Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce şu ifadeleri kullandı;

“Yatırım konusuyla ilgili konuşmak istiyorum. Biliyorsunuz, Eskişehir gerçekten uzun yıllar boyunca üvey evlat muamelesi gördü. Pek çok sorun çözülmedi. Bunlardan biri de yol meselesidir. Özellikle ilçe yolları... Tek tek ilçe yollarını saymayacağım ama yatırım planında ne kadar az ödenek ayrıldığını gördünüz. Bu hızla devam ederse bu yollar herhalde 20 yılda ancak tamamlanır.

Bir de şu 367 milyar liralık yatırım rakamsal olarak fazla gibi görünüyor ama burada yirmi iki, yirmi üç yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Eskişehir halkının nüfusu dikkate alındığında, Türkiye genelinde yapılan yatırımlar nüfusla orantılı olarak değerlendirildiğinde, Eskişehir şehirler arasında sondan beşinci ya da onuncu sıradadır. En az yatırım alan şehirlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Belki bazı alanlarda yatırımlar yapıldı. Ama mesela spor tesisleri açısından Eskişehir, seksen bir il içinde yetmişinci sıralarda. Bu konuda çok kötü durumdayız. Çevre yolumuz hâlâ yok. İlçelerle bağlantı yollarımız oldukça yetersiz. Bazı mahallelerimizde, özellikle 65 bin nüfuslu en büyük mahallelerimizde okul yok. Çocuklar okula gitmek için merkeze gelmek zorunda kalıyor. Oysa “en iyi okul, en yakın okuldur.” Ne yazık ki hâlâ pek çok mahallemiz okula kavuşmuş değil.

Bu nedenle “367 milyar lira yatırım yaptık, Eskişehir'e çok yatırım yaptık” demenizi biz Eskişehirliler olarak kabul etmiyoruz. Eskişehir, yatırımı en az alan şehirlerden biridir. Yatırımları nüfusa ve yüz ölçümüne göre orantıladığınızda gerçek tablo ortaya çıkacaktır. Bu hesaplamanın detaylarını sizden ayrıca öğrenmek isterim.
Tarım ve hayvancılığa verilen desteklerden bahsedildi. Ancak Türkiye’de tarım ve hayvancılığın geldiği nokta ortada. Benim bildiğim kadarıyla bu sektörler bitme noktasında. Hangi destekten söz ediliyor? Biz niye bu iyileşmeyi görmüyoruz?

Su kaynakları da son derece kötü yönetildi. Bugün yaşadığımız birçok sorun, suyun yanlış kullanılmasından kaynaklanıyor. ESKİ Genel Kurulu’nda bu konuları konuştuk, tekrar detaya girmeyeceğim. Ancak mevcut tarım ve hayvancılık politikaları Türkiye'de çökmüş durumdadır. Bu durum nasıl düzeltilir, kim çözer, bunlara kafa yormamız gerekiyor.

Elbette ki siyaset yapma hakkımız var ama burası Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclisi. Bu meclis, çözüm odaklı, şehrin hakkını savunan bir meclis olmalı. Şehrin en önemli ilk 10, ilk 30, hatta ilk 50 sorununu hepimiz biliyoruz. Bu sorunlara kafa yormak varken, "Sen bunu basına söyledin, ben de burada cevap veriyorum" diye kitapçık sallayarak değil; gerçekten hangi sorun varsa, hangi yatırım eksikse, bunları kalem kalem ortaya koyarak Eskişehir’in hakkını aramalıyız.
Farklı partilerden olabiliriz ama aynı milletin temsilcileriyiz. Eskişehirli vatandaşlarımız bize bu görev için oy verdi. Tartışmalarımız daha nitelikli, daha kaliteli, Eskişehir’i ve on dört ilçesini ileri taşıyacak düzeyde olmalı. 540 mahallemizle birlikte bu şehri ileriye taşımalıyız.

Aksi halde kısır tartışmalar içinde kayboluruz. Hani sık kullanılan bir söz vardır, onu bir metafor olarak düşünebilirsiniz: “Kırmızı okyanusta mı yüzmek istersiniz, mavi okyanusta mı?” Kırmızı okyanus karışıklık ve çatışmalarla doludur. Orada kavga ederek yüzersiniz. Mavi okyanus ise berraktır, şeffaftır; sorun çözmek için yüzülen bir yerdir. Biz mavi okyanusta yüzmeyi tercih ediyoruz.

Yoksa burada kavga edeceksek, birbirimize “sen sus”, “sen konuşma”, “atma”, “sallama” gibi sözler söyleyeceksek, bu düzeyden açıkçası hiç memnun değilim. Hepinizden ricam şudur: Elbette ki tartışacağız, farklı siyasi görüşlerimiz var ve bu görüşleri savunacağız. Ancak bunu seviyeli ve saygılı şekilde yapalım. Bunu istemek herhalde Büyükşehir Belediye Başkanı olarak benim en doğal hakkımdır.”