Ali Paşa Şanlı’nın açıklamalarından yalnızca kendi cümleleri şöyledir:

“Biz Tüm Emekliler Sendikası alanlarda mücadele ederken sadece emekliler için değil, biz ülkemizde bir adaletli gelir dağılımı mücadelesini veriyoruz. En alttakilerle en üsttekiler arasındaki bu aylık gelirlere baktığımız zaman çok büyük bir fark var ve o makas sürekli açılıyor. Mesela milletvekili maaşları, emeklilerin 10-11 katı, Cumhurbaşkanı'nın 14 katı. Emekli milletvekili bile bir emeklinin 9 katı. Emekli olduğunda maaş alıyor. Yani sonuçta emekli olan milletvekilliği bu ülkede. Yaşarken, sıradan bir emekliliği bu ülkede yaşarken bu kadar adaletsiz bir gelir dağılımını kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü insanı değil. Artı bir sosyal devletin gereği olarak adaletli bir gelir dağılımı olması lazım. Bu açlık-yoksulluk sınırları açıklanıyor. Şu anda açlık sınırı zaten Ekim ayında 37 bin liranın üzerindeydi. Bu maaş artışıyla emekliliğini aldığı, yükselecek olan maaşı açlık sınırının yarısına yakın oluyor. Yani tamamı bile olmuyor. Yoksulluk sınırı 92 bin liraya geçmiş. Bizim buradaki bütün çabamız, hani Cumhurbaşkanı da söylüyor, esasında burada bütün sorun Cumhurbaşkanı'na ait, şu anda aynı başkanlık sisteminde yönetiyoruz. Cumhurbaşkanı iki dudağı arasında eğer gerçekten yoksulluğu açlığı ortadan kaldırmak istiyorsa rakamları açık görüyor, kendisi de görüyor. Kendi aylık gelirleri belli, emeklinin aylık geliri belli, asgari ücretlerin aylık geliri belli. Yani bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması için mücadele veriyoruz.”

“TÜİK yüzde 32, işte yuvarlak yüzde 33 diyoruz. Bilim insanlardan oluşan ENAG'ın araştırması yüzde 60 diyor. Biz yaşamımızda bu yüzde 70-80’lerde yaşıyoruz zaten. Bir de bu artışların bir anlamı yok çünkü yılbaşında maaş artışları yapılacak. Şu anda yapılan zamlarla zaten bize çay kaşığını verirken kepçeyle geri alıyor. Çünkü niye? Bütün vergiler yılbaşında yüzde 25 artacak. Elektriğe, doğalgaza, vergilere, harçlara yüzde 25 artış olacak. Şu anda zaten zamlar devam ediyor. Emekliliğin bu koşullarda yaşanmak sürdürülmesi mümkün değil. Onun için bizim burada çabamız tabii ki burada çare kimde? Çare yine emeklinin kendisinde, vatandaşın kendisinde. Yani emekliler artık bunu görebilmeli. Şükredip oturmak yerine insanca yaşamın hakkı olduğunu görmeli ve bu mücadeleyi birlikte yükseltmek zorundayız. Eğer emekliler kendi hakları için örgütlenmezlerse, mücadele etmezlerse bu açlık, sefalet, dayatması devam eder.”