Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği öncülüğünde Eskişehir’de bir otelde düzenlenen Gıda Güvenliği Paneli, yerel yönetim temsilcileri, akademisyenler ve sektör paydaşlarını bir araya getirdi.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce şu ifadeleri kullandı;

"Ben 2000’li yılların başlarında henüz daha belediyeye gelmemişken, belediyecilikle ilgim yokken, yeni avukatlık yapmaya başlamış ve biraz da sivil toplum gönüllüsü iken duydum ki Tepebaşı Belediyesi, Sağlıklı Kentler Birliği’ne girmiş. Bu, şehirde gerçekten büyük bir heyecan uyandırmıştı. Sivil toplum oluşumlarında çalışan biri olarak bizim de elimiz hep Tepebaşı Belediyesi’ndeydi; birlikte çalışmalar yapıyorduk.

Bugün eğer “Hayat Tepebaşı’nda güzel” diyorsak, işte bunda Sağlıklı Kentler Birliği’nin çok büyük payı var. Bu nedenle, birliğin hem şehrimize hem de Türkiye’ye kattığı tüm değerler için huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Evet gıda güvenliği belki de günümüzün en önemli konularından bir tanesi. Ancak bu mesele sadece tarladan sofraya gelen bir ekosistemden ibaret değil; aynı zamanda farklı boyutları da var. Bir kere eşitlikle ilgili bir konu, derin yoksullukla ilgili bir konu, sosyal devletle ilgili bir konu.

Bugün bizler, gıda güvenliğini sağlamak için çok güçlü devlet politikalarına ihtiyaç duyuyorken; yerel yönetimler ve vatandaşlar olarak iktidara karşı, devlete karşı davalar açarak, mücadele ederek bir yol bulmaya çalışıyoruz.

Örneğin, dün mecliste biliyorsunuz yasa tasarısı görüşülmeye başlandı. Eskişehir’den de çok değerli aktivistlerimiz vardı. Mecliste buluştuk ve yasanın çıkmaması için elimizden geleni yapmaya çalıştık.

Ama gıda güvenliği dediğim gibi bir ülkenin aynı zamanda güvenlik problemidir. Eğer siz sağlıklı gıdaya ulaşamıyorsanız, sağlıklı gıdaya giden süreçleri yani o tarladan soframıza kadar gelen süreçleri doğru şekilde yönetemiyorsanız; toprağımızı, havamızı, suyumuzu, doğamızı koruyacak yöntemleri geliştiremiyorsanız, o zaman o ülkede ciddi bir güvenlik sorunu var demektir.

Eskişehir’den örnek vermem gerekirse, Termik Santral’e karşı burada bulunan arkadaşlarımız şehirdeki daha kapsamlı bir toplulukla birlikte büyük bir mücadele verdi. Aynı mücadeleyi Sakarya Vadisi’nde, Mihalgazi ve Sarıcakaya tarafında yapılması planlanan siyanürlü altın madeni ocağına karşı da veriyoruz.

Biz her alanda, her yerde; vatandaşlar, yerel yönetimler ve iktidarın bu konuda birlikte, kol kola çalışması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Bu toplantının en önemli nedenlerinden biri de budur. Aksi takdirde bir taraf diğer tarafla savaşarak bu mücadeleyi kazanamaz. Çünkü bu mücadelenin kazananı yoktur; kaybedeni ise hep birlikte bizler oluruz.

O yüzden buradan iktidara bir kere daha seslenmiş olalım. Gıda güvenliği konusunda hep birlikte, doğru politikalarla ilerlemekten başka çaremiz yok. Bu ekosistemi birlikte kurmak zorundayız. Havamızı, suyumuzu, doğamızı koruyarak; gıda güvenliğini tüm vatandaşlarımız için eşit şekilde erişilebilir hale getirmeliyiz.

Ben, bu kadar önemli bir konuyu hem Eskişehir gündemine hem de ülke gündemine taşıdığı için başta Birlik Başkanımız olmak üzere tüm üyelerine, encümen üyelerine teşekkür ediyorum."