ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu: "Adaletin sesini yükseltme iradesini taşımaya devam edeceğiz"

Eskişehir Barosu, insan hakları alanında artan sorunlara dikkat çekerek adalet ve eşitlik çağrısını yineledi.

Abone Ol

Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu adına konuşan Av. Büşra Karadan Ünver şu ifadeleri kullandı;

"İnsan onuru, adaletin ve hukukun varlık sebebidir. 10 Aralık 1948’de kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden sonra “herkes özgür, onur ve haklar bakımından eşittir” diyebilme cesaretinin simgesidir. Ancak bu cümle, aradan geçen 77 yıla rağmen hâlâ yalnızca bir ideal olarak kalmaktadır. Çünkü hak ihlalleri, adaletsizlik, yoksulluk, savaş ve ayrımcılık dünyanın dört bir yanında artarak devam etmektedir.

İçinde bulunduğumuz dönemde de, insan haklarının evrensel değerleri hem dünyada hem ülkemizde ağır bir sınavdan geçmektedir. Filistin’de aylardır süren bombardımanlarda binlerce sivilin yaşamını yitirmesi, uluslararası hukukun temel ilkelerinin hiçe sayıldığı bir tabloyu gözler önüne sermiştir. Eskişehir Barosu olarak, savaşın hiçbir gerekçesinin sivillerin yaşam hakkını ortadan kaldıramayacağını bir kez daha vurguluyoruz. Savaş suçlarının cezasız kalmaması, insanlık onurunun gereğidir.

Ülkemizde ise insan hakları alanında yaşanan sorunlar her geçen gün derinleşmektedir. Adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, kadınların ve çocukların şiddetten korunma hakkı, çevre hakkı, barınma hakkı gibi en temel hakların ihlali artık olağan hale getirilmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine idarenin üstünlüğünün yerleşmeye başladığı bu süreçte, savunma mesleği de doğrudan baskı altındadır. Avukatlar, yalnızca müvekillerinin değil, toplumun tamamının hak arama özgürlüğünün güvencesidir. Bu nedenle bizler, her türlü baskı ve yıldırma girişimine rağmen insan haklarının savunulmasından vazgeçmeyeceğiz.

Bu yıl yayımladığımız 19 Mart ve sonrasında yaşanan barışçıl eylemlerle ilişkin Eskişehir Barosu İnsan Hakları Raporu, bu süreçte yaşananları kapsamlı biçimde ortaya koymuştur. 19 Mart sürecinde savunma hakkı, toplanma ve gösteri özgürlüğü, adil yargılanma ilkesine yönelik ağır ihlaller; yalnızca bireylerin değil, doğrudan hukuk devletinin de zarar gördüğünü göstermiştir. Bu süreç, yargı bağımsızlığının, savunmanın kutsallığının ve hukuk devletinin önemini bir kez daha hatırlatmıştır.

Eskişehir Barosu olarak, kentimizin yaşam, sağlık ve gelecek kuşakların hakkıyla iç içe geçtiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Kentin doğal kaynaklarını, tarım alanlarını ve yaşam çevresini tehdit eden maden projeleri, yalnızca çevreyi değil, insanın yaşam hakkını da doğrudan hedef almaktadır. Doğanın talan edilmesine karşı durmak; hukukun, bilimin ve vicdanın ortak sorumluluğudur.

Son dönemde özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında çocukların ağır ve denetimsiz koşullarda çalıştırılması, bu çocukların yaşamlarını yitirmesine yol açan vakalar, hepimizin vicdanını sarsmaktadır. Çocuk işçiliği, hangi isim altında olursa olsun, çocuğun üstün yararı ilkesinin ve yaşam hakkının açık ihlalidir. Bu acı kayıplar, çocuk hakları konusundaki denetim eksikliklerinin artık ertelenemez bir sorun haline geldiğini göstermektedir.

Bu noktada, siz kıymetli basın mensuplarına da özel bir teşekkür borçluyuz. İnsan hakları ihlalleri, hukuka aykırılıklar, adalet duygusunu zedeleyen her olay karşısında, biz Eskişehir Barosu olarak sizleri sık sık yanımızda görüyor, birlikte kamuoyuna sesleniyoruz.

Yıl boyunca farklı komisyonlarda farklı konularla da olsa defalarca kez adalet, özgürlük ve eşitlik çağrısı yapmak zorunda kalıyoruz. Oysa dileğimiz, bir gün bu çağrıların son bulduğu, artık hiçbir hak ihlalinin yaşanmadığı, hukuka aykırılıkların değil adaletin konuşulduğu bir ülkede yaşamaktır. Ne yazık ki, bu dileğe yaklaşmak bir yana, her geçen gün daha fazla hak ihlaliyle, daha derin adaletsizliklerle karşılaşıyoruz. Bu gerçek, insan hakları mücadelesinin yalnızca bir görev değil, yaşamın kendisi kadar zorunlu ve vazgeçilmez olduğunu bize her seferinde hatırlatıyor.

İnsan hakları mücadelesi, metinlerde değil; bir öğrencinin eğitim hakkına erişiminde, bir kadının şiddetten korunma talebinde, bir işçinin güvenli ortamda çalışmasında, bir çocuğun oyun oynama hakkında hayat bulur. Bizler Eskişehir Barosu olarak, insan hakları mücadelesinin yalnızca bir güne sığmadığını; yılın her gününde, her alanda sürdürülmesi gereken bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz.

Bugün, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için herkesin sorumluluk taşıdığını hatırlatıyoruz. Eşitlik, özgürlük, adalet ve insan onuru; bir topluma bahşedilen ayrıcalıklar değil, her bireyin doğuştan haklarıdır. Bu bilinçle, insan haklarının savunulması kararlılığını, adaletin sesini yükseltme iradesini taşımaya devam edeceğiz.

Yaşanabilir bir dünya, ancak hakların evrenselliğine inanmak ve bu inancı her gün yeniden savunmakla mümkündür. Çünkü biz biliyoruz ki, adaletin gerçek ölçüsü; en savunmasızın hakkını koruyabildiğimiz, en sessizin sesini duyurabildiğimiz andır."