Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, savunma sanayii işçilerinin süregelen ekonomik taleplerine yanıt alınamaması üzerine yeni bir mücadele süreci başlattı. Şube Başkanı Hasan Atak, 30. Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi’nin tıkanmasının ardından yaptığı açıklamada, “Artık masada değiliz, alanlardayız. Bu mücadele yalnızca bir ücret meselesi değil, aynı zamanda emeğin, üretimin ve vatanın mücadelesidir” ifadelerini kullandı.
Atak, 6 Şubat 2025’te başlayan sözleşme sürecinde tüm iyi niyetlerine rağmen tek bir maddenin bile kabul edilmeden sürecin Yüksek Hakem Kurulu'na taşındığını belirtti. “Ne acıdır ki maddi durumumuzu iyileştirecek, geleceğe umut verecek hiçbir düzenleme yapılmadı. Yıllardır sabırla masada bekledik. Şimdi o sabrı örgütlü dirence dönüştürüyoruz” dedi.
Türkiye’nin en köklü askeri tesislerinden biri olan Eskişehir 1’inci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü bünyesinde çalışan işçilerin, yalnızca uçak bakımında değil, F-16, F-4, F-5 savaş uçaklarının modernizasyonu, C-130, CASA, Skorsky ve Kobra helikopterlerinin onarımında da görev aldığına dikkat çeken Atak, bu iş gücünün ülkenin millî savunmasına katkısının tartışılamayacağını söyledi.
Atak, “GÖKTUĞ, SOM, HGK, KGK, ASELPOD, EHPOD, TEBER, KEMENT gibi kritik mühimmatların entegrasyonundan sorumluyuz. Harp hasar onarımı, motor testleri, mühendislik kabiliyetlerimizle ülkeye milyarlar kazandırıyoruz. Ama biz geçinemiyoruz” sözleriyle ekonomik tablonun vahametini vurguladı.
Son yıllarda maaşların reel değerinin hızla düştüğünü ve bu nedenle kalifiye mühendislerin, teknisyenlerin istifa ettiğini ya da emekli olmak zorunda kaldığını belirten Atak, “Bu sadece ücret değil, aynı zamanda kurumsal hafızanın kaybı, kritik sistemlerin savunmasız kalması demektir” dedi.
Sendikanın talepleri arasında geçmiş dönem kayıplarının telafisi için %69 oranında iyileştirme, 2025 yılı tamamı için %107 maaş artışı, enflasyon farkının gecikmeden ödenmesi, sosyal yardımların eşit oranda artırılması ve gelir vergisi oranının %10’da sabitlenmesi bulunuyor.
Bu taleplerin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda onur ve liyakat talebi olduğunu vurgulayan Atak, “Bu ülkenin millî savunması yerli ve millîyse, o savunmanın işçisine de hak ettiği değer verilmelidir” ifadelerini kullandı.
Son olarak, Atak, kamuoyuna şu mesajı verdi: “Üç yıldır her alanda yükselttiğimiz mücadelemize devam ediyoruz. Bizi yok sayanlara karşı sesimizi her yerde duyuracağız. Alanlarda, işyerlerinde, meydanlarda... Hak ettiğimizi alıncaya kadar durmayacağız.”
Türk Harb-İş Sendikası’nın açıklaması, yalnızca savunma işçilerinin değil, üretimin temelini oluşturan birçok sektör çalışanının sesi olarak yankı buldu.