Eskişehir Emek Ve Demokrasi Platformu adına konuşan Sibel Gündüz Koca şu ifadeleri kullandı;

"​İnsan hakları, barış ve demokrasi için omuz omuza. Karanlığa karşı yaşamı savunuyoruz. ​Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İnsanlığın ortak kazanımı olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin yıl dönümünde; haklarımızı, özgürlüklerimizi ve "insanca yaşam" talebimizi bir kez daha bu meydandan, hep birlikte haykırıyoruz.

​Ne yazık ki 2026 yılına yaklaştığımız bu günlerde, hem ülkemizde hem de dünyada tablonun giderek ağırlaştığına şahit oluyoruz. Otoriterleşmenin kurumsallaştığı, savaş politikalarının halkları birbirine kırdırdığı, ekonomik krizin ve adaletsizliğin derinleştiği bu günlerde, güçlü ve ortak bir ses vermek her zamankinden daha acildir.

​Eskişehir Emek ve Demokrasi Bileşenleri olarak, bugün burada yaşanan hak ihlallerini tek tek teşhir etmek ve taleplerimizi yinelemek için toplandık.​İfade ve basın özgürlüğü engellenemez. Gazetecilere açılan davalar, haber yasakları, sansür ve sosyal medya üzerindeki baskılarla halkın haber alma hakkı gasp edilmektedir. Öğrencilerin, işçilerin akademisyenlerin, sanatçıların ve gerçeği söyleyen yurttaşların sesinin şiddetle bastırılmaya çalışılmasını reddediyor, soruşturma, gözaltı ve tutuklama terörüne derhal son verilmesini istiyoruz

​Halk iradesinin gaspına ve kayyum politikalarına hayır. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması, seçme ve seçilme hakkına vurulmuş bir darbedir. Siyasi partilere, kadın meclislerine ve gençlik örgütlerine yönelik operasyonlar; milletvekillerine dönük fezlekeler ve siyasi alanın daraltılması, demokratik siyasetin işlevsizleştirilmesidir. Kayyum rejimini kabul etmiyoruz!

​İş cinayetlerine, emek sömürüsüne ve emekli yoksulluğuna son. Derinleşen yoksullaşma ve güvencesiz çalışma koşulları can almaya devam etmektedir. İSİG Meclisi verilerine göre; geçtiğimiz bir yıl içerisinde en az 1956 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Bu ölümler kaza değil, alınmayan önlemlerin ve kar hırsının sonucudur. Şehrimizde, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde işçilere yönelik artan mobbing, sendikalaşma hakkının engellenmesi ve haksız işten çıkarmalar, kölelik düzeninin yerel yansımalarıdır.

​Diğer yandan, ömrünü üreterek geçirmiş emeklilerimiz, bugün açlık sınırının çok altındaki maaşlarla derin bir sefalete mahkum edilmiştir. Temel gıda ve sağlık ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan, ileri yaşlarına rağmen çalışmak zorunda bırakılan emeklilerin insan onuruna yaraşır yaşam hakkı gasp edilmektedir. İnsanca çalışma koşulları ve emekliler için insanca yaşanacak bir ücret istiyoruz!

​Çocuk işçiliği ve çocuk ölümleri ülkenin utancıdır. Çocukların yeri okul sıraları ve oyun parkları olması gerekirken, sanayi sitelerinde, tarlalarda ve MESEM kapsamında ucuz iş gücü olarak çalıştırılmaktadırlar. Verilere göre Türkiye’de son bir yılda 85 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetmiştir. Çocuk işçiliği yasaklanmalı, tüm çocuklar için parasız, bilimsel ve ulaşılabilir eğitim hakkı sağlanmalıdır.

​Kadın cinayetleri politiktir. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkılmasının ardından kadınlara yönelik şiddet daha da vahşileşmiştir. Yılın başından bu yana 423 kadın erkekler tarafından katledilmiş veya şüpheli şekilde ölü bulunmuştur. Cezasızlık politikaları failleri cesaretlendirmektedir. Bizler, "bir kişi daha eksilmeyeceğiz" diyerek, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını ve İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesini talep ediyoruz.

​LGBTİ+ hakları insan haklarıdır. LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri, hedef göstermeler ve varlıklarını yok sayan uygulamalar kabul edilemez. Onur yürüyüşlerinin sistematik biçimde yasaklanması, toplanma ve ifade özgürlüğünün ihlalidir. Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlığı savunuyoruz.

​Engelli hakları "yardım" değil, temel haktır. Toplu taşımadan kamu binalarına, okullardan hastanelere kadar her yerde yapısal engeller sürmektedir. İstihdamda ayrımcılık, kotaların etkisizliği ve bakım hizmetlerinin yetersizliği sona ermelidir. Sağlamcılığa son verilmeli engelli bireyler yok sayılmamalıdır.

​Mülteciler ve göçmenler hedef gösterilemez. Irkçı saldırılar, hedef gösterme politikaları ve hukuksuz sınır dışı uygulamaları insanlık suçudur. Mültecilerin çalışma ve barınma hakkına erişimindeki sistematik engeller kaldırılmalıdır.

Doğama, toprağıma, suyuma ve yaşam hakkına dokunma. Başta şehrimiz Eskişehir Alpagut ve Atalan olmak üzere, bölgedeki maden projeleri ve hukuksuz ÇED süreçleriyle doğamız katledilmektedir. Türkiye genelindeki ekokırım projelerine ve orman yangınlarına müdahaledeki yetersizliğe karşı yaşamı savunuyoruz.

​Sadece doğayı değil, o doğanın parçası olan hayvanların yaşam hakkını da savunuyoruz. Sokak hayvanlarına yönelik "katliam yasası"nı, barınaklardaki şiddeti ve tecridi kabul etmiyoruz. Öldüren değil yaşatan yasalar istiyoruz!

​Adil yargılanma hakkı ve cezaevlerinde insan onuru. Tutukluluk sürelerinin cezaya dönüştüğü, hasta mahpusların ölüme terk edildiği cezaevleri birer işkence haneye dönüştürülmüştür. Herkes için adil yargılanma istiyoruz. Toplumun muhalif kesimlerini sindirmeye yönelik, hapishaneler üzerinden uygulanan politikalara derhal son verilmesini, “kuyu tipi” olarak adlandırılan hapishanelerin kapatılmasını ve mahpusların isteği olan, insanlık onuruna yaraşır koşulların bir an önce sağlanmasını talep ediyoruz.

Anadil hakkı engellenemez. Kürtçe başta olmak üzere, Türkçe dışındaki dillerin yok sayılmasını ve anadilde eğitime yönelik engellemeleri reddediyoruz. Anadili kullanımı ve anadilinde eğitim hakkı birçok uluslararası sözleşme ve anlaşmayla güvence altına alınmıştır. Geçtiğimiz günlerde şehrimizde gerçekleştirilen Kürtçe anadil öğrenimine yönelik faaliyetin yetkili kurumlarca keyfi bir şekilde engellenmesi ve faaliyetin kriminalize edilmesini kabul etmiyoruz.

​Filistin’de soykırıma son. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım tüm dünyanın gözü önünde devam etmektedir. 7 Ekim 2023'ten bu yana süren saldırılarda 18.000’den fazlası çocuk olmak üzere 70.000’den fazla Filistin’li katledilmiştir. Gazze’de süren soykırım, sivillerin aç bırakılması ve zorla yerinden edilmesi insanlık tarihinin en kara lekelerinden biridir. Filistin halkının özgürlük mücadelesinin yanındayız.

​Suriye’de mezhepsel saldırılara ve katliamlara hayır. Suriye’de radikal grupların kontrolündeki bölgelerde sivillere, özellikle Alevilere yönelik katliam ve inanç temelli şiddet derhal durdurulmalıdır. Mezhepsel nefretin körüklenmesine karşı barışı savunuyoruz.

​Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz. AKP iktidarını, ülkeyi sürüklediği bu karanlık tablodan, hukuksuzluk ve cezasızlık politikalarından derhal vazgeçmeye çağırıyoruz! Anayasayı askıya alan, yargıyı araçsallaştıran, toplumu kutuplaştıran ve yaşam hakkını hiçe sayan bu uygulamalara son verin. İnsan haklarına saygı duymak bir lütuf değil, anayasal bir zorunluluktur. Halkın adalet, özgürlük ve insanca yaşam talebine kulak tıkayamazsınız. Bizler, bu ihlallerin karşısında susmayacak, haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Bizler, hakları için direnenler olarak buradayız. Tüm Eskişehir halkını, bu talepleri sahiplenmeye ve mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. ​Yaşasın insan hakları."