ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu: "Çanakkale, Eskişehir, İzmir, Balıkesir, Bursa ve Bilecik risk altında"

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, Çanakkale’den Kaymaz’a maden taşınmasını ve siyanürle işlenmesini sert dille eleştirdi. Projenin iptali için çağrı yapıldı.

Abone Ol

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu adına konuşan Beyzanur Baş şu ifadeleri kullandı;

“Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu olarak doğamızı, yaşam alanlarımızı ve sağlığımızı tehdit eden bir maden projesine karşı daha ses çıkartmak için bugün burada toplandık.

Bereketli topraklarımız şirketler tarafından yağmalanıyor; Artvin’den Kuzey Ormanları’na, Kaz Dağları’ndan Sivas’a, Akbelen’den Erzincan’a her yerde bir talan projesi var. Eskişehir’imiz de bu talanın tam ortasında bulunuyor. Alpagut-Atalan altın madeni, Kaymaz altın madeni, Sarıcakaya altın madeni, Behçetiye altın madeni, Esence altın madeni… Sadece altın madenleri değil taş ocakları, RES projeleri ile de büyük bir tehdit altındayız. Ama bizler, doğayı ve yaşamı korumak için çıktığımız bu yolda, kararlı duruşumuz ve gerçekleştirdiğimiz eylemliliklerimizle bu toprakların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu herkese gösterdik. Davalar kazandık, protestolar gerçekleştirdik, binlerce dilekçe topladık, Ankara’ya Meclis’e gittik ve Eskişehir’i maden talanına kurban etmeyeceğimizi onlarca kez kamuoyu ile paylaştık.

Bugün burada bulunmamızın sebebi ise Eskişehir’imizi maden çöplüğüne çevirecek bir proje hakkındadır. Sevgili dostlar burayı dikkatle dinlemenizi istiyoruz, çünkü akıl almaz bir proje var karşımızda; Çanakkale’den Eskişehir, Kaymaz altın madenine her gün 149 kamyon madenin taşınması planlanıyor. Yanlış duymadınız, her gün Çanakkale’den Eskişehir’e 149 kamyon maden taşınacak. Çanakkale’den taşınacak bu maden Kaymaz altın madeninde siyanürle işlenecek ve zehirli, ağır metal içerikli maden çöpleri Kaymaz’da biriktirilecek.

Biliyorsunuz Kaymaz’a 3. Atık barajı inşa edildi, bu inşaatın Mahkeme kararlarına aykırı bir şekilde gerçekleştiğini bizler tespit etmiş ve ilgili kurumlara bildirmiştik. Fakat kurumlar sessiz kaldılar, uydu görüntüleri ile elde ettiğimiz deliller yok sayıldı. Ve sonrasında Kaymaz altın madenindeki 3. Atık barajına yönelik Eskişehir İdare Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararı Danıştay tarafından bozuldu fakat tekrardan bilirkişi keşfi yapılmaksızın bozuldu. Danıştay üyeleri tarafından itiraz yolumuz kapatıldı ve Kaymaz altın madeni projesi hakkında ÇED olur kararı geçerli bir hale geldi…

Kaymaz’a milyonlarca ton maden taşınacak, bu maden Çanakkale’den getirilecek ve zehirli maden atıkları Kaymaz’da biriktirilecek. Sadece Eskişehir’imiz değil bu madenin nakliye güzergâhındaki birçok ilimiz tehdit altında. Ayrıca, sadece Kaymaz’a değil, İzmir’de maden taşınacak. Her gün 78 kamyon madenin de İzmir’e taşınması planlanıyor. Yani şu anda; Çanakkale, Eskişehir, İzmir, Balıkesir, Bursa ve Bilecik direkt olarak bu projeden etkilenecek… Bu illerin bulunduğu havzalarda birçok olumsuz çevresel etki ve halk sağlığı sorunları ile karşı karşıya kalacak, sadece bir maden projesi bu ülkenin suyunu, toprağını, havasını, canlı yaşamını yerle bir edecek.

Peki süreç nasıl ilerliyor biliyor musunuz, bu projenin maden ocağı Çanakkale’de açılacağı için diğer illerin görüşü sorulmuyor, Eskişehir’imizi maden çöplüğüne dönüştürecek bu projeye karşı Bakanlık nezdinde bizim hiçbir söz hakkımız yok.

Aslında mevzuatımızda bu konuyu yönelik yapılacaklar son derece net. Bizler bildiklerimizi sizlere aktarmak istiyoruz arkadaşlar.

ÇED Yönetmeliği’nin 25. Maddesi’nde bu tarz durumlarda nasıl bir ÇED sürecinin yürütülmesi gerektiği açıklanmıştır. 25. Madde der ki; “Bu Yönetmeliğe tabi birden fazla projeyi kapsayan entegre bir projenin planlanması halinde, Bakanlıkça entegre proje için tek bir ÇED başvuru dosyası/proje tanıtım dosyası hazırlanması istenir.” Çok açık bir ifade değil mi?

Maden ocağı Çanakkale’de açılacak fakat nerede işlenecek? Eskişehir ve İzmir’de…

Peki, madencilik faaliyetinde maden işlenmese olur mu? Olmaz tabi ki de, yani çıkartılan bir madenin işlenmesi gerekiyor. O zaman bu madencilik faaliyeti hangi illeri kapsıyor?

Çanakkale, Eskişehir, İzmir ve nakliye güzergâhındaki illeri. Yani meydana gelecek tüm etkilerin bir bütün olarak ÇED raporunda ele alınması gerekiyor, bunu biz söylemiyoruz mevzuatımız söylüyor. Fakat ne yazık ki bu projede; Eskişehir’in söz hakkı yok, Eskişehir’in nasıl etkileneceği, alınacak önlemler yok, bizim sağlığımız yok, bizim Kaymaz fasulyemiz yok…

Sadece bu değil bir başka açıdan da mevzuatımıza aykırılık var.

ÇED Yönetmeliği’ne göre kümülatif etki değerlendirmesi zorunludur yani ÇED raporlarında bu değerlendirmenin yapılması gerekir. Kümülatif etki mevzuatımızda “aa) Kümülatif etki değerlendirme: Yapılması planlanan projenin, planlandığı alan ile projeden doğrudan etkilenecek alanlar veya kaynaklar üzerinde oluşturabileceği çevresel risk ve etkilerinin; mevcut, planlanan veya proje ile doğrudan ilgisi olabilecek diğer faaliyetlerle birlikte belirlenmesi ve analiz edilmesini,” şeklinde tanımlanmıştır.

Fakat ÇED raporunda gerçekçi bir kümülatif etki değerlendirmesi yapılmamıştır.

Açık bir şekilde Yönetmeliklere aykırı bir proje var karşımızda.

Ve bizler de bu projenin yakından takipçisiyiz.

Şu anda proje 10 günlük yurttaş görüşüne açıldı ve bizler de bu projenin sebep olacağı olumsuz; çevresel etkiler, sağlık etkileri ve sosyo-ekonomik etkilerden dolayı ÇED sürecinin sonlandırılmasını ve ÇED olumsuz kararının verilmesini talep eden dilekçelerimizi Bakanlığa göndereceğiz.

Bugün ikinci bir dilekçe daha vereceğiz. Bu ikinci konu yine bir maden projesi hakkında, Artvin, Cerattepe Bakır Madeni projesi hakkında… Biliyorsunuz oradaki dostlarımız yaklaşık 30 yıldır madene karşı mücadele ediyorlar. Açtıkları davaları kazanıyorlar fakat tekrardan ÇED süreçleri başlatılıyor. Cengiz Holdinge bağlı ETİ Bakır, Artvin’in doğasını yok etmeye devam ediyor. Biliyorsunuz aynı şirket bizim Sakarya Vadimize de göz koymuş durumda, fakat henüz sahaya giremediler. Ve giremeyecekler buna izin vermeyeceğiz.

Artvin’de Cengiz Holdinge bağlı ETİ Bakır şirketinin işlettiği Cerattepe Bakır Madeni’nde de bir ÇED raporu halkın görüşüne açıldı.

Artvin’in ormanları, biyolojik çeşitliliği, kültürel yapısını korumak hepimizin, tüm yurttaşların görevi. Bu görevi biz kendi kendimize vermiyoruz, bize bu görevi Anayasa veriyor. Ve bizler Artvin’in de daha fazla talan edilmemesi için Cerattepe Projesi’ne yönelik başlatılmış olan ÇED sürecinin sonlandırılmasını buradan, Eskişehir’den Bakanlığa bildiriyoruz.

Artvin’li dostlarımızın her zaman yanındayız, doğamızı gözü dönmüş şirketlere karşı savunmaktan bir adım geri atmayacağız.

Dostlar, biliyorsunuz 13 Haziran 2025 tarihinde AKP’li milletvekilleri tarafından TBMM’ye "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" sunuldu. İlgili kanun teklifini sunanların mesleki faaliyetlerinden de anlaşılacağı üzere ilgili teklif, maden ve enerji şirketlerine faaliyetlerinde büyük kolaylıklar ve imtiyazlar sağlamayı, doğamızı ve yaşam alanlarımızı talan etmelerine engel ve prosedür olarak gördükleri ÇED süreçlerini ve doğayı koruyan diğer kanunları aşmayı amaçlıyor. Ve bu tasarı resmi gazetede yayımlandı. Hâlihazırda doğayı koruyan politikalar üretmemiz gerekirken tam tersine tüm izin süreçlerinin kolaylaştırılmaya çalışıldığına şahitlik ediyoruz.

Bu yasa tasarısının Meclis’te Genel Kurul’dan geçmemesi için birçok kez Ankara’ya gittik, Ankara’da Cemal Süreyya parkında nöbet tutan dostlarımızla sabahladık ve Eskişehir’de de yaşam nöbetleri tuttuk. Fakat tasarı geçti… Ama bizler mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Ne Alpagut-Atalan’ı, ne Kaz Dağları’nı, ne de Cerattepe’yi vermeyeceğiz.”