Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı;
“Hepinizin yakından bildiği üzere sağlık hizmeti tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de üç basamaklı bir sistem üzerine inşa edilmiştir.
Ülkemizde birinci basamak sağlık hizmeti temel olarak aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde verilmektedir.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin temel amacı; koruyucu, bütüncül ve kapsayıcı sağlık hizmetlerini toplumun en ücra köşesine kadar ulaştırmak, bireyleri hastalıklardan korumak, hastalık oluşmadan önce gerekli bilgilendirme ve taramaları yapmak ve önlemleri hayata geçirmektir.
Aile sağlığı merkezlerinde hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yaşadıkları çok sayıda yönetsel, işleyiş, fizik koşullar, özlük hakları sorunlarına karşın gösterdikleri özveri ile düşük maliyetli, etkili, eşitlikçi bir hizmet verilmekte ve toplumu hastalıklardan koruyarak toplum sağlığına ve ülke ekonomisine büyük yararlar sağlanmaktadır.
Aile sağlığı merkezlerinde meslektaşlarımız ve diğer sağlık çalışanlarımız, türlü zorluklara rağmen, bağışıklama, aile planlaması, kronik hastalık takibi, kanser tarama programları, gebe takibi, bebek ve çocuk izlemi, yaşlı takibi gibi, bireyin sağlıklı kalma halini yöneten, hastalıkların ise erken yakalanmasını sağlayan görevleri yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
Ancak AKP hükümetleri, sosyal devlet anlayışını yok etmiş ve her fırsatta dile getirdiğimiz ve kaldırılması için mücadele ettiğimiz sağlıkta dönüşüm projesini uygulamaya koymuştur. 20 yılı aşkın süredir uyguladıkları politika ile ülkemizde sağlığı alınır satılır bir meta haline getirmiştir.
Mevcut hükümet, her üç basamakta da ticarileşmenin çok çeşitli uygulamalarını giderek artırmaktadır. Bu kurumları birer ticarethane, hastalarımızı ise müşteri olarak görmektedir.
Bunun son örneklerinden biri şehrimizde bir aile sağlığı merkezinde akupunktur uygulamasının başlatılmasıdır.
Sağlık Bakanlığı tüm itirazlarımıza rağmen, 15 Haziran 2025 tarihinde yaptığı bir düzenleme ile bu uygulamanın yolunu açmıştır.
Ülkemizde ilk uygulama maalesef şehrimizde bir aile sağlığı merkezinde başlamıştır.
Yakından bildiğiniz gibi, Sağlık Bakanlığı 1 Kasım 2024’te aile hekimliğine dair eziyet yönetmeliğini ve yönetmelikle akıl dışı türlü uygulamalarını hayata geçirdi.
Bu yönetmelikle, hasta aile hekimine değil de doğrudan hastaneye giderse, aile hekimi hastasını sevk ederse, belirli bir sayının üzerinde antibiyotik, mide ilacı, ağrı kesici yazarsa, hasta memnun olmadığını bildirirse, hasta son altı ayda (Bugün değiştirildi ve bir yıl yapıldı) aile sağlığı merkezine gelmediyse, hekimin ve bağlantılı olarak diğer sağlık çalışanlarının maaşlarından önemli ölçüde kesinti yapılıyor.
Sonuçta mevcut hükümet aile hekimine hak ettiği maaşı vermemek için çok çeşitli bahaneler üretiyor ve sonra da “Hafta sonu veya resmi tatil günlerinde akupunktur veya fitoterapi yap, böylece sana vermediğim maaşını halkın cebinden bu yolla kazan.” diyor.
Bakanlık bu uygulama ile; birinci basamağın asli koruyucu hekimlik görevini açık yok saymaktadır. Bu yolla hekimlerin özlük haklarının gaspı kolaylaşmakta ve ayrıca hekimler normal maaşını kazanabilmek için yasal dinlenme saatlerinde de çalışmaya zorlanmaktadırlar.
Bir kez daha açıkça dile getirelim. Bu uygulama tamamen yanlıştır ve hemen geri dönülmelidir.
Peki Bakanlık neden akupunktur ve fitoterapinin de içinde olduğu, kısaca GETAT denilen geleneksel ve tamamlayıcı tıp denilen uygulamaları öne çıkarmaktadır?
Bunun pek çok nedeni vardır. Ancak en önemli nedeni; başlattıkları sağlıkta dönüşüm projesi ile artık hizmete ulaşamayan milyonlarca hastanın dikkatini başka bir alana yöneltmektir.
Bu uygulamalar kanıta dayalı tıp çerçevesinde tartışmalıdır ve bazıları, o da ancak sınırlı alanlarda ve tamamlayıcı olarak önerilmektedir.
Bu kadar özveri ile çalışan bu gruba rağmen, koruyucu hekimlik uygulamaları, çok çeşitli nedenlerle hâlâ toplumun yarısına hiç uygulanamamaktadır.
Bakanlık bu eksiğini, başvurana hizmet verdiği sağlıklı yaşam merkezleri açarak veya kabul edilemez bir uygulamayla sokaklarda insanlarımızı tartıp obezite tanısı koymakla kapatacağını sanmaktadır.
Bugün yukarıda ana başlıklarla dile getirdiğimiz sorunlar nedeniyle, birçok ASM kapanma noktasına gelmiştir. Sonuç hiç şüphesiz ki halk sağlığı tehlikesi ve zaten 2.–3. basamağa yığılmış olan hastaların, daha uzun süreler beklemesi, daha fazla hastaneye gitmesi, sağlık çalışanlarının daha fazla tükenmesi, tırmanan şiddet vakaları ve tabii ki maliyet artışıdır.
Birinci basamak sağlık hizmeti; ticari kaygılardan, alternatif tedavi arayışlarından, yönü belirsiz uygulamalardan bağımsız olarak yürütülmelidir. Halkımızın sağlığını korumak, toplumda yanlış tedavi beklentilerini beslemek yerine, bilimsel tıp bilgisiyle hareket etmek hekimlik mesleğinin en temel yükümlülüğüdür.
Eskişehir-Bilecik Tabip Odası olarak;
Sağlık Bakanlığı’nın derhal kamucu yaklaşıma dönmesini,
Aile hekimliği uygulamasının koruyucu hekimlik boyutuyla güçlendirilmesini,
Bilimsel ve kanıta dayalı tıbbın dışına çıkan uygulamalara sadece birinci basamakta değil sağlık hizmetlerinin hiçbir alanında kesinlikle yer verilmemesini bir kez daha hatırlatıyor ve bu tür girişimlerin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”