Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıkladığı “Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması 2024” raporunu değerlendirdi. Asu Kaya, raporun kadınların bu ülkede hâlâ yaşam hakkı için mücadele ettiğini gösterdiğini söyledi. Asu Kaya, verilerin 10 yıl sonra açıklandığını ve bu sürede yaşananların göz ardı edildiğini belirtti. Asu Kaya, verilerde kadınların %28,2’sinin psikolojik, %18,3’ünün ekonomik, %12,8’inin fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade etti.

KORKUTAN RAKAMLAR
Asu Kaya, raporda yer alan en çarpıcı gerçeklerden birinin birçok kadının yaşadığı şiddeti kimseye anlatamaması olduğunu vurguladı. Asu Kaya’ya göre kadınlar, başvurduklarında devletin koruyucu elini değil, cezasızlık duvarını buluyor. Asu Kaya, kadınların karakolda küçümsendiğini, mahkemede “iyi hal indirimi” ile karşılaştığını ve toplumda “sus, yuvanı yıkma” gibi tepkilerle karşılaştığını söyledi. Asu Kaya bu durumu iktidarın kadınlara yönelik politikalarının sonucu olarak tanımladı.

Araştırma, şiddetin hangi gruplarda ve bölgelerde daha yaygın olduğunu da gösteriyor. Fiziksel şiddetin en yüksek olduğu bölge Kuzeydoğu Anadolu olarak kaydedildi. Psikolojik şiddetin en çok görüldüğü kesim boşanmış kadınlar oldu. Dijital ortamda şiddetin en yoğun olduğu grup ise 15–24 yaş arası genç kadınlar. Asu Kaya, kadın kendi hayatını kurmaya çalıştıkça daha çok hedef olduğunu belirtti ve bu durumu “itaat eden kadın makbul, direnen kadın cezalandırılır” anlayışının sonucu olarak açıkladı.

SORUMLULAR KİMLER
Asu Kaya, araştırmada en çok belirtilen nedenin “erkeğin öfke kontrol sorunu” olduğunu, ancak bunun öfke sorunu değil eşitsizlik meselesi olduğunun altını çizdi. Asu Kaya, kadınlara itaat dayatan, erkeklere üstünlük veren sistemin her türlü şiddetin kaynağı olduğunu söyledi. Asu Kaya ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nden imza çeken, toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredattan çıkaran ve kadını yalnızca aile içindeki rolüyle tanımlayan anlayışın bu tabloyu yarattığını ifade etti.

Asu Kaya, 6284 sayılı Kanun’un kadını koruyan temel bir yasa olduğunu hatırlattı ve bu kanunun uygulanması gerektiğini vurguladı. Asu Kaya, ancak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bu yasanın görmezden gelindiğini öne sürdü. Asu Kaya, Sayın Mahinur Özdemir Göktaş’a da hitap ederek, kadınlar her gün hayatını kaybederken bakanlığın neden sessiz kaldığını sordu. Asu Kaya, bir bakanlığın “aile birliğini koruma” gerekçesiyle kadınları ölüme terk edemeyeceğini belirtti.

Asu Kaya, Adalet Bakanı’na seslenirken adaletin işlemediğini ve faillerin “iyi hal indirimi” ile ödüllendirilmesinin mağdur kadınların güvenliğini zedelediğini söyledi. Asu Kaya, DNA raporlarının geç açıklanması, dosyaların karartılması gibi uygulamalara örnek vererek Rojin Kabaiş olayına değindi. Asu Kaya, Rojin Kabaiş’in sesinin, susturulmuş binlerce kadının sesi olduğunu dile getirdi.

Asu Kaya İçişleri Bakanı’na da seslendi. Asu Kaya, 6284’ün uygulanmasının kolluk kuvvetlerinin sorumluluğunda olduğunu, ancak kadınların karakola gittiklerinde çoğu zaman “barışın, eve dönün” denildiğini, bu yüzden evlerine geri dönemeyenlerin ve sonrasında hayatını kaybedenlerin hesabının kim tarafından verileceğini sordu. Asu Kaya, kadınların can güvenliğini sağlayamayan bir İçişleri Bakanlığı’nın görevini yerine getirmediğini belirtti.

Asu Kaya, verilerin 10 yıl sonra açıklanmasının yarattığı sessizlikten ve bu sessizliğin ardındaki tablodan söz etti. Asu Kaya, her bir yüzdelik dilimin bir annenin, kız kardeşin, kız çocuğunun hayatta kalma mücadelesi olduğunu söyledi. Asu Kaya, raporun ortaya koyduğu gerçeklerin politika yapıcılar tarafından dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Asu Kaya konuşmasında, kadınların örgütlü ve kararlı olduğunu; bu düzeni değiştirmek için hareket halinde olduklarını ifade etti. Asu Kaya, psikolojik, ekonomik, fiziksel ve dijital şiddetin her türüne karşı duracaklarını, susturulan kadınların sesi olacaklarını ve kadınların yalnız olmadığını belirtti. Asu Kaya ayrıca kadınların artık geri adım atmayacağını söyledi.