSP’nin 1 milletvekiliyle 1 oy hakkı kazanması sonucunu doğurmuştur. Ayrıca, komisyon üyeleri için meclis Genel Kurulunda oylama da yapılmamıştır.
Böyle bir komisyonun kurulması, 2014 yılında kabul edilen ve Cumhurbaşkanına terörün ortadan kaldırılması için her türlü yetkiyi veren 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”a da aykırıdır.
Komisyonun kanun teklifi hazırlaması ve sunması Anayasa’ya aykırıdır.
Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum’un ve komisyonda temsil edilen partilerin genel başkanlarının açıklamalarına göre bu komisyon kanun teklifleri hazırlayacaktır. Ancak kuruluşu ve işleyişi Anayasa’ya aykırı olan bu korsan komisyonun böyle bir yetkisi yoktur. Anayasa’nın 88. maddesine göre “Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir.” TBMM İçtüzüğü’nün 35. maddesine göre de komisyonlar kanun teklif edemez; milletvekilleri tarafından sunulan teklifleri görüşür, değiştirerek ya da aynen kabul veya reddeder, sonuçlarını rapor halinde Genel Kurula sunarlar. Dolayısıyla kanun teklifi sunma yetkisi yalnızca milletvekillerine aittir.
Bu komisyonun çalışmalarının hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Ancak çalışmaların, genel başkanlar tarafından milletvekillerine dayatılacağı, milletvekillerinin de adaylık kaygısıyla bu dayatmalara boyun eğeceği düşünülmektedir.
Komisyona biçilen görev ve beklenen çıktılar Anayasa’ya aykırıdır.
Komisyonda yapılan konuşmalar, “sözde” STK temsilcilerinin talepleri, terörist başının açıklamaları ve PKK yöneticilerinin beyanları; komisyondan teröristlerin cezalarının kaldırılması, ana dilde eğitim, etnisite temelli anayasa, federasyonun ilk adımı sayılacak yerel yönetim özerklik şartları gibi üniter devlet modelini hedef alan düzenlemeler beklenildiğini ortaya koymaktadır. Bu talepler Anayasa’ya aykırı olup Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmektedir.
Komisyon, PKK/DEM çizgisinde görüşleriyle bilinen siyasetçilerin çoğunlukta olduğu şekilde oluşturulmuştur.
Her ne kadar siyasi partiler temsilciler göndermiş olsa da belirlenen milletvekillerinin çoğu, ana dilde eğitim, üniter devlet, ulus devlet, Türk milleti, vatandaşlık tanımı, laiklik, Atatürk ilke ve devrimleri gibi konularda olumsuz görüşlere sahiptir. Bu kişiler, komisyon çoğunluğunu oluşturmaktadır.
Özetle, komisyon kuruluşu, oluşumu, işleyişi, karar alma yöntemleri, üyelerinin ideolojik görüşleri ve kendisine biçilen görevler bağlamında her yönüyle hukuksuzdur, korsandır. Türk milleti bu de facto durumu kabul etmemektedir.
Mecliste, Anayasa üzerine yemin etmiş tüm milletvekillerini yeminlerine ve Türk milletine verdikleri sözlere sadık kalmaya, ahlaklı ve erdemli davranmaya; seçmenleri ise oy verdikleri partilere giderek sürece ve komisyona karşı olumsuz düşüncelerini ifade etmeye davet ediyoruz.”