ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir Barosu Engelli Hakları Komisyonu: "Ülkemizde ne yazık ki engelli hakları hak ettiği yeri bulamamakta"

Eskişehir Barosu Engelli Hakları Komisyonu Başkanı Ayten Balaban, engelli haklarında geriye gidiş yaşandığını belirterek acil düzenleme çağrısı yaptı.

Abone Ol

Eskişehir Barosu Engelli Hakları Komisyonu Başkanı Ayten Balaban şu ifadeleri kullandı;

"Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olması sebebi ile, günün anlam ve önemine binaen bazı hususların altını çizme zaruriyetimiz doğmuştur.

Hak arayışı, her dönemde çetin ve meşakkatli bir yol olmuştur. Tarih boyunca dezavantajlı grupların bugün bulundukları noktaya gelmeleri, çoğu zaman küçük ama birikimli değişimler sayesinde mümkün olmuştur. Bu değişimler kimi zaman yavaşlamış, kimi zaman yerinde saymış; yine de en küçük olumlu adım dahi bir umut kaynağı ve kazanım olarak görülmüştür.

Ne var ki bugün karşımızda çok daha karanlık bir tablo bulunmaktadır. Eskiden, engelli hakları ve engellilere yönelik bakış açısından en azından sınırlı da olsa bir ilerleme olduğu ve bu ilerlemenin yavaşladığından söz ederken; bugün birçok modern hukuk devletinde kıyaslandığında, ülkemizde engelli haklarının hem kamu hem de özel sektör nezdinde yerinde saymak bir yana, geriye gittiğini üzülerek gözlemliyoruz. Kazanılmış haklar engellilerin elinden alınmakta; engelliler, 20. yüzyılda hatta 19. yüzyılda dahi görülmeyecek nitelikte uygulama ve tutumlara maruz bırakılmaktadır.

15 Ocak 2025 tarihi öncesi emeklilik talebi olan vatandaşlarımızın “engellilik derecelerine” göre yaş şartı olmaksızın 506 sayılı Kanun kapsamında emekli olması mümkün iken, 9 Ocak 2025 tarihli kanun değişikliği ile bu tarihten sonra emekli olmak isteyen engelli vatandaşlarımıza, erken emeklilik şartları sağlık raporlarında engellilik derecelerine ve diğer bağlayıcı sınırlarına göre en az 15 ile 18 yıla kadar geciktirilmektedir.

Anayasa Mahkemesi ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun, kurum ve kuruluşların engelli bireylerin erişilebilirliğine uyum sağlamasını zorunlu kılan kararlarına rağmen, hâla erişilebilirliğin sağlanmadığı mekânlarda sırf hayatlarını idame ettirebilmek için çalışmak zorunda kalan engelli vatandaşlarımızın emeklilik şartlarının zorlaştırılması, Anayasal hakları olan Angarya yasağının ihlal etmektedir.

Engelli bireylerin eğitim, spor, sanat, istihdam, sağlık gibi alanlarda haklarını kullanabilmesi ve daha sosyal bir hayatın içinde olmaları pekala mümkün iken, gerekli erişilebilirlik şartları her alanda en sona bırakılmıştır. Daha geçen hafta, engelli vatandaşlarımız için yaşanabilir bir şehir olarak anılan Eskişehir’imizde, sınıf 2. katta olan PEV hastası 7 yaşındaki engelli öğrencinin bir gün annesinin sırtında sınıfa taşındığı görüntüler hafızalarımıza kazınmıştır. Şehrimizde ve ülkemizde eğitim alabilmek adına engelleri aşmaya çalışan çocukların erişilebilirlik engellerinin acilen kaldırılması gerekmektedir. Okulların ve devlet kurumlarının erişilebilirlik şartlarını tamamlaması yetkililerin en büyük ayıbıdır. Engelli vatandaşlarımız erişilebilirlik şartlarının iyileşmesi ile kendilerine yaşam alanı bulabilecekler, Anayasal haklarını ancak bu şekilde kullanabileceklerdir.

Neredeyse her gün tedavi görebilmek için hastanelere giden, erişilebilirliğe uygun olmayan yollarda kaza riski ile burun buruna yürümeye çalışan engelli vatandaşlarımızın özel araçlarıyla ulaşmalarının sağlanması bir zorunluluktur. Ülkemizde toplu taşıma kullanabilmek engelli vatandaşlarımız için neredeyse imkansız hâle gelmişken araç alımlarında ÖTV muafiyetinin zorlaştırılması ve araç değişim hakkının 5 yıldan 10 yıla çıkarılması ile engelli vatandaşlarımızın ulaşım hakkı ellerinden alınmaktadır.

Evde bakıma muhtaç engelli bireylerin bakıcı masraflarını bu hayat pahalılığında ödemeleri mümkün olmadığı gibi, sıfır evde hasta bakım ücreti alma şartını zorlaştırmak adına hastane heyet komisyonlarından tam bağımlı raporunun alınması zorunlu kılınmış, işbu raporları alabilmek neredeyse imkânsız hâle getirilmiştir. Otizmli bireylerin de engel halinden kaynaklanan yasal hakları yeni mevzuat değişiklikleri ile düzenlenerek zayi edilmiştir.

Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz hâli en çok dezavantajlı grupları özellikle de çalışma hayatına katılamayan engelli vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir. Zira engelli vatandaşlar ihtiyaç duydukları medikal ve bakım ürünlerini ücretiz alamadığı gibi, işbu ilaç ve ürünler ülkemize ithal edilmekte ve fiyatları döviz kurları üzerinden hesaplanmaktadır. Yine pek çok ortoz ve protez ürünün en geç 2 yılda bir yenilenmesi gerektiği bilinmektedir. Oysa ki hiçbir çefayla alınan engelli raporları ile sağlanan maddi destekler ile yakınına bağlanan 13.000 TL civarındaki bakım maaşı da hiçbir gereksinimini karşılamaya yetmemektedir.

Okullarda engelli öğrencilerin yaşadıkları sıkıntılar her gün medya gündemi yer almaktadır. Öğretmenlerinden ve idarecilerinden korktukları için kötü muameleye bağlı adli olaya şiddet uğrayan çocuklarımız olmuştur. Yine aynı şekilde bakım evlerinde yaşadığı şiddet olayları da medyaya yansımış ancak hiçbir adım atılmamıştır. Resmi törenlerde başta öğretmeni tarafından dışlanan engelli öğrencilerimizin yaşadığı travmaların emsali yoktur. Şikâyet konusu olan bu olaylarla bağlantılı dosyalar komisyonumuzca da takip edilmektedir. Ancak Mahkemelerden bugüne değin kamu vicdanını rahatlatan bir karar henüz çıkmamıştır.

3 Aralık Dünya Engelliler günü bir kutlama değil, bir farkındalık veya en azından gözden geçirme amacı taşımaktadır. Engelli vatandaşlarımızın hak ihlallerinin bir an evvel durdurulması, Anayasamızda yer alan eşitlik haklarının korunması için acilen mevzuat değişiklikleri yapılması şarttır.

3 Aralık, “Engelli bireyler kırmızı çizgimizdir” ruhunu benimseyen düzenlemeler için, yetkilileri görev başına çağırma günüdür.

Ne yazık ki, bugün hem iktidarın hem muhalefet partilerinin söylemlerinde engelli hakları hak ettiği yeri bulamamakta; kamu kurumları ve özel sektör, üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirme konusunda ciddi biçimde yetersiz kalmaktadır.

Engelli bireyleri zorlayan esas mesele, çoğu zaman bedenlerindeki işlev ve yapı farklılığı ya da bu farklılıklardan kaynaklanan etkililik sınırlılıkları değildir. Asıl sorun, fiziksel ve sosyal çevreyle etkileşim sırasında ortaya çıkan, öngörülebilir olmasına rağmen giderilmeyen sınırlılıklar ve engellerdir. Yani sorun; duyarsız insanlar, sorumluluk almayan kurumlar ve kapsayıcı olmaktan uzak politikalar bütünüdür.

Bugün birçok işyeri, engelli bireylere istihdam olanağı sağlarken gerçek bir fırsat eşitliği yaratmak yerine, yalnızca yasal engelli kotasını doldurmayı hedeflemekte; hatta kimi işletmeler, idari yaptırımları göze alarak engelli çalıştırmaktan bilinçli şekilde kaçınmaktadır. Oysa engellilere yönelik önyargılar bir kenara bırakılıp gerçek anlamda şans verildiğinde, engelli bireylerin eğitimde, istihdamda, sanatta, sporda ve yaşamın her alanında ne kadar büyük başarılara imza atabildiğini gösteren sayısız örnek gözlerimizin önünde durmaktadır. Bu gerçeklik, sorunun engellilerde değil, onları dışlayan zihniyette ve sistemde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Eskişehir Barosu Engelli Hakları Komisyonu olarak aleyhe düzenleme ve idari işlemlerin mülga edilerek, öncelikle kamu kurumu ve kuruluşlarının erişilebilirlik şartlarının düzenlenmesini, özel kurumların denetlenmesini ve erişilebilirlik şartı getirilmesini, engelli vatandaşlarımızın acil ihtiyaçları başta olmak üzere Anayasamızca korunan eğitim, sağlık, spor, ulaşım ve çalışma haklarının bir an evvel tahsis edilmesini talep ediyoruz."