AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez şu ifadeleri kullandı;
"Bugünkü basın açıklamasının konusu, Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementleri ile ilgili olacaktır. Malumunuz, son bir iki haftadır özellikle hem ulusal hem de yerel medyada Beylikova'daki nadir toprak elementleri konusu yoğun bir şekilde işlendi.
Ortaya atılan birtakım iddialar var. Bunun yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanımızın kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklama, Sayın Bakanımızın ve Sayın Bayraktar'ın yaptığı açıklamalar var. Yine geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Beylikova'daki nadir toprak elementleriyle ilgili bir grup önerisi vermişti. Oradaki konuşmaların ardından, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısının Eskişehir milletvekilleriyle birlikte Beylikova'ya gelerek yaptığı açıklamalar var.
Bunların hepsini birlikte değerlendirmek, kamuoyunda oluşan yanlış algılamaları düzeltmek ve doğru bilgiyi sizlerle paylaşmak adına bugün böyle bir basın açıklaması yapma ihtiyacı hissettik. Bu açıklamayı Eskişehir AK Parti İl Başkanlığından yapıyoruz. Çok değerli başkanımız da bu toplantımıza eşlik ediyor.
Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında ülkemizin yeraltı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasıyla alakalı uzunca bir süredir devam eden çalışmalarımız var. Bu çalışmalar da zaman zaman meyvelerini veriyor.
Çeşitli bölgelerde madenler buluyoruz. Bunları sizlerle, Sayın Bakanımız, Cumhurbaşkanımız paylaşıyor. Yine geçtiğimiz dönemde biliyorsunuz Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahasında büyük bir doğalgaz keşfi oldu. Aynı şekilde Gabar'da büyük bir petrol keşfi oldu. Ülkemizin muhtelif yerlerinde değerli madenlere ilişkin keşiflerimiz oldu.
Bunları da kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Üzüldüğümüz nokta şu: Biz her paylaştığımızda maalesef Türkiye'de belli muhalif kesimler, bu projeleri itibarsızlaştırmaya dönük, hak etmediği şekilde karalamalara maruz bırakıyor. Kamuoyunu bu kapsamda en doğru şekilde bilgilendirmek için de bugün burada birlikteyiz.
Milli Enerji ve Maden Politikası bugün somut sonuçlarını vermektedir. Bu süreçte atılan her adım, devletimizin ve ilgili kurumlarımızın kontrolünde, yerli mühendislik kabiliyetiyle ve şeffaf bir biçimde yürütülmektedir.
Eskişehir Beylikova'daki keşif, 2022 yılında açıklanmıştır. Bu keşiften önce yıllarca süren çalışmalar yapılmıştı. Açıklandığı tarihte, Çin'deki sahadan sonra ikinci büyük nadir toprak elementleri keşfi olarak duyurulmuştur.
Sahada 694 milyon ton kaynak ve yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksidi tespit edilmiştir. Bu saha, ölçüleri itibarıyla Çin'deki maden sahasından sonra en büyük ikinci nadir toprak elementleri (NTE) rezervi olarak kayıtlara geçmiştir.
Nadir toprak elementleri, adından da anlaşılacağı üzere yeryüzünde nadiren bulunan elementlerdir ve yaklaşık 17 tanedir. Bizim için şanslı olan, bunlardan 10 tanesinin Beylikova'da keşfedilmiş olmasıdır. Bu çalışmalar kapsamında tam 125.000 metre sondaj yapıldı ve 59.000'den fazla numune alındı. Bu numunelerin bir kısmı üniversitelere, bir kısmı da MTA'nın laboratuvarlarında Ar-Ge kuruluşlarıyla birlikte analiz edilmiştir.
Bu keşif yapılır yapılmaz hemen ardından orada bir pilot tesisi inşa ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle 18 Nisan 2023 tarihinde tesisin açılışını yaptık. Cumhurbaşkanımız, yaptığı konuşmada, bu tesisin Türkiye'yi nadir toprak elementleri üretiminde dünya ligine taşıyacak bir tesis olduğunu belirterek projenin vizyonunu ortaya koymuştur.
Bu pilot tesis tamamen yerli mühendislik imkanlarıyla geliştirilmiştir. Tesis şu anda çalışıyor ve 1200 ton cevher işleme kapasitesine ulaşmış durumdadır. Bu aşamadan sonra endüstriyel ölçekte bir üretime geçilmesi gerekiyor. Bunun çalışmaları Bakanlığımız tarafından devam ettiriliyor.
Planlanan endüstriyel tesis yapıldığında, yıllık 570.000 ton cevher işleyecek ve 10.000 ton da nadir toprak oksitini işleyecektir. Ayrıca, bu bölgede bulunan barit, florit ve toryum oksit gibi elementler de burada üretilecektir. Bu tesis hayata geçtiğinde, nadir toprak elementleriyle ilgili olarak dünyada ilk beşe girilmiş olunacaktır.
Bu elemenletler nadir bulunan elementler. Ve özellikle bazı kritik teknolojilerde kullanılan elementler, yani ham maddeler bunlara bağlı. Dünyanın her yerinde de yok maalesef. İşte Asya'da biraz önce söyledim, Çin'de bulunduğunu söyledim. Güney Amerika'da var. Ukrayna'da biliyorsunuz duyuruldu. Afrika'da bazı ülkelerde var, Avustralya'da var. Öyle olunca da tabii bu teknolojiye sahip ülkelerin sayısı da, yani bunu zenginleştiren, bu cevheri zenginleştiren teknoloji sahibi ülkelerin sayısı da maalesef sınırlı.
Şimdi tabii burada özellikle kamuoyunda gündeme gelen ve muhalefetin iddialarına, asılsız iddialarına da cevap vermek istiyorum. Özellikle son günlerde basında da yer aldı. İşte son Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinde ABD'ye taviz verildi ve Trump'la gizli anlaşma yapıldı şeklinde birtakım haberler yer aldı. Şunu ifade etmek isterim ki, Cumhurbaşkanımız da zaten kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada aynen şu ifadeyi kullandı: Beylikova'daki, yani Eskişehir'deki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla söz konusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir.
Herhangi bir kaynak devri söz konusu değil. O saha, yıllardır Eti Maden'in geliştirdiği bir sahadır. Eti Maden, nasıl Kırka'da bor madenini çıkartıp işletiyorsa, inşallah Beylikova'da da kuracağı tesisle bu elementleri işletme hakkına sahip olacaktır. Yapılan görüşmeler -Sayın Bakan da açıkladı, yani bu kapsamda yapılan görüşmeler- tamamen bilgi ve teknoloji geliştirme konusunda iş birliğine dönüktür. Yerli üretimi güçlendirecek rasyonel teknoloji işbirliklerini kapsadığını ifade etmiştir.
Buraya da aslında kolay gelmedik. Buna en yakın Eskişehirliler şahittir. Çünkü biz, Eskişehir'e değer katacak vizyon projelerini hayata geçirdiğimizde maalesef muhalefet, özellikle buradaki belediyeler, engelleme yoluna gittiler. Bunun birçok örneğini burada hep birlikte yaşadık. Aynı şekilde Beylikova'daki saha ile ilgili olarak da Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 2021 yılında ÇED olumlu kararına iptal davası açtı.
Aslında bu, bir çelişkiyi de ortaya koyuyor. Bugün "Niçin yapılmıyor?" diye iddia edenler, dönüp o tarihteki bu itirazlarına bakması gerekiyor. Ve bunun bir iyi niyetli yaklaşım olmadığını da ifade etmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin bir açıklamasını da gördük; zaten onlar da bu durumu teyit ediyorlar. Aslında bir yerde ben metni okuyunca şunu anladım: "Günah çıkarttıklarını" ifade ediyorlar, açık konuşayım. Evet, "Biz böyle bir itiraz yaptık ama itiraz reddedildi, hani bundan sonra işte biz de izleyeceğiz." manasında birtakım açıklamalar var.
İlginç olan şu: Tabii Cumhuriyet Halk Partisi, madenciliğin geliştiği şehirlerde madencilerle kol kola yürümeyip, madenciliğin az geliştiği yerlerde de orada birtakım marjinal gruplarla bu tip projelere karşı birlikte protesto görüşlere, protestolara katıldığını görüyoruz. Nitekim buradaki altın madenleriyle ilgili olarak benzer süreçleri yaşadığımızı biliyoruz. Muğla'da termik kömür santraline itiraz edeceksin ama Zonguldak'ta "Maden çıkartalım, kömür çıkartalım" diyeceksin, bu çelişki değil mi? Çanakkale'de, Balıkesir'de altın madenlerine itiraz edeceksiniz ama Eskişehir'de altın madeni faaliyeti başladığı zaman itiraz edeceksiniz, bu çelişki de nedir? Aslında çifte standardın en güzel örneklerini Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu alandaki açıklamalarını okuyunca göreceksiniz.
Türkiye'nin geleceği için stratejik bir adımla karşı karşıyayız. Bu alanda çalışan arkadaşlarımız belki daha iyi değerlendirecektir. Bazı malzemelerde kullanılan eser miktardaki elementler, o malzemeyi farklı bir kategoriye taşır. Mesela, şu cep telefonlarımızda kullandığımız cam, evimizde de her tarafta cam kullanıyoruz ama bu cama dokunduğunuzda dokunmatik özelliğini kazandıran, o cama eklenen selenyum maddesidir.
Nitekim bu da mesela Beylikova'da çıkartılacak elementlerden birisidir. Aynı şekilde savunma sanayinde, havacılık ve uzay sektöründe de bu elementler son derece kritik öneme haizdir. Özellikle herhalde son dönemde bu kritik elementlere ilişkin olarak, minerallere ilişkin olarak yaşanan gerilimleri de takip ediyorsunuzdur. Çin biliyorsunuz bir karar aldı, "Bundan sonra," dedi, "kritik elementleri ihraç ederken daha seçici davranacağız, her ülkeye bunu vermeyeceğiz." dedi. Ama teknolojiyi geliştirenler de bu minerallere, bu elementlere ihtiyaç duyuyor, dolayısıyla tedarik etmek için de onların da yoğun bir çaba ve gayreti var.
Geçmişte nasıl petrol, doğal gaz gibi ürünler çok stratejikti; bugün de hâlâ stratejik ama birçok ülkede bulunduğu için, kaynak çeşitliliğinden dolayı bir şekilde ulaşabiliyorsunuz, bir rekabet var vesaire bundan dolayı. Ama bu elementler bazı ülkelerde olduğu için doğal olarak erişiminizde birtakım engellerle karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bizim de özellikle Millî Teknoloji Hamlesi kapsamında bir sıçrama yapabilmemiz için bu tür elementleri kendi ülkemizde üretip sanayimizin hizmetine sunmamız son derece stratejik bir konu olarak görüyoruz.
Biz sadece teknolojiyi kullanan değil, üreten bir ülke olma yolunda da bu vizyonun sonuna kadar arkasındayız, desteklediğimizi ifade etmek isterim. Özellikle savunma sanayinde ve havacılık sektöründe -ki bunların bir kısmının biliyorsunuz Eskişehir'imizde faaliyet gösteriyor- orada da bu elementlere olan ihtiyacı rahatlıkla görebiliyoruz.
Eskişehir'i bu anlamda artık sadece bir maden sahası olarak görmüyoruz, Türkiye'nin "Teknoloji Yüzyılı" vizyonunun merkezlerinden birisi olarak görüyoruz. Biz, kaynaklarımızı milletimiz için işletiyoruz; ne dışa bağımlıyız ne de kimsenin lütfuna muhtacız diyoruz. Türkiye, kendi teknolojisini kendi topraklarından çıkartma imkânına sahiptir diyoruz. Bu konuda Sayın İl Başkanımızın da geçtiğimiz günlerde bir açıklaması oldu sahaya giderek. O da zaten özellikle Cumhuriyet Halk Partisi il başkanı ve milletvekillerinin açıklamalarına yönelik bir cevap mahiyetinde açıklamalarda, beyanatlarda bulundu. Biz de bugün konuyu bir etraflıca toparlayıp işleyip hem Türkiye kamuoyunun hem de Eskişehir'deki hemşehrilerimizin dikkatine ve bilgisine sunmak istedik.
İki önemli husus var, onları söyleyeyim. Evet, bu sahanın sahibi Eti Maden'dir. Bu tesis Eti Maden'in kontrolünde yapılacak, işletilecek ve üretim gerçekleştirilecektir.
ÇED süreçlerine gelince, ÇED Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu demektir. Eğer bir endüstriyel faaliyet veya madencilik faaliyeti yapacaksanız, o faaliyette toprağa, suya ya da havaya olumsuz etkileri olma ihtimali varsa, buna ilişkin tedbirlerin alınmasına dair bir rapor düzenlenir. Zaten Eti Maden de ÇED raporunda bunları detaylı bir şekilde işlemiş, Çevre Bakanlığına vermiş ve onaylanmıştır. ÇED'e yapılan itiraz da reddedilmiştir. Bu, yapılacak madencilik faaliyetinin çevreye olumsuz bir etkisi olmayacağını gösteriyor.
Örnek olarak, Kırka'da yıllardır, kırk yıldan aşkın bir süredir Eti Maden madencilik faaliyeti yapıyor. Hiçbir olumsuz etki yaşandı mı? Yaşanmadı.
Burada da konunun önemine binaen ifade ediyorum ki, çıkartılacak ürünlerin bir atık oluşturması söz konusuysa, o atıkların nasıl değerlendirileceği ve nerede depolanacağı, ilgili çevre mevzuatına uygun olarak hareket edileceği anlamına gelir. Kimsenin endişe etmesine gerek olmadığını ifade etmek isterim. Faaliyet başladığında da Çevre Genel Müdürlüğü ve ÇED Genel Müdürlüğü ayrıca gelip orada zaman zaman denetim yapacaktır.
Çevre mevzuatımıza gelince, Avrupa Birliği standartlarına uygun, hatta zaman zaman ondan daha iyi seviyede çevresel kurallarımız var. Dolayısıyla vatandaşlarımızın endişe edecek bir durumu yok.