Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, kamu çalışanlarına getirilen yarı zamanlı çalışma düzenlemesine yönelik eleştirilerini parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında dile getirdi. Nazlıaka’ya göre bu uygulama kadınları iş hayatından ve kamusal alandan uzaklaştırmanın yeni adımı.
Nazlıaka, “Aile Yılı” ilanının ardından yürürlüğe giren düzenlemeyi, kadınların yalnızca çocuk bakımıyla tanımlanmasını hedefleyen bir zihniyetin ürünü olarak değerlendirdi. “Bu düzenleme ile kadınlar ya çocuk ya kariyer ikilemine zorlanıyor” diyen Nazlıaka, yönetmeliğin aile dostu gibi sunulsa da kadınların kazanılmış haklarını geri almayı amaçladığını savundu.
Düzenlemeye göre doğum yapan kadın memurlar veya eşi doğum yapan erkek memurlar, çocukları ilköğretim çağına gelene kadar yarı zamanlı çalışabilecek. Ancak Nazlıaka’ya göre bu hakkı genellikle kadınların kullanacağı açık. Bu durum kadınların hem ekonomik hem de mesleki olarak geriye düşmesine yol açacak.
Yarı zamanlı çalışma süresi, kademe ve derece ilerlemesinde tam süre olarak kabul edilmeyecek. Ayrıca bu süre zarfında süt izni hakkı da iptal edilecek. Nazlıaka, “Zaten cam tavana çarpan kadınların yükselme şansı tamamen ortadan kalkacak” diyerek düzenlemenin uzun vadede kadınları daha da görünmez hale getireceğini söyledi.
CHP’nin açıklamasında dikkat çeken bir diğer başlık ise maaş kesintisiydi. 50 bin TL maaş alan bir memurun yarı zamanlı çalışmaya geçtiğinde 25 bin TL’ye düşeceğini belirten Nazlıaka, “Bu ekonomik şartlarda bu ücretle geçinmek mümkün değil” dedi.
Kamu kreşlerinin yetersizliğine de değinen Nazlıaka, “1987 tarihli yönetmeliğe göre en az 50 çocuğun bulunduğu kamu kurumlarında kreş açılması zorunlu. Ancak sayı her yıl azalıyor. 2008’de 497 olan kamu kreş sayısı 2016’da 56’ya düşmüş durumda” dedi. Büro Emekçileri Sendikası’nın araştırmasına göre ise çalışanların yüzde 99,2’si kurumlarında kreş bulunmadığını ifade ediyor.
Nazlıaka ayrıca, kadınlara hiçbir aşamada danışılmadan hazırlanmış bu yönetmeliğin toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak olduğunu savundu. “Kadınlar yalnızca çocuk doğurmak için değil, toplumu yönetmek ve dönüştürmek için vardır” sözleriyle yönetmeliğe tepki gösterdi.
Basın toplantısında Nazlıaka, Ayşe Tokyaz cinayetinin ayrıntılarına da değindi. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından artan kadın cinayetlerine dikkat çekerek, Tokyaz’ın yaşadıklarının tek bir ihmal değil, sistematik bir çöküş olduğunu söyledi. Ayşe Tokyaz’ın ailesiyle görüştüğünü aktaran Nazlıaka, “Bu davanın ve Ejegül Ovezova dosyasının da takipçisi olacağız” dedi.
Aylin Nazlıaka, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Kadınlar her yerde. Bizi yok sayan anlayışı reddediyoruz. Bu düzenleme sosyal devlet değil, toplumsal mühendisliktir.”