Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz şu ifadeleri kullandı;

"Eskişehir Beylikova'dayız; Kompleks Cevher Ocağı'nın hemen önündeyiz. Burada barit, florit, toriyum ve nadir toprak elementlerinin bulunduğu bir sahadayız. Türkiye'nin ana gündemi, Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika'ya giderken çantasına koyduğu nadir toprak elementlerinin Türkiye'ye döndüğünde çanta açılıp bakıldığında hâlâ orada bulunmamasıydı. Yani nadir toprak elementleri dosyasıyla Trump'ın pazarlık masasına oturan Erdoğan, bu pazarlıkta Donald Trump ne istediyse verdi ve öyle döndü Türkiye'ye.

Meşruiyet alma karşılığında Amerika, Türkiye'nin Boeing alma talebine “kaç adet istiyorsanız alalım” diye yanıt verdi. Sıvılaştırılmış gaz konusunda Tayyip Erdoğan, Trump'a “ne kadar miktarda, hangi fiyattan istiyorsan alırız” dedi. Nadir toprak elementleri konusunu da büyük bir kurnazlıkla stratejik sivil nükleer iş birliği mutabakatına koyacak şekilde imzaladılar.

Sayıştay raporlarına göre Eti Maden'in işletmesi yıllar öncesine dayalı şekilde nadir toprak elementleri konusunda bugüne kadar hiçbir endüstriyel tesis kurulumu için adım atmamış. Bir arpa boyu yol alınmış değil. Sadece 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde, yılda 1.200 tonluk bir tesis bu kapsamda, dünyadaki emsalleriyle kıyaslandığında küçük bir tesis sınıfında kalıyor.

Bulunduğumuz açık maden ocağında nadir toprak elementlerini çıkarabilmek için önce toriyumu ayırmak gerekiyor. Toriyumu ayırmak için de onun üzerindeki doğal izolasyon malzemeleri olan barit ve florit'in ayrıştırılması şart. Şu anda bu pilot tesis, laboratuvar ortamında barit ve florit'i ayrıştırabilmek için deneysel bir tesis kurulumu yapmış durumda. Yani burada kırıcı, öğütücü ve bir flotasyon bölümü yani sıvıda ayrıştırma yapacak bir bölüm az miktardaki kapasiteyle çalışıyor.

Ancak endüstriyel bir tesis; yani burada bir konsantre nadir toprak elementi elde etmek, daha sonra bunu zenginleştirmek ve binlerce katı değer katabilecek tesislerle ilgili hiçbir çalışma yapılmamış. Sayıştay raporları bunu tespit ediyor ve dolayısıyla bu konuda endüstriyel bir tesis kurma niyeti veya zenginleştirme düşüncesi olmadığı vurgulanıyor. Zaten böyle bir niyetin olmadığı, tüm belgelerde ve uygulanan üretim modelinde açıkça görülüyor. Türkiye'deki Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementleriyle ilgilenilmediğine dair güçlü bir izlenim oluşuyor.

Oysa 5 Mart 2025 tarihinde Washington'da Temsilciler Komitesi'nde bir toplantı yapıldı ve toplantının konusu Doğu ile Batı arasındaki rekabetti. Toplantıda özetle, Türkiye'de bu bölgede 694 milyon ton nadir toprak elementi cevher yatağı bulunduğu belirtildi ve Türkiye'nin mutlaka masaya dahil edilmesi gerektiği; eğer dahil edilmezse rakiplerin özellikle Çin'in Türkiye'yi masaya oturtacağı, bu yüzden Amerika'nın hızlı davranmasının daha iyi olacağı vurgulandı. Dolayısıyla Amerika, Türkiye ile ilgili bazı iç siyaset sorunlarını görmezden gelme karşılığında örneğin Tayyip Erdoğan'ın iç siyasetteki otoriterleşmesi, muhalefet liderlerine yönelik uygulamalar ve özgürlüklerin bir bölümünün askıya alınması buradaki madenleri, başta nadir toprak elementleri olmak üzere, kendi çıkarları doğrultusunda kontrol etme hedefini taşıyor. Bu tür stratejik madenlerin gözden kaçırılması zaten düşünülemezdi.

Öyle bir nadir toprak elementleri elde edip, yan ürün olarak ortaya çıkacak toryum üzerinden bir nükleer iş birliği anlaşması imzalayarak nadir toprak elementlerini de bu anlaşmaya, basın mensuplarının “horoz” resminin altına “horoz” yazmaya gerek yok gibi sokmak istediler. Nadir toprak elementleri, AK Parti'nin imzaladığı bu nükleer anlaşmanın tüm yollarının sonunda parlak bir şekilde belirmektedir. AK Partili üst düzey yetkililer, Türkiye'de kasetler, aslan-kaplan görüntüleri dolaşırken Amerika karşısında süt dökmüş kediye dönüyorlar; Trump'ın bakanlarıysa ayağa kalkıp “bunlar ne kadar akıllı, ne kadar kurnaz adamlar” diye dalga geçti. Aslında mesele, nadir toprak elementleri sözcükleri kullanılmasa da bu nükleer iş birliği anlaşmasına dahil edilerek Amerika'ya peşkeş çekilmesiyle ilgili duyduğum memnuniyettir.

Ayrıca AK Parti, bu konuyu Amerika ile gizlemeye çalışıyor; ancak Dünya Bankası Dünya Entegre Ticaret Verileri'ne göre 2023 yılında Amerika'ya 3 kilogram, 2024 yılında 6 kilogram nadir toprak elementi numunesi gönderildiği tüm belgelerde açıkça yer almaktadır. Dolayısıyla AK Parti ya Çin'e ham madde olarak buradaki kompleks cevheri verdi ya da Amerika'ya “burada iş birliği yapılıyormuş” izlenimi verip yine ham madde halinde kompleks cevheri teslim etme planı yapmaktadır.

Oysa biliyoruz ki buradaki nadir toprak elementleri çok kıymetli; bir gram disprosyumun fiyatı, bir kilogram demirin fiyatıyla karşılaştırıldığında aradaki fark bin kat. Değerli basın mensupları, burası bulunduğumuz topraklar Türkiye'nin geleceğini belirleyecek yerlerden biridir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak planımızı açıkladık. Planımız net: ulusal çıkarların öncelenmesi, milli tesislerin Türkiye'de kurulması, rafinajın Eskişehir Beylikova'da yapılması, Türkiye'nin ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda üretim yapılması. Türkiye ileri teknoloji hamlesini belirli bir aşamaya getirdiğinde, nadir toprak elementlerinden dünya markası ürünler piyasaya sürülecek ve o noktadan itibaren Türkiye ticari değer elde etme şansına sahip olacaktır.

Verdiğimiz mücadele, grup toplantısında yakılan meşaledir. Nadir toprak elementlerimiz yabancı ülkelere veya şirketlere katiyen teslim edilemez, katiyen devredilemez. Cumhuriyet Halk Partisi bu mücadelenin bedelini göze alarak sanayiyi Türkiye'de kuracaktır. Nadir toprak elementlerini ulusal çıkarlarımız doğrultusunda dünya markası ürünlere dönüştürüp; bir lira ham madde fiyatı olan nadir toprak elementini bin liralık değere çıkaracak, böylece ondan fayda sağlayacak duruma getireceğiz."