ES TV'de konuşan Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy şu ifadeleri kullandı;
HAVAALANINA TARİFELER SEFERLER OLACAK MI
"Eskişehir bir havaalanına sahip olan bir şehir ve bu havaalanı Teknik Üniversite tarafından işletiliyor. Bu havaalanı uluslararası standartta bir havaalanıdır. Özellikle Avrupa'da çalışan Emirdağlı insanların uçuş için tercih ettiği bir havaalanıdır. Geçtiğimiz yıl havaalanımız, hem Avrupa'dan gelen Emirdağlıların charter uçuşları hem de buradan yapılan Hac ve Umre uçuşları sayesinde 110 bin yolcuya hizmet vermiştir ki bu oldukça önemli bir sayı.
Eskişehir, konumu gereği İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e yakın. Mesafelere bakıldığında, uçakla seyahat anlamında çok ihtiyaç duyulmayan bir noktada bulunuyor. Ancak yazın bir Antalya, bir Bodrum, belki bir Adana, bir Doğu veya bir Karadeniz uçuşu için ihtiyaç olabilir. Havayolu şirketleri, ki Türk Hava Yolları bunların başında geliyor, iç hatlarda özellikle yolcu trafiği bakımından yeterli sayıyı görmediği zaman uçmak istemiyor. Daha önce görev yaptığım Kocaeli'de de benzer bir durum vardı. Kocaeli'de de benim görev yaptığım dönemde sadece Trabzon'a haftada 3 gün uçuş vardı, başka bölgelere yoktu.
Ben o dönem Kalkınma Ajansı üzerinden bir çalışma yaptırdım. Kocaeli, Yalova, Sakarya, Düzce, hatta Bolu'yu da kapsayacak bölgeden, yani beş ilin ortak noktasından, buralarda yaşayan Türkiye'nin hangi coğrafyasından gelmiş insanlar var, nerelere uçuş yapılabilir, buraya otobüs biletlerinin fiyatı ne, hangi terminalden kaç tane otobüs bileti kesiliyor gibi konuları rakamlarına kadar inceledik. Sonra da bu çalışmayı Türk Hava Yolları'na ilettik. Ancak Türk Hava Yolları, bunu fizıbıl bulmadığını belirtti. Özellikle bizim çalışmamızda uçuş yapılabilecek noktalar olarak Samsun, Erzurum, Kars, Ardahan ve Diyarbakır öne çıkan yerlerdi, yazın da tabii Antalya ve Muğla yine önemliydi. Fakat havayolları, uçakların doluluk anlamında yeterli sayıya ulaşmayacağı gibi bir kanaate sahip oluyor. Özel havayolları da bu anlamda eğer çok fizıbıl bulmuyorsa uçmak istemiyor.
Tabii, Eskişehirlilerin bu isteği normal ve doğru bir istektir, bu isteğe doğru değil deme lüksümüz olamaz. Süreç içerisinde belki yeni özel havayolları geliştirilir, biraz daha "dolmuş taksi" dediğimiz farklı türlerde uçak modelleri Türkiye'de hizmet vermeye başlayabilirlerse, belki onlar aşama aşama yapılabilir. Burada yakında yine Yenişehir Bursa Havaalanı var, o faaliyette bulunuyor. Sabiha Gökçen de çok uzak sayılmaz. Kocaeli'nin de en büyük dezavantajı oydu; Sabiha Gökçen çok yakındı. Kocaeli'deki havaalanını gündeme getirdiğimizde "O var" diye o da bir endişe yaratıyordu.
Eskişehirlilerin bu isteği haklı, ancak fizıbıl mı değil mi? Bunu tabii biraz daha tartışmak ve konuşmak gerekir.
Özellikle bir alışkanlık oluşuncaya kadar, eğer gerçekten yolcu olacaksa ve bu uçuş tercih edilecekse, gerekirse bu sübvanse edilmeli ve desteklenmelidir. Bu konuda ben Aydın Valiliğinde de çalıştım. Aydın'da da uçuşlarla ilgili onların da ciddi talepleri vardı. Orada da Ticaret Odası ile beraber bir fizibilite çalışması yaptık. Fakat orada da aynı durum söz konusu oldu. Orada da Adnan Menderes Havaalanı yakın, diğer tarafta Denizli Çardak Havaalanı var. Aradaki mesafe itibarıyla bu havaalanının biraz da orada pistinin uzaması gerekiyordu, ek bir yatırım ihtiyacı da vardı. Orada da Türk Hava Yolları tarafından ve Devlet Hava Meydanları tarafından uygun görülmedi.
Ama bu, olmayacak anlamına gelmez. Zamanla Eskişehir, bir ticari hareketliliği olan bir şehir, öğrencileriyle hareketliliği olan bir şehir, turizm bakımından hareketliliği olan bir şehir. Bu konuda yine duyarlı olmak ve konuyu sıcak tutmak her zaman belki bir fırsat yaratabilir. Bu konuda bir başlangıç yapıp, süreç içerisinde kendi kendini yürütebilir, yönetilebilir bir duruma gelebilir. Tabii Gürhan Bey bu konuda duyarlı ve hassas. Milletvekillerimiz hassas. Yine bir vesileyle Türk Hava Yolları Genel Müdürü değil, Yönetim Kurulu Başkanımızı da hep birlikte ziyaret etmiştik. O ziyaretimizde başka bir konu daha vardı. Eskişehir'e bunu alabilir miyiz diye bir görüşme yaptık. Bu heyecan var, herkeste var, hepimizde var. Ama uygulamaya geçirebilir miyiz? Hep beraber konunun üzerinde durmamız lazım.
ASAYİŞ DENETİMLERİ VE OPERASYONLAR
Asayiş olaylarında özellikle hemen hemen birçok suçta düşüş var. Önceki yıllarla kıyasladığımızda düşüşlerimiz var. Aydınlatma oranlarımızda ciddi artışlarımız var. Sadece artan suç oranı biraz dolandırıcılık. Bunu da ben özellikle güvenlik toplantılarımızda da ifade ediyorum, Eskişehir halkıyla paylaşıyorum. Bu tür dolandırıcılar çok ortalıkta, bunlara itibar etmeyin. Bu tür kişilerle karşılaştığınızda mutlaka güvenlik birimlerimizi bilgilendirin. Onun dışında her suçta ciddi şekilde azalma var.
Dolandırıcılık suçlarının çoğu siber suçlardır galiba. Siber suçlar da var, evet. Diğer noktalarda da var. Özellikle biz umuma açık yerlerin denetimi konusunda hassas bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani 1 Ocak ile 30 Eylül tarihleri arasında yine baktığımızda özellikle açık istirahat ve eğlence yerleri de ciddi şekilde denetlenmiş. Sigortasız çalıştıran 58, izinsiz canlı müzik yapan 23, mesul müdürü bulunmayan 21, kapalı alanda sigara içilen 20, kapanış saatine uymayan 18, ruhsatsız işletme 3 olmak üzere toplam 546 denetim yapılmıştır.
Park ve bahçelerde de ciddi denetimler yapıyoruz. Yunus timlerimiz, asayiş timlerimiz, narko timlerimiz hepsi gerçekleşiyor. Bizim 1 Ocak ile yine 30 Eylül tarihleri arasında baktığımızda 2.155 uygulama yapmışız park ve bahçelerde. 48 bin 87 şahıs sorgulamışız ve 54 tane araması olan şahıs bu sorgulama sırasında yakalanmış. 26.997 araç sorgulamışız. Yapılan trafik denetimlerinde 117 araca işlem yapılmış ve ilgililere de cezalar kesilmiş. Yine park ve bahçe uygulamalarında, bu denetimlerde neler ele geçirmişiz, onları da bu 9 aylık süreç içerisinde sizlerle paylaşayım. 18 ruhsatsız tabanca, 9 tane av tüfeği, 14 kurusıkı tabanca, 158 mermi ele geçirilmiş. Yine idari para cezaları uygulanmış. 154,46 gram farklı noktalarda uyuşturucu madde ve 96 adet de sentetik ecza ele geçirilmiş. Yine halkın huzur ve güvenliğini etkilediğini değerlendirdiğimiz, diyelim ki mahkemece karar verilmiş, şu kadar hapis cezası almış kişi kaçak, aranıyor.
Aranan şahıslarla ilgili olarak özel ekipler oluşturduk. Yani narkotik suçtan aranıyorsa Narkotik Şube, asayişten aranıyorsa Asayiş Şube. Herkes kendi görev alanıyla ilgili konularda hangileri nerelerden aranıyorsa bunlarla ilgili yoğun bir çalışma başlattık. Biz 1 Ocak ile 30 Eylül arasında kesinleşmiş hapis cezası olan 1.776 kişiyi yakaladık ve cezaevine gönderdik. Bir de ifadesi alınması gereken yine araması olan da toplam 6.435 kişi, toplamda baktığımız zaman 8.211 kişiyi yakalamışız. Bu bizim özellikle yeniden suç işlenmesinin önlenmesi ve bunların toplumda "bir şey olmuyor, bak adam dolaşıyor" duygusunun ortadan kalkması bakımından güvenlik birimlerimiz, jandarmamız ve emniyetimiz bu konuda çok hassas bir şekilde çalışmalarını sürdürdü. Bu da bizim özellikle güvenlik anlamında başarımıza katkı sağlayan unsurlardan birisi. Şok uygulamalar yapıyoruz. Şehrin giriş ve çıkışlarında 4 ayrı noktada. Oralarda da binlerce kişinin sorgulamasını yapıyoruz, araç sorgulaması yapıyoruz. Onlar da bize ciddi şekilde katkı sağlıyor. Yani şehrin huzur ve güvenliğini sarsacak hiçbir olaya müsaade etmeyeceğiz.
SEYİTGAZİ'DEKİ ORMAN YANGINI
Bu yangın hepimizi üzdü. Orman yangınlarında maalesef bu tür risklerimiz her zaman var. Geçtiğimiz yıllarda da farklı bölgelerde, farklı şekillerde orman yangınından yaşamını kaybeden çalışanlarımız, vatandaşlarımız hep oldu. Orman yangınına müdahale konusu teknik bir konudur. Dolayısıyla o konuda uzman arkadaşlarımızın bunu yönlendirmesi ve çalışması oldukça önemli. Ben orman yangınları konusunda hassasiyeti olan illerde görev yaptım. Muğla'da yaptım, Aydın'da yaptım, Mersin'de yaptım. Bunlar orman yangınları bakımından oldukça hassas konulardır.
Biz orada valilik olarak özellikle hemen kriz merkezi oluştururuz. Orman teşkilatının orman yangınıyla mücadelede neye ihtiyacı var? Dozer mi istiyor, kepçe mi istiyor, işçi mi istiyor, su tankeri mi istiyor, arazöz mü istiyor? Biz bunları imkanlarımız ölçüsünde hemen seferber eder ve onları orman teşkilatının emrine veririz. "Şuraya şöyle müdahale etmem gerekir" demedim, bugüne kadar hiçbir orman teşkilatında görev yaptığım yerlerde söylemedim, çünkü teknik bir konu. Söylersiniz, bir olumsuz durumla karşılaşırsınız, bunun vicdanen insanı rahatsız eden tarafları var.
Bazen "Şöyle olsa nasıl olur?" diyebiliyorum ama sadece bir fikir verme, "Şöyle müdahale etmek yararlı olur mu?" diye görüşümü ifade ettiğim noktalar da olmuştur. Tabii burada da ben orman yangınını gidip orada takip ettim. Helikopterle Orman Bölge Müdürümüzle beraber üstünde dolaştık. Ciddi bir gayret ve çalışma vardı. Bir gün öncesinde de Orman Bölge Müdürümüz benzer bir durumda yangının içinde kalmış ve son anda o da kurtulmuş.
Rüzgarın aniden yön değiştirmesi ve birdenbire yangının başka bir tarafa doğru sirayet etmesi durumunda bu tür risklerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Konu tabii Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturuldu. Özellikle ölümler hep Eskişehir'de oldu gibi deniyor ama bu aslında Afyon il sınırlarında ölümler oldu. Yangın bizde başladı. Hatta açıklama için sizi aramıştık, "Sayın Valim siz şimdi Afyon Valisi açıklarsa daha doğru olur." demiştiniz. Bir tereddüt de yaşanmıştı. Bir de sonra Orman Bakanımız açıkladı. Dolayısıyla sınırın ötesinde, onların sınırında zaten ölümlerle ilgili soruşturmayı Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor.
Orman Genel Müdürlüğümüz bu konuda olay sonrası üç tane eski Daire Başkanlığı yapmış, Bölge Müdürlüğü yapmış müfettiş gönderdi. Konuları incelediler ve bize intikal ettiği şekliyle kurumun bu konuda bir eksiğinin olmadığı yönünde. Tabii bu eksik de olsa, olmasa da giden canlar geri gelmiyor. Allah rahmet eylesin. Tabii ki her yangından bir ders çıkarmak, alınması gereken daha farklı tedbirler olabilir mi, bunun üzerinde yoğunlaşmak ve üzerinde çalışmamız lazım.
Orman yangınları çok hassas bir konu ve herkesin bu yangınlar karşısında duyarlı olması çok önemli. İşte biz orman yangınlarına karşı valilik olarak kararlar alıyoruz, "Şu tür tedbirler alınsın." diye. Herkesin bu tedbirlerin alınması konusunda, o kurallara uyma konusunda hassasiyet göstermesi gerekiyor. İşte vatandaş tarlasını biçerken o biçerdöverden taşla temas ediyor, kıvılcım çıkıyor veya bahçenin kenarında çalı çırpı oluyor, bunları yakayım bir şey olmaz diyor. Bir rüzgar patlıyor, ondan sonra bütün yangın alanı farklı bir noktaya taşıyor.
Genelde yangınların önemli bir kısmı tarım arazisinde çıkıp ormana sirayet edenler. Dolayısıyla vatandaşlarımızın da bu konuda çok duyarlı olması gerekiyor. Özellikle hava sıcaklığının yükselmesi, nem oranının düşmesi ve rüzgarın ortaya çıkması yangın için ideal bir ortam yaratıyor. Hele o günlerde herkesin çok duyarlı olması, hassas bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Hukuki anlamda soruşturmalar da yapılacak. İhmal varsa mutlaka onun gereği yapılacaktır ama şu anda bize intikal eden bu konuda somut bir tespit yok.
ESKİŞEHİR GELECEKTE SUSUZ KALIR MI?
Su konusu sadece Eskişehir'in değil, Türkiye'nin hatta dünyanın bir sorunudur. Çünkü küresel ısınma, iklim değişikliği ve farklı nedenlerle su kaynakları azalmakta, temiz su kaynağına ulaşmakta zorluklar yaşanmaktadır. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın havza bazlı ürün yetiştirme noktasında bir çalışması var. Yani Eskişehir'de altı ilçemiz su kısıtlı ilçe kapsamına alındı ve burada su ihtiyacı çok isteyen ürünlerin ekimi yasaklandı. Daha doğrusu "Ekersen ben sana teşvik vermiyorum" diyor devlet. Nedir bu? Mısır. Mısır yetiştirirsen buradan teşvik alamazsın; çünkü mısır çok su isteyen bir üründür.
Bu konuda suyun ekonomik şekilde kullanımı konusunda hem Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün, bölge müdürlüğümüzün çalışması var, hem de tarımsal sulamada alınması gereken tedbirlerde neler yapabiliriz diye onlara bakıyoruz. Tabii son yıllarda çok fazla yağmur yağmadı. Bugün de İl Koordinasyon Kurulumuz vardı. Devlet Su İşleri Bölge Müdürümüz barajların doluluk durumunu verdi. Porsuk Barajı'nda da %30'lar seviyesindeyiz. Dolayısıyla bu kışın kar yağışını, yağmur yağışını bekliyoruz. Bu sadece barajların doluluğu değil, yeraltı sularının da azalmasına sebebiyet veriyor. Özellikle her yıl sular azaldıkça 500 metreden su alıyorsak 600, 700, 800 metrelere gidiyor. Konya'da görülen obruklar, Eskişehir'de yavaş yavaş Sivrihisar bölgesinde görülmeye başlandı. Bu da yeraltı sularının çekilip oralarda boşluklar oluşması nedeniyle oluyor.
Bu önemli bir konu. Herkesin bu konuda suyun ekonomik kullanımı bakımından "neler yapabiliriz" diye kendini sorgulaması lazım. Yani evdeki musluğu açarken, dişini fırçalarken o suyun boşa akmamasını, gereksiz suyun kullanılmamasını, özellikle temiz su kaynaklarını çok daha iyi korumamız gerektiğini ifade etmem gerekiyor. Bu, önümüzdeki yıllarda dünyanın bir sorunu haline gelecektir. Suyun iyi şekilde kullanılması bakımından da herkese görev ve sorumluluk düşüyor. "Bu sadece Devlet Su İşlerinin görevidir, sadece belediyelerin görevidir" dememeliyiz. Herkesin bu konuda mutlaka tasarruf noktasında neler yapabileceğini ortaya koyması lazım.
ÜCRETSİZ SAĞLIK TARAMALARI İLE İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR
Kadın sağlığı eğitimi projemiz, hedef kitlemiz olan 15-69 yaş grubuna yönelik. Eşimin de proje koordinatörü olarak görev yaptığı bu projede, İl Sağlık Müdürlüğümüzün ekipleri görev aldı. Bu projede görev alan bütün sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyorum, Sağlık Müdürümüzden en uçtaki kişiye kadar. 15-69 yaş grubunda hedef kitlemiz 345 bin kişidir ve biz 2 yıllık süreç içerisinde bu 345 bin kişiye ulaştık.
Bu projede ilk çıkış noktamız, kadınların karşı karşıya kaldığı kanser riski bakımından en yüksek kanser türü olan meme kanseri konusunda kendi kendini muayene edebilen, daha duyarlı hale gelebilen bir toplum yaratabilmekti. Tabii diğer kanser türlerine de baktığımızda özellikle serviks kanseri ve kolon kanserleri de oldukça yaygın. Bu konularda da ne zaman, hangi sıklıkta, ne tür kontroller yapılması gerektiğini kadınlarımıza anlatmaya gayret ettik. Özellikle de Sağlık Müdürlüğümüzden aldığımız verilerde, bu tarama çalışmaları ve testler önceki yıllarla kıyasladığımızda ciddi şekilde arttı. Önümüzdeki günlerde bu 2 yıl dolduktan sonra bunu Eskişehir kamuoyuyla da bütün bilgileri ayrıntılı olarak paylaşacağız.
Sadece bir kanser konusunda farkındalık yaratma amaçlı bir proje değil bu. Bu proje aynı zamanda kadınlarımızı daha duyarlı hale getirmeyi, karşılaşabileceği çeşitli sorunlar karşısında neyi nasıl yapabileceği konusunda onları bilinçlendirmeyi amaçlıyor. "Şiddet nedir?", "Kadına karşı bir şiddet oluştuğunda nereye nasıl başvurulur?" konusunu da onlara anlatıyoruz. Özellikle "Bağımlılık nedir?", "Ne tür bağımlılıklar vardır?", "Bu bağımlılıkla karşı karşıya kaldıklarında nasıl hareket edebileceklerdir?" gibi konuları anlatıyoruz. Yine anne sütünün önemi, normal doğumun önemi ve özellikle aşılamanın hassasiyeti gibi kadınları ilgilendiren birçok konuyu, yaklaşık bir saatlik bu eğitim sürecinde anlatarak onların daha duyarlı ve bilinçli bir hale gelmelerini arzu ettik. 2 yıllık bir hedef koymuştuk hedef kitleye ulaşmak adına, ona da başarmış olmanın mutluluğu içerisindeyiz.
Burada bitti mi, bitmedi. 15 yaşını doldurup üst yaşlara çıkan çocuklarımız devam ediyor, il dışından göçle gelenlerimiz oluyor, geçmiş dönemde atlanmış olanlar olabilir; yine bu eğitim çalışmalarına biz devam ediyoruz. Yani kadının olduğu her yere ekiplerimiz gitti. Cezaevindeki kadınlarımıza da gittiler, tarladaki kadınlarımıza da gittiler. Hepsine giderek bu eğitim çalışmasında bulundular ve sonuçlarını da Sağlık Müdürlüğümüz önümüzdeki süreçte paylaşacak. Biz bu projeye çıktığımızda hep şunu ifade ettik: "Eğer biz bir kadını bile bu eğitimde erken teşhis edebilmişsek, o bile bizim için çok kıymetlidir." Çünkü erken teşhis olduğu zaman yaşam kalitesi yükselecek, kanserden ölüm riskini azaltacak ve çok daha farklı bir noktaya gelecek. Bu da bizim için oldukça kıymetli ve önemli bir projeydi. Eskişehir'de bu projeyi hayata geçirmiş olmaktan büyük bir memnuniyet duyduk.
Genel olarak başlangıçtan itibaren baktığımızda, örneğin 87 bin 637 mamografi taraması yapılmış. Servikal kanser taraması 121 bin, kolorektal kanser taraması da yapılmış. Bütün bunlar ücretsizdir. Bu konuda hastanelerimiz ve KETEM'lerimiz duyarlı. Yani kendinden şüphe duyan varsa gidip burada mutlaka kontrol ettirsin. Zaten belirli bir yaştan sonra birkaç yılda bir mamografi çekilmesini doktorlarımız ifade ediyor. Kadın sağlığını önemsiyoruz çünkü kadınlarımız sağlıklı olunca aile daha sağlıklı oluyor.
KETEM'e, hastanelerde başvurabilirler. Hastanelerin girişinde zaten çok güzel stantlar kurulmuş. Orada başvuru yapabilirler, bütün arkadaşlarımız onlarla ilgilenirler. Burada hem Yunus Emre Devlet Hastanemiz, hem Şehir Hastanemiz, hem üniversite hastanemiz, hepsi bu konuda duyarlı. Bütün hastanelerimiz bu tür konularda hassas bir şekilde bu çalışmalara destek veriyor.
Erkeklerde görülen en önemli kanser türü akciğer kanseridir. Genellikle kadınlarda meme kanseri, erkeklerde prostat kanseri olarak algılanıyor ama erkeklerin karşılaştığı en yüksek kanser türü akciğer kanseridir. Bu konuda çalışmalar ve duyarlılık var. Uzmanların ifade ettiği gibi, akciğer kanserinin en önemli nedeni sigaradır. Bu konuda sigara bırakma polikliniklerimiz var. Özellikle herkesin müracaat edip bunu denemesini istiyoruz. Sigara sağlığa zarar veriyor ve özellikle akciğer kanseri konusunda en etkili olan sigara içimidir. Vatandaşlarımızı sigaradan uzak durmaya davet ediyoruz.
Erkekler için de gerek prostat kanseri gerek akciğer kanseri konusunda o tür çalışmalar devam ediyor. Sadece kadınlar değil, erkekler de... Onlar da tabii ki. Bu çalışmalar yapılıyor. Biraz daha dezavantajlı olan gençler, kadınlar kamuoyunda bilindikleri için, onları biraz daha öne çıkararak bu farkındalığı yaratmak istedik. Yoksa erkeklere dönük de bu anlamda önemli çalışmalar var. Eskişehir'de de sigara bırakma polikliniklerimize başvurup sigarayı bırakan çok sayıda insanımız var. Hatta geçtiğimiz aylarda bir tanesine katılıp teşekkür belgesi verdik sigarayı bırakanlara. Sigarayı bırakma anlamında biraz daha farkındalık yaratmak adına toplu bir özendirme çalışmamız da oldu.
ESKİŞEHİRSPOR
Eskişehirspor ilk geldiğim yılda TFF 3. Lig'e çıkmak için çok ciddi bir mücadele veriyordu. Maalesef, burada Polatlı Belediyespor'a yenilince o şansımızı o yıl kaybettik. Geçtiğimiz yıl yine büyük bir gayret gösterildi. En son maçımız Mersin'de Mezitlispor ileydi. O maça ben de katıldım ve takımı desteklemek adına oradaydım. Maçı 1-0 kazanarak yıllardır amatör kümede mücadele veren Eskişehirsporumuz TFF 3. Lig'e çıktı. Çıkmak çok önemli ama orada kalmak ve bir üst liglere çıkmak da çok kıymetli.
Eskişehirspor şu anda bir başarı yakaladı. Maçlarda yenildi. Taraftar belirli konularda haklı olarak tepki gösterdi, yönetim de o kararı aldı. İşte teknik direktör değişti. Yeni bir hocayla şimdi bu hafta cumartesi günÜ Denizli İdman Yurdu'yla maçımız olacak. Artık yeni bir heyecanla, lige yeniden başlıyormuş gibi maçlara tekrar devam edeceğiz. Bizim arzumuz Eskişehirspor'un bir üst lige çıkması.
Bu yönde gayret göstermesi, bizim de maçlarına giderek Eskişehirsporumuzu desteklemeye devam etmemizi sağlayacak. Ben çok zorunlu bir şey olmadıktan sonra maçlarına gidiyorum, izliyorum, destekliyorum. İnşallah bu haftaki maçı da kazanır, biraz daha üst noktalara doğru çıkar. Takım yeniden oluşturuldu. Önceki takımdan çok az futbolcu var. Dolayısıyla, yeni bir takımın birbirine alışması, takım ruhunu ortaya koyması biraz zaman alabilir. Onun için biraz fırsat vermek lazım. Takımın kendine gelebilmesi, birbirlerine alışmaları ve bir takım ruhunu oluşturmaları bakımından belki biraz daha zamana ihtiyaçları olabilir. İnşallah onu da yakalayıp bu konuda daha iyi bir noktaya gelir diye umuyorum.
Uşakspor maçı gibi kazanabileceğiniz maçları kaybetmek veya berabere kalmak insanı üzüyor. Kazanmak, o heyecanı yaşamak oldukça önemli. Yani Eskişehirspor o heyecanı kente yaşatıyor. Taraftar, Eskişehirspor'a ciddi bir destek veriyor. Burada futbola olan ilgi oldukça fazla. İşte, bir amatör ligde mücadele eden takımı 33 bin taraftarın izlemesi, Süper Lig'de bile böyle bir seyirci yok. Bu anlamda taraftarımıza da teşekkür etmek lazım. Takıma sahip çıkıyorlar. Kombine bilet alınması konusunda kulübümüzün beklentisi var. Bu vesileyle taraftarımıza onu da duyuralım. Çünkü başarıyı yakalamak için transfer yapmak lazım. Bunun da tabii parasal anlamda bir dengenin oluşması gerekiyor. Takımı desteklemek adına da bu tür tercihleri bu yönde olursa Eskişehirspor'a da katkı sunmuş olurlar diye düşünüyorum.