Türkiye Spor Yazarları Derneği Eskişehir Şubesi Başkan Sadi Seda şu ifadeleri kullandı;
"İlhan Var hocamızı herkes tanıyor. Eskişehir'de uzun süredir görev yapıyor. Eskişehirspor'dan başlayan ve bugün Eskişehir Anadolu Spor Kulübü'nde devam eden bir süreçte hocamızla tanışıyoruz. Eskişehir'e çok büyük katkıları oldu. Eskişehirspor camiasına çok büyük katkıları oldu. Şimdi Anadolu Spor Kulübü'nün başında ve zor şartlara rağmen, özellikle son 15-20 günden beri veya bir aydan beri yaşanan birtakım sıkıntılara rağmen, 11 tane futbolcusunun federasyon tarafından ceza almasına rağmen elindeki mevcut kadroyla takımı yaşatmaya ve ligde yola devam etmek için mücadele veren bir hocamız. Bu yüzden kendisini tebrik ediyoruz, kutluyoruz, başarılar diliyoruz. Ne kadar ceza olsa da eldeki diğer futbolcularla ben bu işi sonuna kadar kovalayacaklarını düşünüyorum değerli hocamızın. İnşallah sezonu da en iyi bir yerde tamamlayacaklarını, sözlerini tutacaklarına inanıyorum."
Eskişehir Anadolu SFK Teknik Direktörü İlhan Var şu ifadeleri kullandı;
"Geçen sene de küme düşer diye düşünülen veya bu takım ligde kalamaz diye düşünülen bir takım o mücadeleyle ligde kalmayı başardı. Bu yıl da o zorluklara rağmen tekrar ben o sıkıntılara rağmen ligde kalacağına inanıyorum.
Bizim dostluğumuz çok eskiye dayanıyor. Çok teşekkür ediyorum. Sadi Seda bizim duayenimiz, büyüğümüz. Her zaman telefonlarımızla birlikte görüştüğümüz, fikir alışverişinde olduğumuz, Eskişehir'den bilgi aldığımız, bizi yönlendiren, doğru yolda yönlendirmeye çalışan büyüklerimizden birisi. Eksikliğini göstermesin Allah. Uzun ömürler başımızda olsun inşallah sağlıkla, sıhhatle. Bizi yalnız bırakmıyorsunuz bu süreçte de. Destek oluyorsunuz. Gazetelerinizde, köşe yazılarınızda, televizyonlarınızdaki programlarınızda sahip çıkıyorsunuz, arkamızda duruyorsunuz, şehirle aramızdaki köprü oluyorsunuz. Hepsi için, yaptıklarınız için teşekkür ediyorum. Bu ziyaretimizi de taçlandıralım istedik. Hem teşekkürlerimizi ağzımızdan, dilimizden duysun istedik.
Federasyonun bir anda ortaya çıkardığı bu süreç bize yanlış geldi. En azından sezon sonunu bekleyebilirlerdi. Yani kesinlikle herkes aynı fikirde. Ama bir anda bu süreci devam ettirmek istemesi, yönlendirmesi çoğu kulübün futbolcu kaybına, inanılmaz ekonomik kaybına sebep oldu. Hedefleri bir anda şaşırttı. Bütün arzuladığımız, hayal ettiğimiz hedeflerden bir anda uzak noktada kaldık.
11 futbolcunun bahis oynaması olayı var. Ben kendi şahsi fikri yani biz bunu küçük bir kabahat olarak görüyorduk ve Türkiye'de inanılmayacak şekilde 77. maddeyi öğrenmiş olduk. Hiç kimsenin bilmediği... Biz her zaman Türk futbolunun içinde 6222'yi biliyorduk. Hani sonucu etkileyecek, teşvikler, primler, veyahut da yanlış yolla olan oyunculara büyük cezaların olduğu veyahut da futbolcuların hiç olmaması gerektiği bir kulvar olarak biliyorduk. Ama bu bahis oynamasını, evde Beşiktaş'la, Galatasaray'la veyahut da aile büyüklerimizle iddiaya girmek gibi bir şey zannediyorduk. Hani 20 TL, 30 TL, 100 TL, 500 TL oynayıp böyle... Kazanacakları miktar da ortada olan bir rakamlardan bunu kabahat olduğunu biliyorduk. Meğer suçmuş. Sadece bunu da öğrenmiş olduk: oynanmaması gerektiğini. 11 futbolcumuz ceza aldı. Ve "2 hafta ara, sonra lige başlıyoruz" dediler. Bu ceza alanların içinde kendileri federasyon olarak açıklamalar yaptılar. Kendi kendine yaptıkları açıklamalarda bu başlayan sürecin çok daha başında, yani %1'lik, %2'lik kısmını açıklayıp ceza verdiler. %98'lik kısmı şu an profesyonel liglerde yarışıyor mesela. 2 gün önce değerli bir büyüğüm, bir kulüp başkanı abimle görüştüğümde, federasyonun çok sıkıntı yaşadığını söyledi. Ve bu federasyondaki bu süreci yöneten avukatın da çok samimi arkadaşı olduğunu, anormal derecede baskı yedikleri için isimleri açıklayamadığını söyledi. Bu büyük bir olay, büyük bir skandal bence yani. Bu yaşadığım en büyük skandal. Baskı yedikleri yüzünden açıklayamadığı isimler olduğunu söyledi.
Yani madem böyle bir şey var, süreç var, tamamen toparla, bitir, noktayı koy. Sezon sonuna kadar herkes eşit şartta yarışsın. Ve sen yine de takibine devam et, ne yapıyor, ne ediyor bu oynayan oyuncular diye bir bak. Yanlış işlere giriyorlarsa, yanlış şeyleri etkiliyorlarsa, şampiyonluğa gideni, küme düşeni, bunları etkileyecek isimler varsa, bunları hemen Türk futbolundan yok et. Bunların sonuna kadar arkasındayım. Ve bu, sezon sonu yapılsaydı müthiş bir şey olurdu. Herkes tekrar eşit şartta yarışa başlardı diye düşünüyorum. Böyle bir süreç. İnşallah bunu böyle tamamlarlar ama şimdi bir açtılar Pandora'nın kutusunu, böyle bıraktılar yani. Ne olacak, bakacağız.
Kulüplere baktığınızda, genel olarak baktığınızda, çoğu kulübü etkiledi. Ben kendi kulübüm adına, işte senin dediğin gibi baba, ilk 11'de oynayan 6 oyuncumuz, genelinde 11 oyuncumuz cezalı durumdaydı. Bir anda kadromuz 15 kişiye düştü. 3 tane kalecimizin etkilenmesinden dolayı hiç kalecimiz kalmadı desek yeri var. Bir tane Yağız diye bir 16 yaşındaki kardeşimiz vardı. Ona kaldık bir anda. Çocuk da heyecandan... Yani çok heyecanlandı bir anda. Ondan sonra işte takviye yapmak zorunda kaldık. Maça 2 gün kala, hiç görmediğimiz, bilmediğimiz, sadece diyalog yoluyla güvenip aldığımız bir kaleciyle yola devam ettik. O da bizi mahcup etmedi, çok şükür.
Bunu atlatmaya çalışıyoruz. Zor bir süreç. Kimsenin başına vermesin bir teknik direktör olarak. O takımı ayakta tutmak, onları o psikolojiden çıkarmak derken çok şükür bizim ekibimizde Yaşar Hocamız var, spor psikoloğu ve mentörümüz. Onun da çok desteği var oyuncu kardeşlerimize. Bu süreci biz iyi atlattığımızı düşünüyorum. Akabinde bu stresli bir zamanda, her kulüpte olan sıkıntılar bizim kulübümüzde olduğu için, yani 2'si bir arada, 3'ü bir arada bütün problemler sanki bir araya gelmişçesine üst üste...
İşte en son çocuklara şunu söyledim: "Görebileceğiniz profesyonellik hayatınızdaki en rampa yoldayız" dedim. "Eğer bu sorunları da aşıp bu hedefimize ulaşabilirsek biz çok büyük iş yapmış olacağız". Ben kendi adıma, teknik direktörlük adına büyük bir başarı elde etmiş olurum diye düşünüp kendi adıma, oyuncularım adına büyük bir savaş, çok büyük, bundan daha öte bir şey göreceklerini zannetmiyorum dedim. İşte buraları bir aştığımız an, senin dediğin gibi bu şehrin ikinci bir profesyonel takımı burada hayatta kalsın. Çok önemli. Aynen. Yani spor camiası adına, Eskişehir halkı adına ikinci bir profesyonel takım. Çünkü profesyonel ligde takım tutmak hakikaten çok zor. Çok şartları zor, maddiyatı zor. Güncel hayatta yaşam standartlarının da zor olduğu bir dönemde ekonomik olarak bir kulüp yaşatmak profesyonelce inanılmaz hakikaten bir zor süreç. Bunu kaybetmememiz lazım, elimizde tutmamız lazım. Eskişehir insanının, Eskişehir halkının spora bakışı çok büyük. Yani burada bizi de kucakladıklarından, bizi de ayakta tutsunlar, bize de destek olsunlar."
Eskişehirspor Kulüp Başkanı Ulaş Entok bu konularda benimle hep konuşuyor. İstediğin bir şey olduğunda sadece bana iletmen yeter. Kendisine bu konuda desteklerinden dolayı, bize baktığından, bize bakış açısından dolayı çok teşekkür ediyorum.
Yalnız şöyle de bir gerçek var. Biliyorsunuz, benden iyi biliyorsunuz. Yani Eskişehirspor, Eskişehirsporlu bir altyapısından oyuncu bile alsak ki ben de şu an 8 tane Eskişehir'in öz evladı var biz talip olamıyoruz, isteyemiyoruz. Çünkü yarın, ha benim açımdan play-off açısından, ligde kalma açısından belki önemli oyuncu olacak. Ama yarın nihayetinde sezonun ikinci yarısında bir maç oynayacağız tekrar, bir tane abi kardeş. Yani orada olacak ufacık bir hatayı bizim insanımıza, bizim Eskişehirspor taraftarımıza anlatmak çok zor oluyor.
İşte ben de o yüzden kendi adıma, yönetimimize de söylediğimiz hep bu. Yani bizi karşı karşıya getirebilecek hiçbir şeyin içinde olmak istemiyoruz. Biz geçen sene Ayhan Taşlı'yı almayı çok istedik. Çocuk bende oynamayı anormal çok istedi, bak. "Beni satıyorlar, ben gitmek istemiyorum, ben seninle olmak istiyorum" demesine rağmen, "Ben seni alamam evladım" dedim. Çünkü ben seni amatör olarak alırsam, ki öyle almam lazım, bu sefer Eskişehirspor'a 500-700 milyon para verilmeyecek. E verilmeyecek, bak İlhan olmuş olmak istemiyorum. Hep bu çizgiye çok dikkat ediyorum ben hayatımda.
Bunları Ayhan Taşlı'yı da söyledim. Senin dışarıya gitmen, ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu biliyorum. Bana çok faydalı olacağını biliyorum ama hem kendine hem de Eskişehir'e bir faydan olacak kardeşim. Sen bize gelirsen sadece bana faydan olacak ve bu sefer de biz altında kalacağız yorumların" diyorum. Hep böyle bakıyorum, bugüne kadar da hep öyle baktım. Şimdi bu 2 Eylül'den giden Çorlu'ya kardeşlerimizi de çok istedim.
Eskişehirspor - Karşıyaka maçı için şu ana kadar 20.000 bilet satılmış. Hafta sonuna kadar belki 30.000 olacak yani. Bu kadar insanı üzmenin, onlara karşı olmak gibi bir niyetimiz zaten başından beri hiç olmadı. Bunu da dile getirmek istiyorum, her seferinde de dile getiriyorum. Bütün oyuncularımıza söylüyoruz. Biz bakın aynı şehirde olan iki kardeş takımız profesyonel ligde. Keşke Eskişehir daha üst ligde olsaydı da biz buradan bu şekilde yarışsaydık, yani abi kardeş gibi. İnsanlara belki daha kolay anlatılırdı.
Eskişehirspor ile bizi rakip zannediyorlar. Gerçekten biz rakip değiliz, bunu bilin. Sadece bir maçlık sahaya çıktık mı hakikaten rakip, abi kardeş olsalar da maç yapıyor gibi yapıyoruz. Bu bir gerçek. Ama bizim de kulübümüzün, sahibimizin hedefi bu ligden çıkmak. Ama bizim Eskişehir gibi arkamızda milyonlarca bir taraftar, siyaset, işte her türlü bir güç yok. Sadece bir şahsın arkasındayız. Şahısla birlikte yürümeye çalışıyoruz. Onun da gücünü biliyorsunuz.
Yani biz de rakip hiçbir zaman olmadık. İstediğimiz futbolcular için o teklif bile bize yeterli, teşekkür ediyoruz. Yani alma konusunda aldık mı yarın bir şey olduğunda bunun altında kalırız diye düşünüyorum baba. O yüzden hep böyle bir vites aşağıda olsun, başka yerden olsun, böyle bakıyoruz biz. Ama o teklifi bize kendileri de söyledi, daima kapılarının açık olduğunu. Kendilerine çok teşekkür ediyorum her zaman destek olmak istedikleri, yapabilecekleri ne varsa her türlü desteği oluyorlar zaten.
Bu sene sezon başı da play off oynamak hedefi ile lige girdik. Çünkü böyle grubumuza baktığımızda, bir de Eskişehirspor çok, yani hemençıkayım istiyor. Bütün gücü, bütün şeyi, bütün enerjisini ona harcamışken, biz de hakikaten öyle bir planlama yaptık. Maddi olarak da takımımızın bütçesini aşağıda tutmaya çalıştık. Seçerken birazcık daha işte aynı şekilde karaktere dikkat edip, bizi yavaş yavaş hem oynayıp hem yetiştirebileceğimiz oyuncu tarzına geçtik. Bizim hedefimiz Playoff'a kalabilmek. Playoff'a kalabilecek seviyeyi ilk yarı yakaladığımızda, işte ikinci yarıda yapabileceğimiz takviyelerle, Playoff'tan çıkmak. Hedefimiz hep böyle oldu, sezon başından beri biz hep buna ayarladık. Güçlü rakiplerimiz var, camia rakiplerimiz var. Bunlarla mücadele etmek hem saha içinde hem saha dışında zor olduğunu biliyorduk. Bunu düşünerekten hedef haline koyduk. Bizim hedefimiz şu an ilk hedef her zaman her takımın başladığı gibi ligde kalmaktır, sonra Playoff'tur. Biz Allah'ın izniyle hep hedefimizi bu noktada koyduk, hiç şaşmadık. Aldığımız kötü sonuçlardan dolayı, bu hedeften biraz şaştık gibi gözüküyor. Ama çok bir mesafe yok yine, makas çok büyük aralık yok. İnşallah bu hafta alabilirsek, ikinci bir galibiyetimizle oraya çok daha yaklaşacağız. Ondan sonraki fikstür biraz da lehimize dönüyor bu şeyden dolayı. Ama bizde de çok eksikler var, rakiplerimizde de eksikler var. Yani '1-0 olsun, bizim olsun' mantalitesi bu saatten sonra devre arasına kadar. Makasın içine girmek, Playoff hattına. Bizim şu anki hedefimiz hep o.
Altay maçı zor bir maç olacak. Altay hakikaten köklü bir takım, 110 yıl üstünde ve İzmir'in en eski kulüplerinden birisi. Büyük sıkıntılar var. Bahis soruşturmasından dolayı onlar da sıkıntılar da yaşadı. Yani bizim maçımıza 'final' parolasıyla çıkıyorlar. Çünkü onların şu an puan durumundaki yeri belli ve 6 puandalar. Bir anda yukarı çıkmak istiyorlar. Bizim için de zor, onlar için de zor. Final gibi bir maç olacak. İki takım için de zor bir maç.
Devre arasına az kaldı. Bizim planlamamız hazır. Bizim kendi ekibimiz hâlinde yaptığımız planlamamız hazır. Sadece bu 3 ay olarak ceza alan oyuncularımızla vedalaşmayı düşünüyoruz. Ama önümüzdeki süreçteki 6 ay ve 9 ay alan oyuncularımız hiçbir şekilde yararlanamayız. Zaten çoğunun sözleşmesi 1 yıllık. Karşılıklı anlaşarak onlarla vedalaşacağız. Yerlerine takviyeleri devre arasından sonra düşüneceğiz.
Anadolu Üniversitesi'ni hedefine ulaştırmak için 4 tane nokta, bilemedik 5 tane futbolcu kardeşimiz lazım diye düşünüyorum. Ama bunun 4 tanesi bizi taşıyacak, yani önemli bir oyuncu olması lazım. Bu liglerde ismini belli etmiş, kendini ispatlamış oyuncu şeklinde, bu şekilde bakıyoruz. Yani yetiştirmek değil, sadece hedefe götürecek oyuncu arayacağız, şu 4 tane. Ama bu sayı 5 olur, onların belki yaşı genç olabilir. Ama 4 tane nokta transfer almak zorundayız.
Sezon başı hatırlarsanız röportaj yaptığımızda bana hep sorulan sorularda 'Favori kim?' diye sorduğunuzda, hep 3-4 takım söyleyebiliyorduk. Hakikaten puan durumuna baktığımızda o 3-4 takım olduğu yerde yarışıyor. Gerçekten bu seneki kalite biraz düşük. Hatta şu dakikadan sonra daha da düştüğünü söyleyebilirim, futbol anlamında.
Yani burada şampiyonluğa ulaşacak takımı, oyunculardan çok, kulübü yöneten yöneticilerin, yönetimin ve kulüp başkanlarının davranışları, kulübün duruşu taşıyacaktır, emin olun. Çünkü her zaman duyarsınız, play-off'a yaklaşmasanız bile son haftalar kaldığında, 'Birlik, beraberlik' gibi bazı söylemler çıkar. İşte alacaklarımızdan, itimali çıkmak istemiyoruz, bir şeyler olur. Yani bu kulübü yönetimiyle alakalıdır. Ben buna çok inanıyorum. İyi yönetilen kulüp, bu arada bu ligden çıkabilir diye düşünüyorum. Hele hedefi olan kulüpler. Çünkü ne kadar sorunların olduğunu herkes bizden iyi biliyor. Futbolcular birbirleriyle bilgi alışverişi yapıyor, hocalar biliyor, herkes biliyor. Çoğu kulüpte olan bir ekonomik sıkıntı var. Bu süreci iyi yöneten kulüp, bence bu bayrağı önde alacak diye düşünüyorum.





